Politika

Murat Belge: Önemli olan koalisyonu kiminle yapacağı değil, AKP’nin 'hangi AKP' olacağı!

'AKP’nin bugünkü Erdoğan’ı tartışmasız kabul eden bir AKP olmasının ardında yatan bir siyasi determinizm yok'

30 Haziran 2015 16:00

Taraf yazarı Murat Belge, koalisyon senaryolarına ilişkin olarak, "Bugün AKP’nin önünde duran asıl sorun: kiminle koalisyon yapılır, hangi bakanlık elde tutulur… Bunlar, çok önemli şeyler değil. Önemli olan, AKP’nin 'hangi AKP' olacağına karar vermesi" dedi.

Bege'nin Taraf'ta "İki AKP" başlığıyla yayımlanan (30 Haziran 2015) yazısı şöyle:

Bugünlerde Ahmet Sever’in Abdullah Gül’ün basın danışmanı olarak yaşadıklarını anlatan kitabını okumamak mümkün değil.

Okurken hep birlikte seyrettiğimiz, ama doğal olarak biraz uzaktan seyrettiğimiz bir dizi olayı anlatıyor Ahmet Sever. Bu bakımdan bize hiç bilmediğimiz bir şeyler söylemiyor. Ama o uzağından seyrettiğimiz olayların bilmediğimiz ayrıntılarını tamamlıyor ve genel olarak tahmin ettiklerimizi doğruluyor. “Herhalde şöyle olmuştur” derken, “Şöyle olmuş” deme düzeyine çıkıyoruz.

Ben de bunları merakla okurken gene öteden beri zihnimde olan bir düşünce burada anlatılanlarla daha net bir şekilde biçimlendi. Şimdi tabii bu kitapta “esas oğlan” Abdullah Gül. Ve hepimiz, daha kitabı okumaya başlamadan, ikinci önemli karakterin Tayyip Erdoğan olacağını biliyoruz. Öyle de oluyor, ama ışıklar hep Gül’ün üstünde. Tayyip Erdoğan’ı onun gibi görmüyoruz.

Kitapta görmesek de, hayatımızda yeterince, belki yeterinden de fazla görüyoruz Tayyip Erdoğan’ı. Bütün medyada o. Dolayısıyla onun hakkında pekâlâ fikrimiz var.

Şuraya gelmeye çalışıyorum: birbirinden bu kadar farklı bu iki insan, son analizde, aynı siyasi partinin kurucuları. Ya da bunu tersinden söyleyelim: aynı partiyi, aynı siyasi amaçlarla kurmuş olan, öyle kurmuş olacağını varsaydığımız (ve o parti anıldığında akla gelecek ilk iki kişi olan) bu insanlar, karakter ve mizaç düzeyinde, ama aynı zamanda düşünce tarzı düzeyinde, birbirlerinden bu kadar farklılaşabiliyorlar.

Gene bu iki kişiye, iki kişiliğe baktığımızda, Abdullah Gül’de fazla bir değişiklik görmüyoruz. Tayyip Erdoğan’daysa, çok büyük bir değişim görüyoruz.

Konuştuğumuz çerçevede bu bana şu bakımdan ilginç görünüyor: Tayyip Erdoğan 2002’de, 2005’te, 2008’de yaptıkları ve söyledikleriyle bu partinin itirazsız bağrına bastığı önderdi; 2013’te, 2015’te yaptıkları ve söyledikleriyle de.

Yani, Tayyip Erdoğan’ın 2004’teki Tayyip Erdoğan değil de, 2014’teki Tayyip Erdoğan olmasında bir zorunluk yoktu. Aynı şekilde, AKP’nin bu Tayyip Erdoğan’ı değil de örneğin Abdullah Gül’ü önder olarak bağrına basmasını engelleyecek bir zorunluk da yok.

Ahmet Sever’in anlattığı episodlardan biri özellikle bu çerçevede temsilî göründü. Avrupa Birliği’ne resmen adaylık aşamasında, bir “zina” konusu çıkıyor. Bu tabii AB çevrelerinde gayet olumsuz bir izlenim yaratıyor. Tayyip Erdoğan ise tahmin edileceği gibi ısrarlı. Göreneksel Müslüman tavrını koyacağı böyle bir konuyu hiç kaçırmaz. Gene de, zinayı bir “ceza” konusu haline getirmenin AB’ye girişi zorlaştıracağı “olgu”sunu iletiyorlar kendisine. Bu arada, böyle bir yasanın niçin iyi ve gerekli olduğunu bizzat açıklamak üzere Erdoğan da Brüksel’e gelmiş. Verheugen’ın başında bulunduğu kurulla görüşüyor ve onlara yapılan yasa değişikliği içinde zaten zinanın olmadığını söylüyor.

Şimdi bu bir “Tayyip Erdoğan davranışı” mı? Gezi sonrasında karşımıza çıkan Tayyip Erdoğan imgesine bakarak cevap vereceksek, “Kesinlikle değil” deriz. Oysa yıllarca böyle bir Tayyip Erdoğan görmüştük karşımızda; bunun “sahte” bir Tayyip Erdoğan olduğunu da düşünmemiştik!

Şüphesiz, bu değişim bir gerçek, bir olgu. Ağırlıkla psikolojik, psiko- sosyal, birçok nedeni olmalı. “Neden”i varsa, nesnel bir açıklaması da olmalı. Ama bunlar bir “siyasi determinizm” anlamına gelmiyor. Yani Tayyip Erdoğan’ın bugün gördüğümüz Tayyip Erdoğan olmasının ve AKP’nin de bu Erdoğan’ı tartışmasız kabul eden bir AKP olmasının ardında yatan bir siyasi determinizm yok.

Bugün AKP’nin önünde duran asıl sorun da bu: kiminle koalisyon yapılır, hangi bakanlık elde tutulur… Bunlar, çok önemli şeyler değil. Önemli olan, AKP’nin “hangi AKP” olacağına karar vermesi.