9 Temmuz 2006…
Bir pazar günü…
Ben Sabah Gazetesi’nde yazıyormuşum…
Gündemde gene Kürt sorunu varmış.
* * *
“Ceviz Ağaçları” yazısı şöyle başlıyor:
“Ceviz ağaçlarının uzun bir hikayesi var…
Nevruz öncesi Diyarbakır’daki ‘Demokratik Hakların Kullanım Semineri’ne kadar benim için ‘ceviz ağacı’ çocukluk anılarımda soluk bir gölgeydi.
Bu gölgeye olsa olsa bir de Nazım Hikmet‘in ‘Ben bir ceviz ağacıyım Gülhane Parkı’nda’ dizesi eklenebilirdi…
Diyarbakır’daki panelde, ceviz ağacının bölge köylüleri için bir geçim teknesi olduğunu gördüm…”
* * *
Sonra şöyle devam etmişim:
“Bir ceviz ağacının değeri nedir?
‘Terör ve terörle mücadeleden doğan zararların tazmini komisyonuna’ göre 20 milyon… 2004 yılında çıkarılan bir yasa, yerinden yurdundan edilen köylülerin kayıplarını telafi etmeyi amaçlıyor…
Vilayet bünyesinde oluşturulan komisyon, yiten insanlara, yakılan yıkılan evlere, telef olan hayvanlara, kaybedilen tarlalara, yanan kavrulan ağaçlara bedel biçiyor.
Terörle mücadelede yitirilen insanların bedeli, memur katsayısından hesaplanarak standart bir hale getirilip 16 milyar olarak belirlenmiş…
Manevi tazminat zaten verilmiyor…
Ev konusu nispeten daha kolay halloluyor…
Tüm evlerin kerpiç olduğu kabul edilerek metrekareye 89 milyon öneriliyor…
Kıymetli eşya içinse bir ödeme yok.
Bölgenin tapu ve kadastrosu olmadığı için hangi arazi kime ait, belirlenmesi çok zahmetli…
Bölgenin 50 yıl önceki haritasına göre bir ila üç dönümlük bir arazi de eskisinin yerine verilmekte.
Hayvanlar için ise pratik olarak hiçbir ödeme yok.
Çünkü heyet ödeme yapmak için “olay tutanağı” istiyor…
Olay tutanağını ise ya polis verecek ya da jandarma…
Güneydoğu’daki olayların tarafı, zaten güvenlik güçleri…
Onlardan böyle bir tutanak alma imkânı olmadığı için de telef olan hayvanların tazmini mümkün olamıyor…”
* * *
Ve bir gelişmenin haberini vermişim:
“Ceviz ağaçlarının bedeli 20 milyon olarak belirlenince, Kulp İlçesi Ağıllı Köyü sakinlerinin avukatlığını yapan Mahsuni Karaman, Diyarbakır Tarım İl Müdürlüğü’ne bir yazı yazmış…
Bilgi Edinme Yasası çerçevesinde bölgedeki tüm meyve ağaçlarının, elmanın, armudun, narın, cevizin ve akla gelecek her türlü meyve ağacının 1994 yılından 2005 yılına kadarki bedelini, ürün miktarını ve bu ürün miktarının yıl cinsinden tutarını istemiş…
Tarım İl Müdürlüğü önce ‘Arşivimizde kaydı yoktur’ diye cevap vermiş…
Avukat Mahsuni Karaman gene Bilgi Edinme Yasası uyarınca bu tavrı şikâyet edeceğini belirtince, kendisine tüm bu bilgilerin olduğu koca bir koli gönderilmiş.”
* * *
Yazı devam ediyor:
“Resmi tutanaklara göre, bir ceviz ağacının ‘sadece ağaç, odun bedeli olarak’ değeri bir milyar 890 milyon olarak belirtilmiş…
1 milyar 890 milyon nerede, valiliğin belirlediği 20 milyon nerde?
10 ceviz ağacı olan bir köylünün kaybını düşünün.
Ağacın bedeli, 10 yıldır heba olan ürünün bedeli…
AB’nin getirdiği hak arayışı çerçevesinde tüm sorunların çözülebileceğine inandığım ve bunu vurgulamak için gittiğim Diyarbakır’da bu ceviz ağacı örneği beni çok etkiledi.
Sorunların hukuksal boyutta ele alınarak, hak aranması gerektiğine inanan biri için üzerinde ısrarla durulması gereken bir hak ihlali vardı…
Yasanın uygulanmasındaki aksaklıkları anlatan avukat arkadaşıma da belgeleri bana göndermesi halinde kamuoyuna duyuracağımı söyledim…
Ceviz ağaçlarını anlatan genç avukattan bana ulaşan bir şey olmadı…
Konu aklımda hep taze kaldı.
Geçen gün, BBC Radyosu’nun Türkçe yayınını dinlerken, ceviz ağaçları yeniden karşıma çıktı…
BBC Türkçe bölümünün emektarlarından Kumru Başer, Güneydoğu’yu adım adım dolaşıp, tüm sorunları saptayarak mikrofona taşımıştı…
Bunlar arasında göçün getirdiği sorunlar ve kayıpların tazmini de vardı…
Ceviz ağaçları meselesi de tüm detaylarıyla anlatıldı…"
* * *
Ve yazıyı şöyle bitirmişim:
“Kumru’yu aradım…
İlk sorusu ‘Ceviz ağaçları için mi arıyorsunuz?’ oldu…
Avukat arkadaşımız bununla ne kadar ilgilendiğimi laf arasında söylemiş…
Kumru, olağanüstü güzel bulduğum programındaki bilgileri yolladı…
‘Kürt sorunu nasıl çözülür?’ diye soranlara ceviz ağacı meselesini örnek göstermek istedim…
Bölge halkı hukuken hakkını arar, devlet de ceviz ağaçlarının gerçek bedellerini öderse sorun büyük ölçüde çözülür.
İnsana, hayvana, tarlaya, eve barka ve tabii ki ceviz ağaçlarına karşı bir düşmanlığımız yok ise…”
* * *
Aradan 5 yıl geçmiş…
2011 yılında gene Kürt sorunu gündemde, Diyarbakır ön sıradaymış…
Yukardaki yazıyı yeniden yayınlayıp, kısa bir not koymuşum:
“Dün gece gene, gündemin en ön sırasında duran Diyarbakır yolcusuydum…
9 Temmuz 2006’da yazdığım yukarıdaki yazı üzerinden durumu bir kez daha değerlendirdim…
Nazım’ın yarın 48. ölüm yıldönümü…
1939’dan bu yana Londra’daki stüdyolarından yayın yapan BBC Türkçe Servisi’nin radyo yayınları ise 27 Mayıs 2011’de sustu…
Ben ise ‘Kürt sorunu nasıl çözülür’ diye soranlara ceviz ağacı meselesini örnek göstermeye devam ediyorum .”
* * *
O zamandan da bu yana da 13 yıl geçti.
Ortadoğu kan revan içinde…
Komşumuz Suriye dehşeti yaşıyor.
Çözülmeyen Kürt Sorunu ise Suriye ile birlikte küresel bir gündem maddesi.
Hiçbir temel sorunun çözülmediği bir ülkede, “ceviz ağaçlarını” bu kez basın tarihinde yeniden yayınlıyorum.
Sizce kaç kez daha yayınlarım?
P24'ten alınmıştır.