DEM Parti Mersin Milletvekili ve Kobani davasının eski avukatı Ali Bozan, Kobani Davası'nda verilen cezalarla ilgili değerlendirmelerde bulundu. Bozan kararın "mahkemeler" değil "sarayda" yazıldığını söyleyerek , "Bu karar sarayın kararıdır. Erdoğan, bugün Kobani kumpas davasında karar verirken bir tercihte bulunmak zorundaydı. Neydi? Ya 'demokratik siyaset' diyecekti ya da 'IŞİD çeteleri' diyecekti. Verilen karar ile AKP ve Erdoğan tercihini yaptı. Tercihini, IŞİD çetelerinden, İŞID barbarlığından yana yaptı" dedi.
Kobani Davası'nın 83'üncü duruşmasında karar açıklandı. Selahattin Demirtaş'a ağırlaştırılmış müebbet cezasından indirim yapılarak 42, Figen Yüksekdağ'a ise 30 yıl hapis cezası verildi. Ahmet Türk’e 10 yıl hapis cezası verilirken, Altan Tan, Ayhan Bilgen, Aysel Tuğluk ve Bircan Yorulmaz hakkında beraate hükmedildi. Gültan Kışanak ve Sebahat Tuncel'in 12'şer yıl hapis cezası ile birlikte tahliye edilmeleri yönünde karar çıktı. Sırrı Süreyya Önder de beraat etti.
TIKLAYIN - Kobani davasında karar açıklandı
Kobani Davası’nda ilişkin açıklanan kararlar, DEM Partili milletvekilleri tarafından TBMM Genel Kurulu'nda protesto edildi. Kobani Davası'nın milletvekili seçilmeden önce avukatlığını da üstelenen DEM Parti Mersin Milletvekili Ali Bozan, değerlendirmelerde bulundu.
Kararı "siyasi" olarak değerlendiren Bozan, "Davanın ilk aşamasından, geldiğimiz noktaya baktığımızda Erdoğan'ın açıklamaları, Bahçeli'nin açıklamaları, dönemin İçişleri Bakanının açıklamalarında politik yargılama kısmı daha net ortaya çıkıyordu. Kobani yargılamasıyla AKP ve Erdoğan kinini, nefretini ortaya koydu" diye konuştu.
Bozan, "Kobani'de ölümler Erdoğan'ın açıklamasından sonra başladı. Erdoğan 7 Ekim'de 'Kobani düşüyor, düştü' demişti. Bundan kaynaklı Kobani Davası'ndan yargılanması gereken birinci kişi Erdoğan'ın ta kendisidir. Biz şunu biliyorduk, Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi her ne kadar hükmü açıklayan mahkeme de olsa bu karar mahkeme tarafından yazılmadı. Bu karar sarayda yazıldı. Bu karar sarayın kararıdır. Erdoğan, bugün Kobani kumpas davasında karar verirken bir tercihte bulunmak zorundaydı. Neydi? Ya 'demokratik siyaset' diyecekti ya da 'IŞİD çeteleri' diyecekti. Verilen karar ile AKP ve Erdoğan tercihini yaptı. Tercihini, IŞİD çetelerinden, İŞID barbarlığından yana yaptı" dedi.
"Karar AKP'nin Kürt meselesine bakışını ortaya koydu"
Yeni anayasa tartışmaları, normalleşme süreçlerine ilişkin iktidarın söylemleri ve adımlarını da değerlendiren Bozan şöyle devam etti:
"Gerçekten bir normalleşme olsaydı, bugün Kobani davalarında beraat kararlarının verilmesi gerekiyordu. Bir yandan yeni bir anayasa tartışması yaratıp diğer yandan Anayasa Mahkemesi kararlarını tanımayan Avrupa İnsan Hakları Mahkemesi kararlarını tanımayan bir hüküm açıklandı bugün. Mevcut anayasayı tanımıyorsun, öte yandan diyorsun ki 'Ben yeni bir anayasa yapacağım' ne kadar samimi. Bugün açıklanan karar 18 tutuklu siyasetçi ile ilgili açıklanan bir karar değil, bugünden sonra AKP ve Erdoğan'ın Türkiye'de siyasete bakış açısı nedir, Türkiye'de Kürt meselesine bakış açısı nedir açık şekilde ortaya koydu. Geldiğimiz aşama ne bir normalleşme ne bir yumuşamadır."
"Yargıyı parsellediler"
Yargıtay Cumhuriyet Başsavcılığı'na Muhsin Şentürk’ün atandığını da hatırlatan Bozan, "İçinden geçtiğimiz süreçte yüksek yargıda kimi atamalar yapıldı, kimi seçimler yapıldı. Buradaki mesele şu, AKP ve Erdoğan 22 yıldır bu ülkeyi parselledi. Geçtiğimiz birkaç gün içerisinde yüksek yargıyı parsellediler. Yüksek yargıyı parsel parsel paylaştılar. Küçük ortakları MHP ile paylaştılar, cemaatlerle paylaştılar. Tam da böyle bir yargı mekanizmasının içerisinde verilen karar" ifadelerini kullandı.
"Ahmet Türk'ün belediye başkanlığı sürecini etkilemeyecek"
Bozan, Mardin Belediye Başkanı Ahmet Türk'e verilen 10 yıl hapis cezasına ilişkin de "belediye başkanlığı sürecini etkilemeyecek. Bir istinaf ve Yargıtay süreci olacak" değerlendirmesini yaptı.
Kobani davasındaki karar sonra açıklama yapan Ahmet Türk, "Demirtaş'ı hedef haline getirdiler. Demirtaş barışı kardeşliği savundu hep. Bunu bir intikam davasına dönüştürdüler" dedi.
Eski HDP Eş Genel Başkanları Selahattin Demirtaş ve Figen Yüksekdağ’ın da yargılandığı 108 sanıklı Kobani davasında Ankara 22. Ağır Ceza Mahkemesi kararını açıkladı.
Yüzlerce yıllık ceza yağan davada, Mardin Büyükşehir Belediye Başkanı Ahmet Türk'e devletin bütünlüğünü bozma suçundan beraat, "örgüt üyeliği" suçlamasından ise ise 10 yıl hapis cezası verildi.
TIKLYIN - Kobani davasında kararın ardından iktidar kanadından ilk yorum: "Hayırlı olsun"
Ayrıca Demirtaş'a "devletin birliği ve bütünlüğünü bozmaya yardım" suçundan 20 yıl, "suç işlemeye tahrik" suçundan da 4 yıl 6 ay hapis cezası verilmesine hükmedildi. Demirtaş'a, Diyarbakır'daki Nevruz konuşması nedeniyle 2 yıl 6 ay, 29 şubat 2016'daki konuşması nedeniyle de "halkı kanunlara uymamaya teşvik" suçundan 1 yıl 6 ay hapis cezası verilerek, tutukluluk halinin devamına karar verildi.
Yüksekdağ'a ise "devletin birliği ve bütünlüğünü bozma suçuna yardım"dan 19 yıl, "suç işlemeye tahrik" suçundan 4 yıl 6 ay ile "terör örgütü propagandası yapmak" suçundan da 1 yıl 6 ay hapis cezası verildi. Yüksekdağ'ın "2911 sayılı toplantı ve gösteri yürüyüşleri kanununa muhalefet" suçundan 2 yıl, ayrıca iki ayrı konuşması nedeniyle de "örgüt propagandası" suçundan 1 yıl 6'şar ay olmak üzere toplam 3 yıl hapis cezasına karar verildi. "Seçim yasaklarına aykırı hareket etmek" suçundan da 3 ay hapis cezası verilen Yüksekdağ'ın toplam cezası 30 yıl 3 ay olurken, tutukluluk halinin devamına hükmedildi.
TIKLAYIN - Kobani kararlarına CHP'den ilk yorum: Kumpas davası kararları, AKP ve 'normalleşme'nin mesafesi bakımından tarihi
TIKLAYIN - Kobani Davası kararları: Kime ne kadar ceza verildi?
Halk TV'ye bağlanan Ahmet Türk ise davaya ilişkin şu açıklamayı yaptı:
"Demirtaş'ı hedef haline getirdiler. Demirtaş barışı kardeşliği savundu hep. Bunu bir intikam davasına dönüştürdüler. Bu davanın siyasi bir dava olduğunu başından beri söyledik. Bizler bir vahşet örgütüne karşı düşüncelerimizi açıkladığı için böyle bir dava açıldı. Bir kesimin toplumsal barışı bozmaya yönelik bir karar. Bu karar mahkemenin değil siyasetçilerin verdiği bir karar. Üzüntümüz cezadan dolayı değil. Maalesef bazı kesimler ötekileştirme politikasını sürdürme ve bunun üzerinden pirim yapmaya devam ediyor. Halkların kardeşliğine vurulan bir darbe olarak görüyorum. Biz IŞİD çetelerine karşı tepkimizi koymuştuk, devlete değildi. Buna rağmen bu ülkenin demokratikleşmesi için barış için mücadele etmeye devam edeceğiz. İnanıyorum ki bu ülkede yürütülen politikaların yanlışlığını herkes bir gün anlayacak."
|