Medya

"Kutü'l Amare Zaferi'nden sonra akıllara ziyan bir iş ettik"

"Zaferi hatırlamak ve kutlamak elbette gereklidir"

17 Ocak 2018 13:36

Habertürk gazetesi yazarı Murat Bardakçı, 'Kutlu Zafer' olarak da bilinen ve Osmanlı Devleti'nin I. Dünya Savaşı'nda İngiliz ve Hint kuvvetlerini yendiği Irak Cephesi'ndeki Kutü'l Amare Zaferi'ne ilişkin, "zaferi hatırlamak ve kutlamak elbette gereklidir" diyerek, "Bağdat’ı işgal etmek maksadı ile güneyden ilerleyen İngiliz birliklerini Kutülâmare’de püskürttük ama sonra akıllara ziyan bir iş ettik, İran’ı da işgalden kurtarabilmek hevesine düşüp Irak’taki birliklerimizin çoğunu doğuya ve kuzeydoğuya kaydırdık, savunma hattımız zayıflayınca İngilizler döndüler ve Kutülâmare Zaferi’nden sadece on bir ay sonra, 11 Mart 1917’de Bağdat’ı kaybettik" yorumunda bulundu.

Murat Bardakçı'nın Habertürk'te  "Geçmişe Övgü Öyle Bir Derttir Ki" başlığıyla yayımlanan yazısı ( 18 Ocak 2018) şöyle:

Kutulâmare Zaferi’nin gündeme getirilmesinde izlenen yol da öyle...

Az iş değil; dünyanın o devirlerdeki en güçlü devleti olan İngiltere’nin gönderdiği ve Irak’ın ortasına kadar ilerlemiş olan orduyu Kutülâmare’de dize getirip Çanakkale’nin ardından yepyeni bir zafer kazanıyor ve generalleri ile beraber binlerce İngiliz askerini esir alıyorsunuz...

Böyle bir zaferi hatırlamak ve kutlamak elbette gereklidir ama ibret alınması maksadı ile bu büyük başarının ardından uğradığımız mağlûyeti de anlatmak şartı ile...

Kutülâmare Zaferi’nden sonra yaşadıklarımızı kısaca hatırlatayım:

Bağdat’ı işgal etmek maksadı ile güneyden ilerleyen İngiliz birliklerini Kutülâmare’de püskürttük ama sonra akıllara ziyan bir iş ettik, İran’ı da işgalden kurtarabilmek hevesine düşüp Irak’taki birliklerimizin çoğunu doğuya ve kuzeydoğuya kaydırdık, savunma hattımız zayıflayınca İngilizler döndüler ve Kutülâmare Zaferi’nden sadece on bir ay sonra, 11 Mart 1917’de Bağdat’ı kaybettik!

Bu köşede gördüğünüz harita Enver Paşa’ya aittir, üzerindeki notlar Paşa’nın elyazısıdır ve bir hayal uğruna İran’a sevkedilen birliklerin konumunu göstermektedir.

Geçmişimiz, ortak mirasımızdır. Tarihî şahsiyetlerin hatıralarına saygı göstermek nasıl bir vazife ise, o devrin hadiselerini zihinleri karıştırıp temennilerden ibaret hatalı bilgilerle dolu pembe tablolar hâlinde vermekten uzak durmak ve Dünya Harbi sonrasında milyonlarca kilometrekareden 300 bin kilometrekarelik bir alana sıkışmamızla neticelenmiş büyük bozgunumuzu hatalarımızdan dersler çıkartmak maksadıyla anlatmak da bizler için aynı şekilde bir vazifedir.