Çevre

Mikrobiyolog Alver uyardı: Müsilajın olduğu yerde denize girenlerde ağız, mide-bağırsak, cilt enfeksiyonları ve kadınlarda vajinal enfeksiyonlar yaşanabilir

07 Temmuz 2021 13:34

Son zamanlarda özellikle Marmara Bölgesi başta olmak üzere Karadeniz ve kısmen Ege sahillerine yayılmaya başlayan müsilajın (deniz salyası), endişe yaratmaya devam ettiğini belirten Mikrobiyolog Dr. Öğr. Üyesi İpek Ada Alver, “Patojen (hastalık yapıcı) mikroorganizmalar ve toksik bileşikler içerdiğinden dolayı müsilajın olduğu yerde denize girenlerde ağız, mide-bağırsak, cilt enfeksiyonları ve kadınlarda vajinal enfeksiyonlar yaşanabilir” dedi.

Müsilajın olduğu bölgelerde denize girmenin sakıncalı olabileceğini söyleyen Alver, “Yüksek ateş, ishal, mide bulantısı, ağız içi yaralar, kusma, ciltte kaşıntı, vajinal akıntı ve kaşıntı gibi durumlarda hastaneye başvurulmalıdır” diye konuştu. Mide-bağırsak enfeksiyonlarının sadece denize girmekle değil müsilajın yoğun olarak görüldüğü sulardan avlanmış balıkların tüketilmesiyle de meydana gelebileceğine dikkat çeken Mikrobiyolog Dr. İpek Ada Alver, “Bu süreç içerisinde balık tüketmek isteyenler muhakkak iyi pişmiş şekilde tüketmeye özen göstermeliler” ifadelerini kullandı.

Deniz kirliliğinin sebep olduğu düşünülen ve denizin üstünü bir örtü gibi kaplayan kayganımsı yapıdaki müsilajın deniz suyu kalitesini bozacağını ve önlem alınmazsa deniz canlılarının türlerinin azalmasına ve su kıtlığına neden olabileceğini söyleyen Alver, müsilajın genellikle durgun deniz sularında, aşırı avlanma, evsel ve sanayi atıkları ile kanalizasyon sularından kaynaklanan çevre kirliliği ile aşırı oranda çoğalan fitoplanktonlar ve mikroorganizmaların ürettiği toksik etkili salgıların artışı ile meydana geldiğini belirtti.

Müsilajın güneş ışınlarının suyun alt tabakalarına girişini engelleyerek dipte bulunan ve suyun arıtımında önemli görevleri olan deniz canlılarının ölmesine yol açtığına da dikkat çeken Alver şunları kaydetti:

“Müsilaj nedeniyle suyun oksijen oranında önemli düşüşler de meydana geldiğinden suyun kalitesi azalacaktır. Eğer kısa zamanda önlem alınmazsa, ilerleyen dönemlerde su kıtlığına ve beslenmede önemli yeri olan balık türlerinin azalmasına yol açabilir. 

Aşırı avlanmanın balık popülasyonunu baskılamasıyla fitoplankton ve mikroalglerde aşırı çoğalma meydana gelir ve salgılanan kimyasal birleşikler deniz suyuna daha yüksek oranda karışır. Bu durum da deniz kirliliği ile yoğun bir müsilaj üretiminin meydana gelmesine sebep oluyor. Deniz ekosistemi dengesinin değişmemesi adına av yasağına uyulması ve aşırı avlanmadan kaçınılması gerekli. Aksi takdirde müsilaj tabakası tekrar tekrar meydana gelecektir”