Mahfi Eğilmez
Pandemiyle birlikte düşüşe geçen altın üretimi sonrasında yeniden toparlandı ve artışa geçti. Aşağıdaki grafik dünya altın üretimindeki gelişmeleri gösteriyor:
Üretimdeki bu artışın ardında altın talebindeki hızlı yükselme yatıyor:
Grafikteki çubuklar çeyrekler itibarıyla kırmızı çizgi ise yıllık bazda değişimi gösteriyor.
Merkez bankaları, dolar rezervlerini altınla değiştirme faaliyetine devem ettikleri için altın almayı 2024 boyunca sürdürdüler:
Bu gelişmeler ışığında 2025 yılında altına olan ilginin devam etmesi bekleniyor. Altın analistleri ve yatırım uzmanları 2025 yılında altının ons fiyatının 3.000 dolar ve üzerinde olacağını tahmin ediyor. Bugün itibarıyla altının ons fiyatı 2.865 dolar dolayında olduğuna göre 3.000 dolara yükselmesi halinde altın, yatırımcısına yüzde 5’e yakın bir kazanç sağlayacak demektir. Riski en düşük yatırım araçlarının başında geldiği için yıllık getirisi de öyle çok yüksek değil buna karşılık dolar enflasyonunun üzerinde bir getiri sağladığı görülebiliyor.
Türkiye’deki durum açısından baktığımızda altın çok daha değerli bir yatırım aracı olarak öne çıkıyor. Çünkü bizde altının gram fiyatını iki unsur etkiliyor: Altının ons fiyatı ve doların değeri. Bir yıl önce (7 Şubat 2024’de) gramı 2.000 TL idi, bugün 3.315 TL olduğuna göre altın, son bir yılda yüzde 66 değer kazanmış. Aynı dönemde TL mevduat hesapları yıllık yüzde 50 dolayında brüt faiz veriyorlardı. Dolayısıyla altın, yatırımcısına mevduattan daha fazla kazandırmış.
Önümüzdeki dönemde altın fiyatlarının nasıl bir gelişme içinde olabileceğini tahmin etmek için piyasaları ve dolayısıyla altın fiyatlarını etkileyebilecek gelişmelerin neler olabileceğini tahmin etmek gerekiyor. Son dönemde altın fiyatlarını yukarıya doğru iten gelişmelerin başında Rusya – Ukrayna Savaşı ve İsrail – Filistin Savaşı etkiliydi. Savaşlar ve diğer felaketler piyasalar üzerinde bundan 15 – 20 yıl öncesinde olduğu kadar büyük ve sürekli etkiler yaratmıyor. İlk anda bir çöküşe yol açıyor gibi olsa da ardından hızlı bir toparlanma geliyor. Bu tür çöküşler altına dönüşü körüklüyor ve dolayısıyla altın fiyatları yükseliyor. Bugün piyasalar açısından Rusya – Ukrayna Savaşı çoktan bitmiş gibi, İsrail – Filistin Savaşı da etkisini yitirmiş gibi duruyor. Dolayısıyla bu iki olgu artık altın fiyatı üzerinde etkili değil. Piyasaları dalgalandıran ve altın fiyatını yukarıya iten bir başka olgu Trump’ın açıkladığı ticaret savaşlarıydı. Çin’e, Kanada’ya, Meksika’ya, Avrupa Birliği’ne ve diğer bazı ülkelere ek gümrük vergileri uygulayacağını açıkladığında bu uygulamanın karşılıklı hamlelere yol açarak dünya ticaret hacmini gerileteceği ve dolayısıyla uluslararası refahı düşüreceği endişesi yaşandı. Bu endişeler insanları ve fonları yeniden güvenli liman olarak kabul edilen altına yönlendirdi ve bunun sonucu olarak altın fiyatları yükseliş seyrini sürdürdü. Ne var ki Trump, dediklerini yapmanın o kadar da kolay olmadığını görünce Çin’e yüzde 60 düzeyinde uygulamayı düşündüğü ek gümrük vergisini yüzde 10 düzeyine düşürdü. Bunun üzerine ABD’ye karşılık vermeyi düşünen Çin bu düşüncesini erteleyince piyasa yumuşadı. Trump’ın, Kanada ve Meksika’ya uygulamayı düşündüğü yüzde 25 oranındaki ek gümrük vergilerini bir ay ertelemesi de bu yumuşamayı destekledi. Bir ay öncesine göre piyasalara biraz daha olumlu bir hava gelmiş olsa da Trump’ın görevde olduğu süre içinde belirsizlikler piyasaların üzerinde Demokles’in Kılıcı gibi durmaya devam edecek. 2025 yılında altın fiyatını etkileyecek önemli etkenlerden birisi de merkez bankalarının altın alımlarına devam edip etmeyeceği olacak.
Türk altın yatırımcısı açısından altın fiyatı kadar önemli bir gösterge de doların değeri. Bugün itibarıyla 107,7 düzeyinde olan Dolar Endeksi (DXY) bize doların altı önemli para birimine karşı aşırı değerli olduğunu gösteriyor (100’ün üzeri aşırı değerlilik göstergesidir.) ABD ekonomisi bazı sıkıntılarına karşın gelişmiş ekonomiler arasında makroekonomik göstergeleri en güçlü durumdaki ekonomi. Bu durum devam ettiği sürece doların, diğer paralara karşı güçlü kalmayı sürdüreceği anlaşılıyor.
Altın, Türk yatırımcılar açısından portföyde bulundurulması gereken bir yatırım aracı konumunda bulunuyor. Gelişmelere göre portföydeki oranı artırılabilir ya da azaltılabilir.
Bu yazı Mahfi Eğilmez'in kişisel blogundan alınmıştır.