Çözüm sürecini yakından takip eden yazar ve akademisyenler ölümleri durdurmak için ölüm orucuna başlayacağını açıklayan HDP'li Leyla Zana'nın kararını yorumladı
12 Eylül 2015 14:13
Siyasi aktörler ve çözüm sürecini yakından takip eden yazar ve akademisyenler, "Elinde silah bulunan tüm kesimlere sesleniyorum" diyerek, "ölümlerin devam etmesi halinde ölüm orucuna başlayacağını" açıklayan HDP milletvekili Leyla Zana'nın bu kararının PKK ve hükümet açısından ne anlam ifade ettiğini yorumladı.
Al Jazeera Türk'ten Gonca Şenay'ın haberine göre Zana, ölüm orucuna başlamak için, hükümetin ve PKK’nın bir adım atıp atmayacağını görmeyi bekleyecek. Önümüzdeki günlerde HDP heyetiyle birlikte güvenlik operasyonlarının sürdüğü Diyadin, Doğubeyazıt, Silopi gibi ilçelerde temaslarda bulunacak, halkla görüşecek. Ardından da beklediği adımın gelmemesi yani müzakere masasına dönülmesi dahil şiddeti durduracak bir adımın atılmaması durumunda ölüm orucuna başlayacak.
Al Jazeera Türk'te yer alan haber şöyle:
Ali Bayramoğlu: Sonuç verir mi bilmiyorum ama önemli
Al Jazeera, Leyla Zana’nın ölüm orucu kararını siyasi aktörlere ve konuyu yakından takip eden isimlere sordu. Gazeteci Ali Bayramoğlu, Zana’nın bugüne kadar sorunun siyaset üzerinden, çatışmasız çözümü için attığı adımları hatırlattı:
“Bu karar hem bir anlamda çaresizliği gösterir hepimizin adına hem de aynı zamanda bireysel güçlü bir irade koymadır. Sonuç verdirir mi? Bunlar sembolik adımlar, çok kolay değil. Bugün çok büyük bir siyaset oyunu oynanıyor. Bir tarafta fiili bir özerklik ilan etme hali var. Bu eleştirilerle iç içe geçiyor. Diğer tarafta devletin müdahalesi var. Demek ki benzer süreçlerin ilerlemesi için alan kontrolü meselesinin çözülmesi lazım. Farkındalığı artırma anlamına gelir. Zana bir Kürt siyasetçisidir, hapishanelerde yattı çıktı, Kürt siyasi hareketinin merkezinde bulundu. PKK’ya çok yakın ve uzak olduğu dönemler oldu. Bu Kürt siyasi hareketi içinde de bir eylemdir ama sonuç verir mi bilmiyorum.”
HDP'li Altan Tan: Zana beyaz tülbenti ortaya koydu
Bir değerlendirme ise içinde bulunduğu harekete eleştirel yaklaşımları da olan bir isimden, HDP’li Altan Tan’dan. Al Jazeera’ye konuşan Tan, Zana’nın kararı netleşmeden olası etkilerini konuşmanın doğru olmadığını düşünüyor. Ancak yaptığı benzetme önemli:
“Diyor ki her iki taraf da elini silahtan çeksin. Bizim geleneğimizde kadınların çok önemli bir yeri var. En büyük aşiret kavgalarında bir kadın beyaz tülbentini koyarsa o kavga durur. Dünyada da bunun örnekleri var, Gandhi örneği var ortada. Kürtlerin de geleneği var. Leyla Hanım emeği geçmiş, acılar çekmiş bir arkadaşımız. O da tabiri caizse beyaz örtüsünü koyuyor. Bundan anlayan olursa olur, olmazsa da artık bilemem, onu o zaman konuşmak lazım.”
Vahap Çoskun: HDP bunu siyasi irade haline getirmeli
Akademisyen Vahap Coşkun ise politikacıların inisiyatif alması gereken bir dönemde Zana’nın bu yolu tercih ettiğini söyledi. Zana’yı “Çözüm süreci daha başlamadan Cumhurbaşkanı Erdoğan ile görüşerek psikolojik bir eşiğin atlatılmasını sağlayan isim” olarak tanımlayan Coşkun, ölüm orucu kararı ile Zana’nın aldığı inisiyatifi HDP’nin siyasi irade haline getirmesi gerektiği görüşünde.
“Sadece hükümet politikalarına yönelik değil PKK’nin son dönemde yaptıklarına, yürüttüğü siyasete yönelik bir eleştiri var. Aynı zamanda bir çağrı da var. Şunu söylüyor, 'Eğer taraflara sözümüzü geçiremiyorsak bizim sözümüzü geçireceğimiz kendi nefsimiz var' diyor. Salt hükümete dönük değil PKK’ye dönük de bir çağrı. Bu eleştirilse bile göz ardı edilebilecek bir çağrı değil. Leyla Hanım, Erdoğan ile görüştüğü dönem de eleştirildi ama sonra yaptığı girişimin doğru olduğu ortaya çıkmıştı. Politikacıların inisiyatif alması gereken bir dönemde kendi inisiyatifini ortaya koyuyor. Kamuoyunda da önemli yankısı olacak. Silahların sesinin yükseldiği bir dönemde bu silahları devre dışı çıkarabilecek enstrüman, siyasetçiler. Leyla Zana’nın yaptığı bireysel bir pozisyon almadır. Bugüne kadar hükümet ile HDP arasında bir temas olsaydı işler bu noktaya gelmezdi. Umulur ki bu hükümet ile HDP arasında bir temasın geliştirilmesine imkân verir. Bu siyasi aktörlerin daha fazla ortaya çıkması gerekiyor. Bu bireysel açıdan önemli ama HDP bunu siyasi irade haline getirmeli. Daha ileri adımlar da düşünülebilir; Kandil’e gidilmesi, 80 vekilin çağrı yapması gibi.”