Kültür-Sanat

'Müşfik Kenter yüzünden oyunculuğu bıraktım'

Orhan Alkaya hayatını kaybeden Türkiye tiyatrosunun duayeni Müşfik Kenter için 'Onun yüzünden oyunculuğu bıraktım' dedi

16 Ağustos 2012 15:36

Bir süredir akciğer kanseri nedeniyle tedavi gören usta tiyatro sanatçısı Müşfik Kenter’den iyi haber beklerken, dün akşam saatlerinde ajanslara düşen vefat haberi sanat dünyasını sarstı.

Tedavi gördüğü hastaneden yapılan yazılı açıklamada Kenter’in solunum ve dolaşım yetersizliği nedeniyle hayatını kaybettiği belirtildi.

Taraf gazetesinde yer alan habere göre, hastaneden yapılan açıklamada şöyle dendi: 7 Ağustos 2012 tarihinde Akciğer kanseri ve buna bağlı gelişien akciğer enfeksiyonu nedeniyle hastanemizde Prof.Dr. Günseli Kılınç tarafından tedavi altına alınan ülkemizin değerli sanatçılarından Müşfik Kenter tedavi gördüğü yoğun bakım ünitesinde solunum ve dolaşım yetersizliği nedeniyle saat 16.20’de hayatını kaybetmiştir.

Müşfik Kenter 1932 yılında İstanbul’da dünyaya gelmiş, 1947’de Ankara Devlet Tiyatrosu Çocuk bölümünde tiyatroya başlamış ve Ankara Devlet Konservatuvarı Tiyatro Bölümü’nde eğitim görmüştü. 1955 yılında yüksek dereceyle okulu bitirdikten sonra profesyonel sanat yaşamı, devlet tiyatrosunda oynadığı Oğuz Ata oyunu ile başladı. 1959 yılında Devlet Tiyatrosu’ndan ayrılan Kenter, daha sonra İstanbul’a gelerek kardeşi Yıldız Kenter’le birlikte Muhsin Ertuğrul’la çalıştı ve Küçük Sahne’de oyunlar sahnelediler. Şükran Güngör ve Kamuran Yüce ile bu dönemde biraraya geldiler ve dörtlü olarak birlikte uzun yıllar tiyatro yaptılar. 1960-1961 yılları arasında Site Tiyatrosu’nu kurdular. 1962’de adını Kent Oyuncuları olarak değiştirdiler. İki kardeş ve Şükran Güngör, 1968’de İstanbul’da Kenter Tiyatrosu’nun binasının inşaatını tamamladılar. Kenter bu arada Mimar Sinan Üniversitesi Devlet Konservatuvarı’ndan emekli olduktan sonra, Haliç Üniversitesi Konservatuvarı Tiyatro Bölümü Başkanlığı’nı ve Bakırköy Belediyesi Şehir Tiyatrosu Genel Sanat Yönetmenliği görevlerinde bulundu.


Veli’yi onunla daha çok sevdik


Sanatçı, tiyatro oyunculuğunun yanısıra sinema oyunculuğu da yaptı. 1966 Antalya Film Festivali’nde Bozuk Düzen filmiyle En İyi Yardımcı Erkek Oyuncu Ödülü’nü kazanan Kenter’in oynadığı bazı filmler arasında; Dişi Kurt (1960), Sessiz Harp (1961), Dişi Örümcek (1964), Murtaza (1965), Şeytanın Kurbanları (1965), Sevmek Zamanı (1965), Bozuk Düzen (1966), O Kadın (1966), Üç Arkadaş (1971), Seni Kalbime Gömdüm (1982), Hayallerim Aşkım ve Sen (1987), Rumuz Goncagül (1987), Piano Piano Bacaksız (1990) (sesiyle), Lebewohl, Fremde (1991), Moon Time (1994), Dar Alanda Kısa Paslaşmalar (2000) bulunuyor.

Birçok kişi Orhan Veli şiirlerini Müşfik Kenter’in sayesinde öğrenmişti. Murathan Mungan’ın Orhan Veli şiirlerinden düzenlediği Bir Garip Orhan Veli isimli tiyatro oyununu 25 seneden fazla sahneledi. Kaset ve CD’leri yayınlandı. Kenter ayrıca Alf dizisinde sevimli uzay yaratığını da seslendirmişti.

Müşfik Kenter için ilk tören yarın saat 10.00’da Kenter Tiyatrosu’nda düzenlenecek. Kenter’in cenazesi, bu törenin ardından, Teşvikiye Camii’nde öğle vakti kılınacak namazın ardından Kilyos Mezarlığı’na defnedilecek.

Müşfik Kenter’in ardından Kültür ve Turizm Bakanı Ertuğrul Günay: “Hepimizin başı sağolsun. Gerçekten Türk sanat dünyası için, Türk tiyatrosu için, Türkiye’nin aydınlık düşüncesi için çok önemli bir ismi kaybettik. Çok üzgünüm. Eşiyle dün konuşmuştum. ‘Allah’tan ümit kesilmez’ noktasındaydık ama galiba bugüne kadarmış... En son 26 martta Adana’da kendisiyle birlikte oldum. Tiyatro festivalinde ‘Yaşam Boyu Onur Ödülü takdim etme onurunu erişmiştim. O akşam da çeşitli konularda konuşmuştuk. Üniversite yıllarımdan bu yana izlediğim büyük bir sanatçıydı. Klasik oyunlarla bizi tanıştırdı. Orhan Veli’den, Nâzım Hikmet’ten çeşitli uyarlamalarla bizim dünyamızdan yeni sesleri, Türkiye’ye ve dünyaya tanıtmaya çalıştı. Kenter gerçek bir hoca ve bir ekoldü. Müşfik Kenter, Yıldız Kenter, Ahmet Şükran Güngör... Nice önemli oyuncu geçti o sahnelerden. Ben de Yıldız Hanım’a, Kadriye Hanım’a dayanma gücü temenni ediyorum. Sevgili Müşfik Hoca’mızı rahmetle, sevgiyle ve saygıyla anıyorum.”

Ayşe Nil Şamlıoğlu: Bu kadar dev ve bu kadar mütevazı kişilik bir insanda nasıl olur hep şaşırmışımdır. Yıllar önce, tek kişilik dehşet bir oyun oynuyordu. Benim nefesim kesilmiş izlerken. İlk perde bitince koştum, beni sahneye aldılar. Müşfik Bey endişeli bir çocuk ifadesiyle, “Oyun nasıl gidiyor” diye sordu. Benim gibi genç bir oyuncuya “Oyun nasıl gidiyor” diye soruyor. Benim elim ayağıma dolaşmış... İnanabiliyor musunuz?
O kadar özel biriydi ki. Çok büyük bir kayıp. Hem çok değerli bir insan hem değerli bir tiyatrocu hem çok değerli bir hocamızı kaybettik. Hepimizin başı sağ olsun...

Orhan Alkaya: İki oyuncu yüzünden oyunculuğa uzun bir ara verdim. Bunlardan biri Aga’ydı. Biz ona Aga derdik. Onun kadar iyi olamayacağımı fark ettiğim için 30 yıl ara verdim oyunculuğa. İzlerken büyülendiğim nadir oyunculardan biriydi Müşfik Kenter. Gerçekten çok üzgünüm. Başta Kadriye olmak üzere Yıldız Hanım’a, çocuklarına, öğrencilerine baş sağlığı diliyorum. Çok büyük bir kayıp gerçekten...

Işıl Kasapoğlu: Örnek alınacak bir aktör, bir tiyatrocuydu. Tiyatrocuların, tanısalar da tanımasalar da, birlikte çalışsalar da çalışmasalar da ulaşmak istedikleri, ulaşmaya çalıştıkları oyuncular olur. Müşfik Bey, herkesin ulaşmak istediği bir yerdeydi. Hocaların hocasıydı.

Haldun Dormen: Gerçekten çok, çok üzgünüm. Çok sevip saydığım bir insandı. Altı yıl aynı çatı altında çalıştık Kenter Tiyatrosu’nda. En ufak bir tartışmamız dahi olmadı. Türk tiyatrosu için, bütün Türkiye için çok büyük bir kayıp.

Lemi Bilgin: Müşfik Ağabey yüreğimizi yaraladı. Türk tiyatrosu için, Türk sanat dünyası için çok farklı bir insandı. Hepimizin hocasıydı. Aynı okuldan mezun olmanın, onunla aynı dönemde aynı mesleği yapmanın onurunu yaşadık. Çok iyi bir hocaydı, bir konuşma ustasıydı. Onun bizlere söylediği, bizim de öğrencilerimize söylediğimiz bir söz vardır: Önce iyi insan olun, sonra ne olacaksanız olun. Müşfik Kenter çok iyi bir insandı.


Söyler, söyler sonra yine çalışırız


1989’dan beri dünyanın ve Türkiye’nin pek çok yerinde ünlü oyuncuların sahnelediği Amerikan yazarı A.R. Gurney’nin Aşk Mektupları adlı oyunu aşkları 33 yıldır devam eden Müşfik Kenter ve Kadriye Kenter tarafından oynanıyordu. Özlem Ertan imzasıyla 20.02.2011 tarihinde sayfalarımızda yayımlanan Müşfik Kenter ve Kadriye Kenter söyleşisinden bir bölüm...

Müşfik Bey, 63 yıldır sahnedesiniz. Kent Oyuncuları olarak da 50 yılı doldurdunuz. Tiyatroya kurumsal desteğin olmadığı bir ülkede bir tiyatroyu 50 yıl boyunca yaşatmak çok zor olsa gerek...

Müşfik Kenter: Biz kendimize ev almadık bu binayı yaptık. Birçok insan bize “Deli misiniz?” diye sordu. Bu sahne bizim evimiz.
Kadriye Kenter: Burası bizim her şeyimiz ve buraya bakmamız gerekiyor. Bu çok zor bir şey. Çünkü bina eskiyor sürekli bakım yaptırmak gerekiyor.

Kültür Bakanlığı’ndan destek alamıyor musunuz?

K.K: Sadece bir oyun için devlet yardımı olarak belli bir para veriliyor. Asıl yapılması gereken özel tiyatrolardan alınan vergilerin kaldırılması. Çünkü vergiler bizim belimizi büküyor. Bunlarla başa çıkmak çok zor. Sadece gelir vergisi vermiyoruz ki. Çalışanların sigortaları ve diğer masraflar inanılmaz bir külfet. Özel tiyatrolara yapılacak en büyük yardım bu vergilerin kaldırılması.
M.K: O kadar çok zengin insan var ki. Onlardan alsınlar vergileri.

Bu 50 yıl içinde hiç umutsuzluğa kapıldığınız, Kent Oyuncuları’nı yaşatamayacağınızı düşündüğünüz zamanlar oldu mu?

K.K: Her yıl. Değil mi Müşfik?
M.K: Geçici ama bu umutsuzluk. Söyler, söyler sonra yine çalışmaya başlarız.

Zaman içinde Türkiye’de tiyatro yapmak zorlaştı mı, yoksa kolaylaştı mı?

M.K: Özel tiyatrolar için her zaman çok zordu. Zaten tiyatro yapmak başlıbaşına zor bir iş. İşin içine bir de ekonomi girince daha da zorlaşıyor. Muhsin Ertuğrul, oyun çalışılırken “Doğum yapılıyor burada” diye bağırırdı.