Eski AKP milletvekili ve Yeni Şafak yazarı Mehmet Metiner, mahallecilik kavramının siyasi ve ideolojik bir muhtevaya dönüştürüldüğünü büründürüldüğünü belirterek, “Kendi adıma ben bu anlamdaki bir mahalle aidiyetini bizi düşmanlaştıran tehlikeli bir sorun olarak görüyorum. Geçmişin ilkel kabilecilik anlayışına günümüzde ideoloji-siyaset giydirenler bilsinler ki insanlık değerlerinin karşısına diktikleri bu mahallecilik duvarının altında gün gelir kendileri kalırlar” dedi.
Son zamanlarda mahalle kavramının ideolojik ve siyasi bir muhtevaya büründürüldüğünü ve kamplaşmanın düşmanlığa dönüştürülmesinin bu kavram üzerinden meşrulaştırıldığını yazan Metiner, “Kimi üniversitelerin ve hatta şehirlerin topyekun bu ideolojik fanatizmle başkalarına kapatılmak istenmesi veya bir başka deyişle hayat tarzları, ideolojileri ve siyasi tercihleri farklı olan insanların istenmeyenler sınıfına dahil edilmesi, insanlık adına utanç verici bir olgu” değerlendirmesinde bulundu.
Diyaloğun yok edilmek istendiğini yazan Metiner, “Birbirimizi tanımanın ve birbirimizle diyalog halinde olmanın birbirimize dair imal edilmiş önyargıların ve düşmanlıkların temelsiz olduğu gerçekliğinin görülmesi sonucunu doğuracağını bilen ideolojik-siyasi kabile şefleri bilerek bu mahalle taassubunu körüklemektedirler” dedi.
“Kendi adıma ben bu anlamdaki bir mahalle aidiyetini bizi düşmanlaştıran tehlikeli bir sorun olarak görüyorum” diyen Metiner, özetle yazısına şöyle devam etti:
"Geçmişin ilkel kabilecilik anlayışına günümüzde ideoloji-siyaset giydirenler bilsinler ki insanlık değerlerinin karşısına diktikleri bu mahallecilik duvarının altında gün gelir kendileri kalırlar.
Düşmanlıktan beslenenler için kendime ve durduğum mahalleye dair ayrıca bir çift söz söylemem şart.
Herkes/hepimiz için yazdıklarımın o ideolojik-siyasi kavgadan ve düşmanlık dilinden beslenen azınlıkçı güruh tarafından anında “Mehmet Metiner kendi mahallesini sert eleştirdi!” biçimine dönüştürülmesi, hepimizi ortaklaştıracak insani ve medeni bir zeminin oluşmasından rahatsızlık duyanların patolojisini ortaya koyuyor.
Dini bir devlet ideolojisine dönüştüren, dini hayat tarzını devlet marifetiyle metazori yöntemlerle dayatmayı düşünen ve kendileri gibi düşünmeyen herkesi imha edilmesi gereken öteki olarak gören totaliter zihniyete sahip insanlardan oluşan bir mahallenin mensubu değilim çok şükür.
Benim mahallem, bütün bir yeryüzüdür.
Hiç kimseye farklı aidiyetlerinden ve tercihlerinden dolayı düşman değilim.
İnancımdan dolayı beni düşman görüp beni yurdumdan söküp atmayı düşünmeyen herkesle bir arada barış içinde yaşamayı öngören bir anlayışa sahibim.
Sözüm herkes/hepimiz içindir."
Yazının tamamını okumak için tıklayın
