Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın kendisine yönelik olarak sarf ettiği “İnce siyaset” sözlerine yanıt veren CHP’nin cumhurbaşkanı adayı Muharrem İnce, “Eğer bu 45-50 günde bunlar ince hastalığa tutulmazsa ben de neyim” ifadelerini kullandı. Cumhurbaşkanı Erdoğan da dahil olmak üzere Cumhurbaşkanlığı yarışındaki tüm rakiplerini ziyaret etmek istediğini, yaklaşık 1.5 yıldır tutuklu bulunan Selahattin Demirtaş’la görüşmek için de cezaevine gideceğini belirten İnce, “Ben rakibimin bir kolunu bağlayarak, güreş yapmam. Güreş mertçe, yiğitçe olacak" dedi.
Cumhurbaşkanı adayını 100 bin imzayla gösterecek olan İyi Parti, Saadet Partisi ve Vatan Partisi’nin yan yana stantlar açarak çalışma yaptığını kaydeden İnce, “Size talimatımdır. Gidin, arkadaşlarımıza imza verin, destek olun. Demokrasi böyle bir şeydir” dedi. MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli’nin, 100 bin imza süreciyle ilgili olarak yaptığı ‘FETÖ’ imasına da değinen İnce, “Akşener’e imza verenlere 'FETÖ’cü' diyorlar, böyle bir şey olur mu? Ben kefilim, Akşener FETÖ’cü değildir” diye konuştu.
İnce'nin adaylığının başlangıç fikri kimden çıktı?
Kendisinin cumhurbaşkanı adayı olması konusunu ilk olarak CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal'ın gündeme getirdiğini kaydeden İnce, "Kendisiyle beraber parti içinde yarışlarda beraber olmadık, karşı karşıyaydık ve beni hiç desteklemedi. Son Parti Meclisi’nde, ‘Ben Bursalılara sordum, 'CHP’nin adayı kim olsun?' diye. Millet, 'Muharrem İnce' diyor. 'Milletin görüşünü Parti Meclisi’ne aktarayım’ dedi. O arkadaşım, CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal" ifadelerini kullandı.
Bursa’nın Gemlik ilçesinde düzenlenen seçim mitinginde konuşan İnce’nin açıklamalarının öne çıkan bölümleri şöyle:
-Saat gecenin 11’i. CHP Gemlik İlçe Başkanı'nı ara, 'Gemlik’e bir selam vereyim' de. Bir tek afiş yok 'İnce Gemlik’te' diye. Sonra geliyorsun, miting alanı dolu. Bu iş olmuş, bu iş tamam. Ben siyaseti hep ilke üzerine yaptım. İnandığım şey neyse onu yaptım. Dokunulmazlıkların kaldırılmasına ‘Hayır’ oyu verdim, bugün olsa yine ‘Hayır’ oyu veririm. Bugün aramızda bir arkadaş var. Ben cumhurbaşkanı adayıysam başlangıç fikrini bu arkadaşım yaptı. Kendisiyle beraber parti içinde yarışlarda beraber olmadık, karşı karşıyaydık ve beni hiç desteklemedi. Son Parti Meclisi’nde, ‘Ben Bursalılara sordum, 'CHP’nin adayı kim olsun?' diye. Millet, 'Muharrem İnce' diyor. 'Milletin görüşünü Parti Meclisi’ne aktarayım’ dedi. O arkadaşım, CHP Bursa Milletvekili Orhan Sarıbal.
"Hangi kanal vermezse o kanalın önünde miting düzenleyeceğim"
-Buradan televizyon kanallarına sesleniyorum. Özel kanallara ayrı, TRT’ye ayrı sesleniyorum. Cumhuriyet tarihinin en büyük mitingini yaptım Yalova’da. Yer, gök insan. Halk TV’nin haricinde hiçbir kanal vermedi mitingi. Şimdi ister versinler ister vermesinler. Hangi kanal vermezse o kanalın önünde miting düzenleyeceğim. Bunlar teslim olmuşlar, teslim; ama biz teslim olmayacağız. Direneceğiz ve kazanacağız.
"Gidin, arkadaşlarımıza imza verin, destek olun"
-Az önce gördüm; İYİ Parti, Saadet Partisi ve Vatan Partisi yan yana stant açmış, imza topluyorlar. Size talimatımdır. Gidin, arkadaşlarımıza imza verin, destek oldun. Demokrasi böyle bir şeydir. Devletin uçağını, helikopterini, örtülü ödeneğini, TV’leri, gazeteleri almış; başka kimseye yaşama hakkı vermeyecek. Böyle bir şey olur mu? Kaymakamlar; il başkanı, parti başkanı gibi. Ben yarın tüm adaylardan başarı dilemek için randevu isteyeceğim. Saraya çağırırsa saraya da gideceğim. Milletin arasında küslük olmaz. Selahattin Demirtaş’ı da ziyaret edeceğim. Ben rakibimin bir kolunu bağlayarak, güreş yapmam. Güreş mertçe olacak, yiğitçe olacak. Akşener’e imza verenlere 'FETÖ’cü' diyorlar, böyle bir şey olur mu? Ben kefilim, Akşener FETÖ’cü değildir. Yarış adil olacak.
"Siyaset zaten ince bir iştir, diplomasi ince bir iştir; kalın kafayla yapılmaz"
-(Cumhurbaşkanı Erdoğan’a) Yine meydanlarda geziyor ve diyor ki 'CHP öyle yaptı, böyle yaptı. Adayını son anda belirledi. İnce siyaset’ diyor benim için. Siyaset zaten ince bir iştir, diplomasi ince bir iştir. Kalın kafayla yapılmaz ki siyaset. Yanına Kalın alarak, siyaset yapılmaz; siyaset, ince yapılır. Ne güzel yazmış, Balıkesirli çocuklar. ‘Sarayı boşalt, Yalova’dan eniştem gelecek’ diye. Eğer bu 45- 50 günde bunlar ince hastalığa tutulmazsa ben de neyim. 'Bunların tek dertleri var, beni indirmek' diyor. Bizim seninle bir derdimiz yok. Benim derdim, memleket. Şimdi diyorum ki seni indirsek acaba senin yanında ne de iner, ben ona bakıyorum. Mesela seni indirsek dolar, euro, faiz, benzin fiyatı, gübre, mazot iner. Seni indirsek egoların da iner. Seninle derdimiz yok; ama seni indirdiğimizde bu kadar şey iniyorsa sen de in be kardeşim; ne olacak.
"Cumhurbaşkanlığımda yargıçların karşısına geçip, önümü ilikleyip, ifade vermek şereftir"
-Diploma konusunu açmayın; önümüzdeki günlerde bir formül bulacağız. Bizim acilen 24 Haziran’dan sonra işe başlamamız gerekiyor. Yargıyı düzeltmediğimiz sürece Türkiye’de hiçbir şey düzelmez. Yabancılar bu ülkeye güven duymadığı sürece iki yakamız bir araya gelmez. Yapmamız gereken iş, yargıyı adam etmektir. Yargıyı öyle bir hale getirmeliyiz ki beni de yargılayabilmeli. Önce yargıdan başlayacağız. Yargı, bağımsız ve tarafsız olacak. Benim cumhurbaşkanlığımda yüksek yargıçlar, ben salona girdiğimde ayağa kalkmayacaklar, kalkmamalılar. Benim cumhurbaşkanlığımda yargıçların karşısına geçip, önümü ilikleyip, ifade vermek şereftir. Önce yargıyı düzelteceğiz. Bu, doğal olarak ekonomiyi olumlu tetikleyecek. Piyasaya, dış dünyaya güven vereceğiz. İnsanlarımızın yüzü gülecek. Özgür bir Türkiye yaratacağız. Merak etmeyin, geleceğimizi geri alacağız. Fizik öğretmeni Muharrem İnce’nin sözü, çocuklarımız en iyi şekilde yetişecek.
-Herkes, hesap verecek. Hesap vermezsen demokrasi olmaz. Denetim mekanizması olacak bir sistem kuracağız. Allah’ın izni, milletin isteğiyle cumhurbaşkanı olduğumda sarayda oturmayacağım. Bu ülkenin en zeki evlatlarına, üniversite sınavında ilk 5 bine girmiş evlatlarına tahsis edeceğim. En akıllı çocuklarımıza tahsis edeceğim. Ben bu çocuklara 16 sene fizik anlattım, mekanik anlattım. Meslektaşlarım iş bulamıyor, onların üniversite sınavına çaba harcarken, şimdi işe girmek için çaba harcayacağım. Milletimizin içindeki o değişimi görüyorum, o destanı birlikte yazacağız. Bir büyük devrimi gerçekleştireceğiz, 24 Haziran’da.
"Önce içeride birlik sonra sıra Putin’e ve Trump’a da gelecek"
-Çarşamba günü Edirne’de miting yapacağım, perşembe Diyarbakır’a geçeceğim. Cuma günü Rize’de konuşacağım. Edirne’de neyi konuşuyorsam Diyarbakır’da da onu konuşacağım. Diyarbakır’da neyi konuşuyorsam Rize’de de onu konuşacağım. Kıvırmak yok, kandırmak yok, kandırılmak yok. Türkiye’de ahlaksız bir politika yıllardır devam ediyor. Diyarbakır’a gidiyorlar, 'Kürtleri memnun edelim de oylarını alalım' diye. Oradan Trabzon’a geçiyorlar. Diyarbakır’da söylediklerimizi söylersek bizi yuhalayanlar, onların hoşuna gidecek şeyleri söyleyelim diyorlar. Yok kardeşim; Muharrem İnce, Diyarbakır’da ne konuşuyorsa Rize’de de onu konuşur. Milleti barıştıracağım. Önce içeride birlik sonra sıra Putin’e ve Trump’a da gelecek. Başörtülüyle mini etekliyi, sakallıyla küpeliyi birleştireceğiz. Tek bir amaç uğruna, bu milletin rahat yaşaması uğruna bunları yapacağız.