Politika

Meclis'te 'Dersim' tartışması: Sonu dedelerinden farklı olmayacak

MHP'li Taytak: Seçildi diyerek komünist şarlatanlığa göz mü yumacağız?

27 Mayıs 2019 22:52

T24-Ankara

Tunceli Belediye Meclisi’nin, belediye hizmet binasındaki "Tunceli" yazısının "Dersim" olarak değiştirilmesi yönünde aldığı karar TBMM Genel Kurulu’nun bugünkü oturumunda gündeme geldi. MHP Afyonkarahisar Milletvekili Mehmet Taytak Mehmet Taytak, gündem dışı konuşmasında  “Türkiye'de resmî olarak "Dersim" ismiyle anılan bir vilayet yoktur ve olmayacaktır. Ne yapacağız? "Seçildi" diyerek komünist şarlatanlığa göz mü yumacağız” dedi. Taytak, "Popülizme yenik düşerek bazı çevrelere şirin gözükmek için geçmişi karıştırmaya çalışanların sonu, geçmişte dedelerinin başına gelenlerden çok farklı olmayacaktır" ifadesini kullandı.

Taytak’ın, CHP’nin bu konuda sessiz  kaldığına ilişkin sözleri Genel Kurul’da tartışmayı da beraberinde getirdi. CHP Grup Başkanvekili Özgür Özel, geçtiğimiz dönemde iki ya da  üç kez 1937 Mart ayında başlayan "Dersim isyanı" diye ifade edilen "Tunceli'de yaşanan olaylarla ilgili iktidar partisinin oylarıyla reddedilen grup önerilerini hatırlatarak, “Kendi seçim beyannamesinde emeklilikte yaşa takılanlar olup ona hayır oyu verenleri, af olup da unutanları, dün hakaret ettiklerine bugün rahatlıkla iltifat ettiklerini, TC'de, andımızda karşı kutuplarda olup da ittifakında sorun olmayanları gördükçe bizi tutarlı siyasete davet edenlerden ibret almaktan başka bir şey kalmıyor bize” diye konuştu.

Taytak’ın konuşması  ve tartışmalardan bazı bölümler şöyle:

MEHMET TAYTAK (Afyonkarahisar) - Teşekkür ediyorum Sayın Başkan.

Tunceli'nin TKP'li Belediye Başkanı Fatih Mehmet Maçoğlu'nun Tunceli Belediyesinin adını "Dersim" olarak değiştirme kararı üzerine söz almış bulunmaktayım. Yüce heyetinizi saygıyla selamlıyorum.

Popülizme yenik düşerek bazı çevrelere şirin gözükmek için geçmişi karıştırmaya çalışanların sonu, geçmişte dedelerinin başına gelenlerden çok farklı olmayacaktır. Kendi hayal âleminde Türk devletine başkaldırdığını düşünenlere er ya da geç devletin tunç eli tanıtılacaktır. O dönemde cumhuriyetin demokratik, aydınlık ve millî bakış açısına kör taklidi yaparak, kendi feodal yapılarını devam ettirebilmek için İngilizlere ve Fransızlara aman dileyerek, el etek öperek isyan başlatanlar karakollarımızı basmışlardır, askerlerimizi şehit etmişlerdir, köprüleri yıkmışlardır, devletimize başkaldırmışlardır ama başaramayınca, haince, İngilizlere mektup yazmış, Suriye'de Fransızlara sığınmak zorunda kalmışlardır. Hâl böyleyken Seyit Rıza'yı masum göstermeye çalışanlar kimlerdir? Eli kanlı terör örgütü PKK, onun gizli ortakları ve siyasi temsilcileridir. Bunların bu çabaları bizi hiç şaşırtmamaktadır. Karakol basmayı, köprüleri yıkmayı, okulları yakmayı, askerlerimizi şehit etmeyi nereden öğrendikleri bellidir. Emperyalizmin uşağı olmayı, dedeleri gibi onlar da gayet iyi bilirler.

Bizim şaşırdığımız esas mesele de Atatürk'ün kurduğu Cumhuriyet Halk Partisinin bu konu kapsamında sessiz kalışıdır. CHP seçimlerde ittifak yaptığı HDP'yi küstürmekten mi korkuyor? "Ne Dersim'i kardeşim? Burası Tunceli'dir." diye niye söyleyemiyorsunuz? Neden sessiz kalıyorsunuz? Bunun cevabı bellidir. PKK'nın seçimlerde verdiği desteği kaybetmekten korktukları kesindir ve ortadadır. Milletimiz bu riyakâr duruşu çok şükür ki görmektedir. Onlar ne kadar susarlarsa sussunlar, biz Milliyetçi Hareket Partisi olarak susmayacağız. Liderimiz Devlet Bahçeli Bey'in ifade ettiği gibi "Tunceli" ifadesinin yerine "Dersim" yazılmasıyla ilgili karar yok hükmündedir; ayaklarımızın altındadır, gereği de mutlaka yapılmalıdır. Türkiye'de resmî olarak "Dersim" ismiyle anılan bir vilayet yoktur ve olmayacaktır. Ne yapacağız? "Seçildi" diyerek komünist şarlatanlığa göz mü yumacağız?

Hem Atatürk edebiyatı yapacaksınız hem de Tunceli'de İl Başkanınız, Seyit Rıza'yı anma programı düzenleyecek. Soruyorum sizlere: Bu nasıl bir siyaset şeklidir? Mustafa Kemal'in "Tunceli" dediğine kimse "Dersim" diyemez.

CHP ikiyüzlü siyaseti bir an önce bırakmalıdır. Devekuşu misali kafalarını kuma gömüp, "Şu tartışmanın, şimdi zamanı mı?" diye hayıflanıp, konunun bir an önce kapanmasını bekleyen bir hâle düştüler. İnanın, yazık.

Batılı emperyalist güçlere karşı kanımızla canımızla, ağır bedeller ödeyerek bu kutlu vatanda kurduğumuz ve bin yıllık geleneklerimizle yaşattığımız Türkiye Cumhuriyeti devletine, kurucu değerlerine ve hukukuna herkes saygı duymak zorundadır.

SERKAN TOPAL (Hatay) - Sayın Vekilim, size yazılan metni okuyamıyorsunuz!

MEHMET TAYTAK (Devamla) - Dinle, dinle!

BAKİ ŞİMŞEK (Mersin) - Saygısızlık yapma, yaptığın saygısızlık şu anda.

SERKAN TOPAL (Hatay) - Daha yazılanları okuyamıyorsunuz!

MEHMET TAYTAK (Devamla) - Niye rahatsız oldun bu kadar?

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Devam edin Sayın Hatibim, devam edin.

BAŞKAN - Genel Kurula hitap edin.

MUHAMMED LEVENT BÜLBÜL (Sakarya) - Genel Kurula hitap edin, Genel Kurula.

MEHMET TAYTAK (Devamla) - Müdahale etmesin oradan!

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Siz devam edin.

ÖZKAN YALIM (Uşak) - Genel Kurula hitap etsene sen!

MUSTAFA BAKİ ERSOY (Kayseri) - Bağırma, bağırma!

ÖZKAN YALIM (Uşak) - Bağırırsam ne olur!

MEHMET TAYTAK (Devamla) - Çok partili seçimler yoluyla ortaya çıkan seçmen iradesinin istismarındayız. Karanlık zihinlerinde sözde başkaldırı olan bir karara şiddetle karşı olduğumuzu, buna müsaade etmeyeceğimizi büyük Türk milleti önünde bir kez daha ilan ediyoruz. Komünizm adı altında feodalizmi savunan bir şahsın Türk milleti önünde maskesi düşmüş, arka planda tasarlanan hain ve kirli plan ortaya çıkmıştır.

Burası Türkiye Cumhuriyeti devletidir. Belediye başkanlığı makamı da diğer tüm makamlar da Türk devletine meydan okuma makamı değildir, olamayacaktır da. Millete şirin gözükmek için bedava buğday, organik nohut diye yola çıkanlar devletin vilayetinin ismini değiştiremeyeceklerdir. Ana dilimiz olan Türkçenin yanında başka dillerde yazışmalar yapmaya kalkanlar, yukarıda belirttiğimiz gibi devletin tunç elini bir an evvel görmelidirler. Herkesin haddini bilmesi ve Türkiye Cumhuriyeti'nin kanunlarına uyması gerektiğini ifade ediyorum.

Bu duygu ve düşüncelerle konuşmama son verirken yüce heyetinizi sevgi ve saygıyla selamlıyorum. (MHP sıralarından alkışlar)

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Sayın Başkan, teşekkür ederim.

Öncelikle, pazartesinden başladık; iyi, başarılı, verimli bir yasama haftası olmasını ümit ediyoruz.

Tabii, biraz önce değerli hatibi kürsüde dinledik; amacı doğrudan Cumhuriyet Halk Partisine sataşmak, provoke etmek, Cumhuriyet Halk Partisine edeceği hakaretlerle o siyaset düzeyine Cumhuriyet Halk Partisini çekmek isteyen bir dili dinledik. CHP, o düzeye inemez, inse çıkarken vurgun yer. Öncelikle bunu söylemek isterim.

Bugün bir terör örgütünün ismini burada anan birisi şunu bilmelidir: Terörle mücadelenin altın kuralı terör örgütlerinin ismini ağza almamaktadır "sözde terör örgütü" "sözde temsilcisi" deriz ki onlarda olmayan bir gücü onlara vermiş olmayalım. Hele hele siz bulunduğunuz siyasi partinin ana siyaset ekseni milliyetçilikken, bir terör örgütünü ülkenin en büyük metropolünün seçim sonucunu belirleyebilecek güçte gösterirseniz o da sizin siyasetiniz, gerçekten şaşılacak bir şey. Ama burada her partide özellikle güvenlik bürokrasisinden, kamu yönetiminden gelen çok sayıda milletvekilimizin de olduğunu biliyoruz, terör örgütleri bir eylem yaparlarsa zaten adlarından söz ettirmek için yaparlar. Terör örgütlerinin adından bu kadar kolay söz etmek ucuz, basit, faydasız, bu çatının altına yakışmaz bir siyasettir. Cumhuriyet Halk Partisini çekmeye çalıştığı tartışmanın içine Cumhuriyet Halk Partisi öyle kaçmaz. Geçtiğimiz dönem -sayısında yanılabilirim- iki yada üç kez, 1937 Mart ayında başlayan "Dersim isyanı" diye ifade edilen "Tunceli'de yaşanan olaylar." olarak ifade edilen…

(Mikrofon otomatik cihaz tarafından kapatıldı)

BAŞKAN - Toparlayalım Sayın Özel.

ÖZGÜR ÖZEL (Manisa) - Cumhuriyet Halk Partisi süreçle ilgili iktidar partisinin çoğunluk oyuyla reddedilen grup önerileri verdi. "Meclis araştırsın bunu, tarihten husumet çıkarmayalım, oturalım, hep birlikte yanlışlar yapıldıysa yanlışları, doğrular yapıldıysa doğruları araştıralım ama bu çatı bu işe el koysun." dedik bu kadar açık yüreklilikle. O dönemde bu araştırma önergelerimize iktidar partisi tek başına hayır oyu veriyordu, bugün kendi seçim beyannamesinde emeklilikte yaşa takılanlar olup ona hayır oyu verenleri, af olup da unutanları, dün hakaret ettiklerine bugün rahatlıkla iltifat ettiklerini, TC'de, andımızda karşı kutuplarda olup da ittifakında sorun olmayanları gördükçe bizi tutarlı siyasete davet edenlerden ibret almaktan başka bir şey kalmıyor bize.