Jeremy Bowen
BBC Orta Doğu Editörü
Mısır'daki çatışmanın iki tarafı da ülkenin kaderinin söz konusu olduğunu düşünüyor.
Muhtemelen de haklılar.
Kahire sokaklarında ve Mısır'ın dört bir yanında yaşananlar bundan sonraki kuşağın nasıl bir ülkede yaşayacağını belirleyecek.
2011 yılının Şubat ayında Cumhurbaşkanı Hüsnü Mübarek'in düşüşünü takip eden çoşkulu günler bugün çok uzakta kalmış gibi.
Şu anda, "bu mücadeleyi kazanan her şeyi kazanmış olacak" havası hakim.
Muhammed Mursi, ordu tarafından devrilip hapse atılmadan önce, vaadettiği gibi bütün Mısırlıların değil ama yalnızca mensup olduğu Müslüman Kardeşler hareketini destekleyenlerin cumhurbaşkanı oldu.
Müslüman Kardeşler 1928'den beri iktidar için mücadele ediyor.
Cumhurbaşkanı Mursi ve Müslüman Kardeşler, ulusal bir uzlaşma zemini oluşturmak yerine ellerine geçen fırsatı Mısır'ı yeniden yapılandırmak için kullanmayı seçti.
Şu anda Genelkurmay Başkanı Abdül Fettah el Sisi ve destekçileri de aynen bunu yapıyor.
Demokratik bir siyasi düzen kurmak istediklerini iddia ediyorlar fakat Müslüman Kardeşler'e yönelik saldırının şiddeti bu hareketi siyasi sahneden tamamen silmek istediklerine işaret ediyor.
Her zaman olduğu gibi Arap dünyasının gözü Mısır'ın üzerinde.
Bundan 18 ay kadar önce Müslüman Kardeşler ve diğer ülkelerdeki müttefikleri Arap ayaklanmalarının galibi gibi görünüyor, seçimler kazanıyordu.
Şimdi ise Müslüman Kardeşler'e tepki dalgası yükseliyor olabilir.
Ne var ki Kahire'de Müslüman Kardeşler öncülüğündeki eylemlere yönelik saldırılar, Mısır'ın krizine bir çözüm getirmiyor, aksine derinleştiriyor.