Çevre

Meteoroloji profesörü Kadıoğlu'ndan susuzluk tehlikesine karşı imza kampanyası

Yeni Şafak yazarı Ali Bayramoğlu, change.org'ta başlatılan imza kampanyasının detaylarını yazdı

15 Ağustos 2014 15:54

Yeni Şafak gazetesi yazarı Ali Bayramoğlu, Meteoroloji profesörü Miktad Kadıoğlu'nun Türkiye'nin son dönemde yaşanan susuzluk problemine ilişkin başlattığı, ancak fazla rağbet görmeyen kampanya hakkında okuyucularına destek çağrısı yaparak konuya ilişkin bilgi verdi.

Bayramoğlu'nun Yeni Şafak'ta "Biraz da kendimize siyaset" başlığıyla yayımlanan (15 Ağustos 2014) yazısı şöyle:

Bugün siyasetin merceğini değiştirelim. Ankara siyasetinden mahalle siyasetine gidelim.

Sorumuz şu olsun:

'İstanbul çeşmelerinden su akmazsa ne olur?'

Aslında soruyu Miktad Kadıoğlu soruyor.

Kadıoğlu Türkiye kamuoyunun yakından tanıdığı bir isim, ülkenin en çok kulak verilen, en popüler meteoroloji profesörü. İTÜ Meteoroloji Mühendisliği ve Afet Yönetim Merkezi'nde öğretim üyeliği ve İstanbul Valiliği Afet ve Acil Durum Yönetimi Danışmanı. Kadıoğlu yolladığı bir kampanya e-mail'inde şunları söylüyor.

'Change.org/susuz kalma adresinde başlattığım imza kampanyasında imzalar 1.339 oldu.

İnanamıyorum yani susuz kalma tehlikesine karşı ses çıkartan bu kadar az insan olamaz.

Ben aldım bu imzaları, 23 Haziran 2014'de İSKİ Genel Müdürü Dr. Dursun Atilla Altay Bey'e elden götürdüm. Sayın Altay, önerilerimizin tümüne katılmakla beraber, İstanbul susuz kalmasın diye önceliklerinin daha önce başlatılan yapısal projeleri bir an önce bitirmek olduğunu söyledi. Ülkemizde kuraklık, sel, deprem, vb. problemlerin çözümünde hep 'hard' da denilen sadece yapısal önlemlerin alındığı, fakat 'soft' denilen yapısal olmayan önlemlerin ve daha da önemlisi toplumsal katılımın ihmal edildiğini görüyoruz (...)

İstanbul'a sadece boruyla su getirmekten başka su için yapılacak çok daha fazla şey var.

İstanbul'da durum bu, barajlar boş, böyle giderse rezerv alanındaki yosunlu suları da içeriz. Belki fena da olmaz! Sadece her taraftan İstanbul'a su taşımakla olmaz bunun tasarrufu var, planı var, havza koruması var, kendilerine yeşil diyen villalı rezidanslara sarnıc yapmak, suyu hasat etmek de var...

Arkadaşlar hadi bi imza atıverin de yapısal olmayan ve uzun vadede çok daha faydası olacak olan önlemleri İstanbul'dan itibaren tüm ülkemize getirebilelim. Belki hoca sarığımızla kuru kuru anlatamadığımızı sizden yükselen binlerce sesle, bilinçlenen kitlelerle daha kolay anlatabiliriz.

Atacaksanız atın imzanızı sonra bana gelip susuz kaldık hoca demeyin...'

Hocanın meramını anlattığı imza kampanyası metni ise şöyle:

İSKİ verilerine göre; 2013 yılının mayıs ayında yüzde 87 oranında dolu olan barajların bu sene yüzde 28'si dolu. Geçen sene yüzde 87 olan doluluk oranı temmuz ayında yüzde 64'e kadar düşmüştü. Bu sene de temmuz ayında İstanbul'daki barajlarda doluluk oranının önemli ölçüde düşme tehlikesi var. Yani havalar ve su kullanımımız böyle giderse başımız dertte! Kuraklık için ne yapılacaksa onu daha fazla geç kalmadan şimdi yapmalıyız.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Sayın Kadir Topbaş'tan alta imza atmış bütün vatandaşlar adına ve bir hoca olarak talebim:

1) Mevcut suyu daha iyi korumak ve yönetebilmek için hazırlanması gereken 'İstanbul Kuraklık Mücadele Planı' kapsamında suyumuzu kimlerin kullandığını belirleyin, şehirdeki tüm su tüketimini, zayiat ve kaçakları ayrıntılı bir şekilde ortaya koyun.

2) Uzmanlarla birlikte su tüketiminde önemli payı olan sektör temsilcilerini, ilgili vatandaş ve STK'ları toplayın, kamu yararının gerektirdiği acil önlemleri saptayın. Yani kuraklığın ilerlemesi durumunda 'halkın can suyu'nu garantilemek için sırasıyla suyu kesilecek olan sektör ve kullanımları belirleyin.

3) Su kayıplarını azaltacak ve su hasadını artıracak önlemleri ve teşvikleri (yönetmelikte yağmur suyu hasadını ve gri su sistemlerini şart koşmak gibi) hemen uygulamaya koyun.

4) 2007 senesinde TEMA Vakfı ile ortak yaptığınız 'Suyunu Boşa Harcama' kampanyasını tekrar yapın. O sene İstanbullular %10'u aşan su tasarrufu yaptı. Duyarlı halkımızdan böyle bir kampanya ile arabalarını, balkonlarını, halılarını suyla yıkamamalarını, sifonu gereksiz yere çekmemeyi, yüzlerini yıkarken dişlerini fırçalarken suyu kapatmalarını, kısa duş almalarını, damlayan çeşmelerin contalarını değiştirmelerini, vb. isterseniz yaygın bir biçimde katılır.

5) Lütfen başka şehirlerden su getireceğim diye büyük yatırımlara girişmeyin. Onun yerine su şebekesindeki kaçakları gidermek ve su havzalarını korumak için yatırım yapın. Çünkü kuraklık artık noktasal değil, bölgesel hatta ülke genelinde yaşanabilen bir problem. Yani ileride şehirler arasında paylaşımı büyük problemler oluşturabilecek olan 'taşıma suyla' şehri döndürmeyi düşünmeyin.

Kadıoğlu'nun metnine ben imzamı böyle attım.

Siyaset sadece Ankara'yla sınırlı değil.

Katılım sadece oy vermekten de ibaret değil.