Madonna'dan sonra İzlandalı müzisyen Björk de müzik sektöründeki cinsiyetçiliğe karşı tepki gösterdi. Björk sergilediği DJ'lik performansını eleştiren bazı medya kuruluşları ve erkek meslektaşlarının davranışlarını cinsiyetçi olarak yorumladığını belirterek "Tüm kızlar farklı olma hakkına sahiptir" dedi.
Bianet'ten Zeynep Sıla'nın çevirisiyle Björk'ün mesajı şöyle:
Sevgili medya,
Herkese mutlu kış gündönümleri diliyorum!
Biliyorsunuz, kariyerim boyunca cinsiyetçilik konusunda pek sızlanmadım, sadece kendi işime baktım. Ama şu aralar bazı değişimleri mümkün kılabilecek, çok olumlu bir hava hissediyorum. Bu yüzden bir şeye değinmek istedim. Geçen haftasonu, Texas'ta bir festivalde iki kere DJ'lik yaptım. Çok sevdiğim müzisyenlerden olan Aphex Twin, Arca, Oneoh Trixpoint Never ve Matmos'un ve daha birçoğunun katıldığı ve DJ'lik yaptığı, gerçekten büyüleyici bir etkinlikti.
Çoğumuz, başkalarının şarkılarını ve son zamanlarda üzerinde çalıştığımız birkaç enstrümental parçayı çaldık. Şahsen, halka açık DJ'lik yapmaya başlayalı bir yıldan az bir süre geçtiğinin farkındayım, yani insanlar bu duruma yeni yeni alışmaya başlıyorlar, bunun yanı sıra hayranlarım bana müzik yolculuğumda ve kendim olmamda gerçekten çok destek oldular. Çok eğlenceli bir süreçti. Farklı insanların farklı şarkılarını düzenleyip birleştirmek için haftalarca uğraştım; çünkü bu bana bildiğim bazı olağanüstü parçaları paylaşmamı ve farklı ayarlamalar yapmamı sağladı.
Ancak bazı medya kuruluşları, erkek meslektaşlarımın durumunda olduğunun aksine, ''performans yapmadığım'' ve kabinin arkasına ''saklanmadığım'' gerçeğini kabullenemediler. Bunun cinsiyetçilik olduğunu düşünüyorum. Ki bu kargaşa dolu yılın sonunda, bunu görmezden gelemeyeceğim; tam ortasında bulunduğumuz bu devrim niteliğindeki enerji içerisinde hepimiz değişikliği hak ediyoruz, yani buna değmeli.
Her neyse.
Kadınların müzik sektöründe, erkek arkadaşları hakkında şarkılar yazan performansçılar olmalarına izin veriliyor. Ama eğer konuyu atomlara, galaksilere, aktvizme veya matematiksel ritm düzenlemelerine çekerseniz eleştiri yağmuruna tutulursunuz: Gazeteciler bir şeyin eksik olduğunu hissederler... Sanki dilimiz her zaman duygusal olmak zorundaymış gibi...
Volta ve Biophilia albümlerimi yaparken, bu konuların genelde kadınlar tarafından işlenmediğinin bilincindeydim. Bunu kazandığımı düşünmüştüm. İntihar bombacısı olan hamile kadınlarla ilgili, Faroe Adaları'nın ve Grönland'ın bağımsızlığı için şarkılar söyledim. Biophilia'da ise, galaksiler ve atomlarla ilgili parçalar yaptım, ancak Vulnicura'ya kadar, yani bir kalp kırıklığımdan bahsedene kadar medya tarafından tamamen kabul görmedim. Erkeklerin konudan konuya atlamaya, bilim kurguya, espritüel olmaya izni var, ama kadınların yok. Eğer kalbimizi açmazsak, hayatımızdaki erkeklerden ve çocuklardan bahsetmezsek dinleyicilerimizi aldatmış oluyoruz.
Bechdel testinizi başınıza çalın.
Fakat havada değişim var, bunu biliyorum. Bu değişimin içerisinde ilerliyoruz. Bu sebepten bu yılın sonunda bu notu kibarca buraya bırakıyorum.
Bu yıl klasik bir kadın konusu olan ''kalp kırıklığı''mı sizlere açma cesaretini gösterdiysem de; umuyorum önümüzdeki yıl bir kostüm değişikliği yapabilirim ve bu rolden çıkabilirim. Edith Piaf ve Maria Callas'ı (Onassis'in isminin geçmediği hiçbir belgesel görmedim, ki erkek müzisyenlerle ilgili hiçbir belgeselde onların aşık olduğu kadınlar veya onların kalbini kıranlardan bahsedilmez.) bu role hapsettiniz.
Hadi 2017 yılını, dönüşümü tam anlamıyla gerçekleştirdiğimiz yıl haline getirelim! Tüm kızlar farklı olma hakkına sahiptir!
İleri!
Mutlu Noeller. (ZSS/ÇT)