Yaşam
Deutsche Welle

NASA'nın yakıcı Güneş yolculuğu

NASA, 2018 yazında Güneş’in taç küresine insansız bir uzay aracı göndermeye hazırlanıyor. Misyonun amacını Avrupa Uzay Araştırmaları Merkezi ESA'dan Güneş Fizikçisi Daniel Müller'e sorduk.

11 Haziran 2017 13:56

Deutsche Welle: Amerikan Ulusal Havacılık ve Uzay Dairesi NASA 2018 yazında ‘Parker Solar Probe' programını başlatarak ilk kez olmak üzere güneş atmosferine bir uzay aracı gönderecek. Avrupa Uzaycılık Dairesi ESA da 2019 yılının şubat ayında ‘Solar Orbiter' projesine start vereceğini duyurdu. Güneş araştırmalarına neden büyük önem veriliyor?

Daniel Müller: Güneş dünyaya en yakın yıldız olduğundan, üzerinde ayrıntılı araştırma yapmak mümkün. Diğer yıldızlardan farklı olarak hem güneşin ışığını uzaktan tahlil edebiliyoruz, hem de yakınına kadar giderek güneş rüzgârının parçacıklarını ölçme imkânına sahibiz. Yeryüzünde hayat olmasını sağlayan Güneş'in üzerindeki fiziki proseslerin sırrını merak ediyoruz.

Deutsche Welle: ‘Parker Solar Probe' güneşe 6,5 milyon km kadar yaklaşacak. Uzay aracı bu ısıya dayanabilecek mi?

Daniel Müller: Özel ısı izolasyonu uzay aracını korur. Araç, içindeki cihazları sıcaktan koruyan ‘ısı kalkanının' devamlı güneşe dönük olduğu bir rotada uçacak. Bu izolasyon, yeryüzüne vuran güneş ışınlarının 450 kat yoğunluğundaki ışınlara maruz kalacak olan uzay aracı için özel olarak geliştirildi. Uzaya yansıtılmayıp soğurulan sıcaklık izolasyonun karbon iskeletini bin 400 dereceye kadar ısıtacak. İzolasyonun arka cephesi nispeten ‘serin' kalacağından analizde kullanılacak olan cihazların ısınması önlenmiş olacak.

Deutsche Welle: Bu cihazlar neyi ölçecek?

Daniel Müller:‘Parker Solar Probe' aracında dört ayrı aygıt olacak. Güneş rüzgârından elektron ve iyon şeklinde saçılan parçacıklar üzerindeki ölçümlerle güneş ve diğer yıldızlardan çıkan rüzgârın özelliklerini anlamak kolaylaşacak.

Araçtaki koronograf Güneş tacı olarak adlandırdığımız zayıf dış atmosferin resimlerini çekecek. Yoksa, bu yakınlıkta doğrudan güneşe çevrilecek kamera anında kavrulur.

Deutsche Welle: Güneş yüzeyinin ısısı 6 bin derece iken Güneş tacındaki sıcaklığın bir milyon dereceyi bulması nasıl açıklanabilir?

Daniel Müller: Gerçekten böyle bir farkın olacağı tahmin edilemezdi. Akla en yakın izah şekli, ısı farkının manyetik alanlarla ilgili olması. Güneş, hareketli şarjla bir çeşit dinamo gibi işleyerek manyetik alan yaratan bir cisimdir. Bu manyetik alan burkulma yoluyla gerilim yaratır. Çünkü güneş kendi etrafında dönen bir yıldızdır. Dönüş hızı ekvator kuşağında kutuplarındakinden yüksektir. Güneş dönerken, manyetik alanın hatları da lastik şerit gibi gerilir. Şerit boşaldığı zaman yüksek miktarda enerji çıkarır. Çıkan enerji de manyetik dalgalar kanalıyla atmosfere yayılır ve güneş tacını ısıtır.

Deutsche Welle: Güneşi daha yakından tanımak, yeryüzündeki gelişmeleri daha iyi anlamamıza yardımcı olur mu?

Daniel Müller:‘Uzay ikliminin' daha iyi anlaşılması açısından yararlı olabilir. Teknolojik bakımdan son derece gelişmiş olan dünyamızda uydu destekli iletişimin önemi giderek artıyor. Atmosferin üst tabakalarındaki uydu sinyalleri Güneş'in faaliyete geçmesinden olumsuz etkilenebilir. Araştırmaların uzun vadeli hedefleri arasında, plazma bulutu olarak da adlandırılan, Güneş'in saçtığı maddeciklerin önceden tahmin edilebilmesi de bulunuyor. Bunu başarmak çok zor. Yeryüzündeki hava durumuyla ilgili tahminlerimiz bile birkaç günle sınırlı kalıyor.

Yine de Güneş yüzeyindeki hareketliliği kavramaya çalışıyoruz. Uydulara ne kadar zarar verebileceğini tahmin edip zamanında önlem alabilmek bile başarı sayılır. Aynı şey Uluslararası Uzay İstasyonundaki astronotlar için de geçerlidir.

Deutsche Welle: ESA'nın ‘Solar Orbiter' programında görev alıyorsunuz. Bu programın amacını özetleyebilir misiniz?

Daniel Müller: NASA ve ESA'nın projeleri birbirini tamamlıyor. Azami bilgiye ulaşabilmek için sıkı işbirliği yapıyoruz. ‘Solar Orbiter'in başlıca işlevi Güneş'in kutuplarını resimlemek olacak. Kutuplar hakkında çok az bilgimiz var. Çünkü şimdiye kadarki uzay uçuşları hep gezegenlerin Güneş çevresindeki yörüngesinin dışına çıkmamıştı.

1980 ve 90'lı yıllardaki ortak uzay uçuşlarında Güneş'in kutupları araştırılmıştı ama uzay araçlarında kamera bulunmuyordu. Venüs misyonunda da olduğu gibi bu yolculuk biraz da bilardoyu andırıyor.Bir gezegenin yakınından geçerken onun çekim gücünü yörüngesinden çıkmadan kullanabiliyoruz.

İkinci hedef, Güneş'e daha fazla yaklaşabilmek. Yörünge düzeyindeki değişiklik nedeniyle Güneş'e ‘Parker Solar Probe' kadar yaklaşmamız mümkün değil. Uzay aracımızdaki on ayrı cihaz sayesinde ise daha fazla bilimsel araştırma yapabileceğiz. Amerikan uzay aracının geçtiği bölgelerin resimlerini çekebildiğimiz için NASA işbirliğine büyük önem veriyor. ESA'nın uzay aracında Güneş'in optik olduğu kadar morötesi spektrumla da fotoğrafını çekebilecek kamera bulunuyor. Böylece Güneş yüzeyindeki manyetik alanın ölçümleri daha kolay yapılabilecek.

© Deutsche Welle Türkçe

Jonas Schönfelder

Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştirDeutsche Welle