23 Ekim 2016 19:54
Darbe girişiminin ardından ilan edilen olağanüstü hâl (OHAL) uygulamasının 669 sayılı kanun hükmünde kararnamesiyle (KHK) kurulan Milli Savunma Üniversitesi'nin rektörü Prof. Dr. Erhan Afyoncu, Musul operasyonuyla gündeme gelen Misak-ı Milli sınırlarıyla ilgili olarak "TBMM’nin Lozan Antlaşması’nın imzalanmasından sonra 1924’te milletvekillerine yılbaşı hediyesi olarak dağıttığı Misâk-ı Milli Haritası’nda “Batum, Halep, Rakka, Deyr-i Zor, Süleymaniye, Musul ve Kerkük” Türkiye toprağı olarak gösterilmişti" dedi.
"Misak-ı Milli sınırları Halep'ten Musul'a uzanır" diye yazan Afyoncu, "Birinci Dünya Savaşı'nda büyük bir mağlubiyete uğrayan Osmanlı İmparatorluğu, 30 Ekim 1918'de Mondros Ateşkes Antlaşması ile teslim oldu ve topraklarımız işgal altına girdi" ifadesini kullandı.
Erhan Afyoncu'nun "Misâk-ı Millî sınırları Halep’ten Musul’a uzanır" başlığıyla yayımlanan (23 Ekim 2016) yazısı şöyle:
TBMM’nin Lozan Antlaşması’nın imzalanmasından sonra 1924’te milletvekillerine yılbaşı hediyesi olarak dağıttığı Misâk-ı Milli Haritası’nda “Batum, Halep, Rakka, Deyr-i Zor, Süleymaniye, Musul ve Kerkük” Türkiye toprağı olarak gösterilmişti
Birinci Dünya Savaşı'nda büyük bir mağlubiyete uğrayan Osmanlı İmparatorluğu, 30 Ekim 1918'de Mondros Ateşkes Antlaşması ile teslim oldu ve topraklarımız işgal altına girdi. Bütün olumsuzluklara rağmen tarih boyunca esareti kabul etmeyen Türk milleti Anadolu'da ardı ardına kongreler yaparak Milli Mücadele'nin alt yapısını hazırlamaya başladı. Mustafa Kemal Paşa'nın 19 Mayıs 1919'da Samsun'a çıkmasıyla Milli Mücadele liderini de bulmuştu.
Sultan Vahdeddin, Mondros Ateşkes Antlaşması'ndan sonra 21 Aralık 1918'de Meclis'i feshetti. Yapılan seçimlerle oluşan yeni Mebusan Meclisi 12 Ocak 1920'de ilk toplantısını yaptı. Mustafa Kemal Paşa da Erzurum mebusu olarak üyeydi, ancak fiilen katılmamıştı.
Türkiye'nin işgali üzerine direniş başlarken, millî istekler için de bir program hazırlanmaya başlanmıştı. Son Mebusan Meclisi'ne seçilen Kuvâyı Milliye taraftarı mebuslar, İstanbul'a geldikleri zaman Hüseyin Kâzım Kadri Bey'in bir metin hazırladığını gördüler. Bunun üzerine Ahd-i Millî isimli bir komisyon kuruldu ve millî istekler için bir metin hazırlanmaya başlandı. Mustafa Kemal Paşa da sekiz maddeden oluşan bir metni Rauf Bey'e (Orbay) gönderdi. Komisyonda Wilson prensipleri esas alınarak ateşkes yapıldığı zaman mütareke hattının içinde ve dışında kalan topraklar kaydıyla Osmanlı İmparatorluğu'nun topraklarının bölünmezliği vurgulandı. Osmanlı topraklarında yaşayan milletler kendi geleceklerini kendi oylarıyla belirleyeceklerdi. Mütareke sırasında işgal edilen yerlere de sahip çıkılmaya çalışılıyordu. Sınır konusunda milliyet esas alınmıştı.
Mebusan Meclisi, 28 Ocak 1920'de yaptığı toplantıda "Ahd-i Millî Beyannâmesi" adı verilen metni kabul etti. Meclis'te yapılan özel bir toplantıda kabul edilen metni 121 mebus imzalamıştı. Metin yayımlanmadan önce dışişleri memurları tarafından incelenmesi ve tercüme edilmesine karar verildi.
17 Şubat 1920'de yapılan toplantıda mesele gündeme geldi. Edirne Mebusu Şeref Bey, konuşmasında bunun bir "misâk-ı millî" olduğunu söyleyerek metni okudu. Misâk-ı Millî oybirliğiyle kabul edilip, Fransızca tercümesi yabancı hükümet ve meclislere gönderildi.
Son Osmanlı Mebusan Meclisi "Misâk-ı Milli", Türk Milleti'nin çekilebileceği son noktayı gösteriyor ve 30 Ekim 1918 tarihli Mondros Ateşkes Antlaşması sonrasında yapılan tüm işgalleri reddediyordu.
İtilaf devletleri, bu durum üzerine 16 Mart 1920'de İstanbul'u resmen işgal ettiler. Meclis işgal kuvvetlerince kuşatıldı ve bazı milletvekilleri tutuklandı. Mebusan Meclisi, bu gelişmeler üzerine "mebusluk vazifesinin yapılması için uygun bir ortam oluşuncaya kadar" çalışmalarına ara verdi. Sultan Vahdeddin de 11 Nisan 1920'de Son Osmanlı Mebusan Meclisi'ni tatil etti.
Bu gelişmeler üzerine Meclis Ankara'da toplanıp, Millî Mücadele'yi verdi. Milli Mücadele sonunda Misâk-ı Millî sınırları içerisindeki bütün topraklar kurtarılamamıştı. Ancak bu bir hedef olarak kaldı. Türkiye'nin önemli Osmanlı tarihçilerinden Prof. Dr. Mustafa Öztürk'ün "TBMM'nin 1924 Yılı Hatırası: Misâk-ı Milli Haritası" isimli önemli bir makalesi vardır. Bu makalede 1924'te Meclis'in milletvekillerine dağıttığı Misâk-ı Millî haritası anlatılır.
Bu haritaya göre 1924 itibarıyla Türkiye'nin 77 vilayeti vardır. Bazı vilayetlerimizin isimleri günümüzden farklıdır. Bazı vilayetlerimiz ise bugünkü idarî taksimatımızda yoktur. Haritada Rakka ve Deyr-i Zor sınırlarımız dışındayken idarî taksimatta Rakka Urfa'ya bağlı, Deyr-i Zor ise müstakil vilayet olarak gösterilmiştir.
Meclisin dağıttığı harita ve üzerindeki idarî taksimat bilgilerine göre 1924'te Batum, Halep (Antakya, İskenderun, İdlib, Belen, Reyhaniye, Barişa, Cisr-i Şuğur, Bâb-ı Cebbul, Menbic, Cebel-i Sem'an), Rakka, Deyr-i Zor (Resulayn, Aşare, Mesice, Ögmer, Ane), Süleymaniye (Gülanber, Baziyan, Şehirbazar), Musul (İmadiye, Zaho, Dohuk, Akara, Sincar) ve Kerkük (Revandiz, Köysançak, Rayine, Selahiye, Erbil) gibi bugün Türkiye sınırları dışında olan vilayetler Türkiye toprağıdır.
***
Misâk-ı Millî?
Misâk-ı Millî, "Milli And" manasına gelir. Ahd-i Millî ve Peymân-ı Millî olarak da söylenir. Misâk-ı Millî altı maddeydi. Misâk-ı Millî hakkında Cevdet Küçük hocamızın TDV İslam Ansiklopedisi'ne yazdığı "Misâk-ı Millî" maddesinden ve Mustafa Budak'ın "İdealden Gerçeğe: Misâk-ı Millî'den Lozan'a Dış Politika" isimli kitabından geniş bilgi öğrenilebilir.
Birinci maddeye göre Mondros Ateşkesi'nin imzalandığı sırada işgal altına girmiş Araplar'ın yaşadığı topraklarda halkın vereceği oyla gelecekleri belirlenecekti. İkinci maddede daha önce anavatana katılan Kars, Ardahan, Batum için gerekirse tekrar genel oya başvurulması kabul ediliyordu. Üçüncü maddede Balkan Savaşı'nda kaybettiğimiz Batı Trakya'nın durumunun halk oyuyla tespiti isteniyordu.
Dördüncü maddede Hilafet merkezi İstanbul ve Marmara Denizi'nin güvenliği ele alınarak, Boğazlar'ın durumu ele alınmıştı. Beşinci maddede azınlıkların haklarına, çevredeki devletlerde Müslümanlar'ın da aynı haklardan faydalanması şartıyla riayet edileceği vurgulanmıştı. Son maddede ise tam bağımsızlığa ve serbestliğe sahip olmamızın hayat ve bekamızın esas temeli olduğu vurgulanıp, kapitülasyonlara karşı olduğumuz vurgulanıyordu. Borçlarımızın ödenme şartları da bu esaslara aykırı olmayacaktı.
***
Türk olan her yeri kurtaracağız?
Atatürk, Misâk-ı Millî'nin sınırlarıyla ilgili şunu söylemişti: "Misâk-ı Millî'mizde muayyen ve müspet bir hat yoktur. Kuvvet ve kudretimizle tespit edeceğimiz hat, hatt-ı hudut olacaktır.
Atatürk, Lozan öncesinde 13 Ekim 1922'de yabancı basına verdiği demecinde "Avrupa'da İstanbul ve Meriç'e kadar Trakya, Asya'da Anadolu, Musul arazisi ve Irak'ın yarısı, Makedonya'yı ve Suriye'yi terk ettik. Fakat artık arkada kalan ve sırf Türk olan her yeri ve her şeyi isteriz. Bunları kurtarmaya azmettik ve kurtaracağız" demişti.
Erhan Afyoncu, Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi, Sosyal Bilgiler Eğitimi Bölümü Tarih Öğretmenliği Anabilim Dalından 1988 yılında mezun oldu. Bir yıl sonra Marmara Üniversitesi Atatürk Eğitim Fakültesi, Sosyal Bilgiler Eğitimi Bölümünde araştırma görevlisi olarak 1989 yılında işe başladı. Yüksek lisansını Necati Efendi Tarihi Kırım (Rusya Sefaratnamesi) tezi ile yaptı.
Erhan Afyoncu, 1997 yılında Osmanlı Devlet Teşkilatında Defterhânei Âmire (XVIXVIII. Yüzyıllar) tezi ile doktorasını yaptı, 2000 yılında yardımcı doçent, 2008 yılında da doçent oldu. 2001 yılında Fen Edebiyat Fakültesi Tarih bölümüne geçti.
2014 yılında ise profesör oldu. 2007 yılında 24 televizyonunda Geçmiş Zaman Olur Ki adlı haftalık bir tarih programında Vildan Oğuz ile birlikte sunuculuk yaptı. Daha sonra 20092015 yılları arasında Habertürk televizyonunda Murat Bardakçı ve Pelin Batu ile birlikte “Tarihin Arka Odası” adlı bir tarih programı yaptı.
Habertürk Gazetesi’nin pazar eki olarak 2010 – 2012 yılları arasında çıkan ve derginin akademik koordinasyonu görevini üstlendiği “Murat Bardakçı ile Habertürk Tarih” adlı dergide yazılar yazdı. 2011 yılında Show TV’de yayınlanan; ilk sezonunda senaristliğini Meral Okay’ın yaptığı ve yönetmenliğini Taylan Biraderler’lerin yaptığı Muhteşem Yüzyıl adlı dizinin tarih danışmanlığını yaptı. Erhan Afyoncu, 11 Nisan 2012 tarihinde Cumhurbaşkanı Abdullah Gül tarafından, Atatürk Kültür, Dil ve Tarih Yüksek Kurumu Yönetim Kurulu üyeliğine getirildi.
Erhan Afyoncu, 2008 – 2014 yılları arasında Bugün gazetesinde Çarşamba ve Pazar günleri köşe yazıları yazdı. Halen Sabah'ta yazılarına devam etmektedir.
2010 yılında Marmara Üniversitesi FenEdebiyat Fakültesi Tarih Bölümü başkan yardımcısı oldu. 2016 yılı itibariyle Marmara Üniverstesi Fen Edebiyat Fakültesi dekanı oldu.
Afyoncu, son olarak, 15 Temmuz darbe girişiminin ardından Milli Eğitim Bakanlığı talimatıyla tüm okullarda dağıtılan '15 Temmuz 2016 Türkiye’yi Darbeyle İşgal Teşebbüsü' adlı broşürü hazırladı.
Das Osmanische Reich: Unverhüllt
Kıbrıs Meselesi Ali Ahmetbeyoğlu, Erhan Afyoncu.
Ermeni Meselesi Üzerine Araştırmalar
Osmanlı'nın Hayaleti
Ottoman Empire Unveiled
Sorularla Osmanlı İmparatorluğu
Sorularla Osmanlı İmparatorluğu, 6 Cilt
Osmanlı Tarihi Araştırma Rehberi
Diaspora'da Ermeni Kimliği Paris ve Halep Örnekleri Hüseyin Çakıllıkoyak;
Editör: Erhan Afyoncu.
Ermeni Meselesi Üzerine Araştırmalar
Fatih ve Fetih Albümü, Tatav Yayınları.
Tanzimat Öncesi Osmanlı Tarihi Araştırma Rehberi
XVII. ve XVIII. yüzyıllarda Danişmendli Türkmenleri Tufan Gündüz; Editör:
Erhan Afyoncu.
Özü'den Tuna'ya Kazaklar – 1 Yücel Öztürk; Editör: Erhan Afyoncu.
2010 Osmanlı İmparatorluğu'nda Askeri İsyanlar ve Darbeler, Erhan AfyoncuUğur
DemirAhmet Önal
2009 Truvanın İntikamı
2010 Yavuz’un Küpesi
2011 Muhteşem Süleyman
2011 Fransa'ya Osmanlı Tokadı
2012 Kanuni ve Şehzade Mustafa
2012 Venedik Elçilerinin Raporlarına Göre Kanuni ve Pargalı İbrahim Paşa
2013 Sahte Mesih (Osmanlı Belgeleri Işığında Dönmeliğin Kurucusu Sabatay
Sevi ve Yahudiler
2013 İstanbul'un Kapısı Sultanbeyli Tarihi, (Vahdettin Engin, İlber Ortaylı ve
Mehmet Mazak ile birlikte)
2014 Peçesi Düşen Osmanlı :Çince
2014 Son Dünya Düzeni
2015 Süleyman Şah Türbesi
2015 Muhteşem Valide: Kösem Sultan
2015 Turhan Sultan(Uğur Demir ile birlikte)
2015 Baltacı ve Katerina
© Tüm hakları saklıdır.