Kültür-Sanat

Kız kardeşi Füruzan Yolyapan anlatıyor: Orhan Veli bir tek kadını sevdi

“Bir gün maltızda [taşınabilir ızgaralı ocak], tavada köfte kızartılıyor. Orhan da çatalı almış eline, tam batıracak tava omuzuna doğru devriliyor ve sırtı yanıyor. Sırtında bu yüzden yanık izi vardır.”

10 Mart 2021 00:00

T24 Kültür Sanat

Gazeteci Seray Şahinler’in Türk şiirinde Garip akımının kurucusu olan Orhan Veli’nin kız kardeşi Fürüzan Yolyapan’ın anıları ve tanıklığı eşliğinde hazırladığı kitap ‘Ağabeyim Orhan Veli’ adıyla yayımlandı.

Doğan Kitap’tan çıkan kitapta; 1914 yılında doğan şairin ilk şiirlerine, aile ilişkilerine, bilinmeyen meraklarına, yazar ve şairlerle atışmalarına, omuz omuza verdiği dostlarıyla sürdürdüğü yaşam mücadelesine, maddi sıkıntılara rağmen büyük bir dirençle hayata tutunduğu ‘yalnız’ zamanlarına, kitaplarına ve kurucusu olduğu edebiyat dergisi ‘Yaprak’ yıllarına ışık tutuluyor.

Televizyon programcısı Osmantan Erkır, Şahinler’in yeni kitabı ‘Ağabeyim Orhan Veli’yi vesile ederek İstanbul Büyükşehir Belediye’sinin üç ayda bir çıkan ‘İST’ isimli dergisi için Füruzan Yolyapan’la bir söyleşi gerçekleştirdi.

Orhan Veli’nin (Kanık)  ‘Fırfırım’ diye hitap ettiği kız kardeşi; ağabeyinin tiyatroya büyük ilgisi olduğunu ve çocukken Beykoz’daki evlerinin bahçesine sahne kurup, komşularını davet ederek piyesler oynadığını anlattı.

1 Ocak 1949 - 1 Haziran 1950 yılları arasında Orhan Veli öncülüğündede Ankara’da yayımlanan Türkçe edebiyat dergisi ‘Yaprak’a da emek veren Yolyapan, derginin kapanmasının Veli’yi çok üzdüğünü, ağabeyinin hep parasızlık çektiğini, çünkü şiirin para kazandırmadığını ve kendisine yeterince değer verilmediğini düşündüğünü nakletti. Orhan Veli’nin anne-babası ile ilişkilerine de odaklanan söyleşinin bazı bölümleri şöyle:

‘Eğer babam sigara içmesine müsaade etseydi…’

 - Babanız çok önemli müzik insanı Veli Bey. Riyaset-i Cumhur Heyeti Bando Şefi. Mustafa Kemal Atatürk’ün yakınında çalışmış bir kişi. Atatürk’ü yakından gördünüz mü?

Evet, çok defa gördüm. Cumhuriyet bayramlarında ya da bazı başka günlerde babam bizi Orman Çiftliği’ne götürürdü mesela. Atatürk’le aynı sofrada otururduk. Öyle bir duruşu vardı ki kelimelerle ifade edemem. Atatürk çok sevilen ve çok değer verilen bir reisicumhurdu.

- Siz tam bir Cumhuriyet çocuğusunuz ve devrimleri birebir yaşadınız.

Evet.

- Soyadı Kanunu 1934 yılında çıkmıştı, siz o sıralarda 10 yaşında olmalısınız. Kanık soyadını aldınız. Kanık ne demek?

Kanaatkâr demek.

- Peki nasıl karar verildi bu soyadına?

Babamla Orhan ağabeyim karar verdi bu soyadına ama annem beğenmedi, “Ben bu soyadını kullanmam!” dedi ama kullandı tabii (gülüyor).

- Neden?

“Nedir bu böyle kanaatkâr falan. Siz zaten safsınız, her şeye kanarsınız” dedi. Hepimizi suçladı (gülüyor). Bir de annem Kılık Kıyafet Devrimi ilan edilir edilmez hemen başını açtı ve sokağa çıktı, hiç unutmuyorum. Sonra da çok modern ve şık şapkalar kullandı.

- Babanız nasıl biriydi?

Bize çok düşkündü. Muhafazakârdı. Orhan ağabeyimin şiirlerini daha başka türlü yazmasını isterdi (gülüyor). Çok disiplinliydi, hatta biraz fazla disiplinliydi ki Türk edebiyatına zararı dokundu diyebilirim.

- Nasıl? Şöyle ki: Orhan ağabeyime Türk müzisyenlerinin hayatlarını yazması konusunda bir teklif gelmişti. Babam biliyor tüm bu müzisyenlerin hayatlarını, ama ağabeyimle beraber çalışamadılar. Babamın yanında sigara içilemezdi, Orhan Veli de sigara içiyor, sigara içerken çalışmaya alışmış. Beraber çalışmaya başlıyorlar, abim sigara içmek için sık sık odadan çıkıyor, çünkü dediğim gibi babamın yanında asla sigara içilemez. Sonunda bu çalışmayı yapamadılar. Eğer babam, Orhan ağabeyimin yanında sigara içmesine müsaade etseydi, Türk edebiyatı musiki tarihimiz açısından güzel bir eser kazanacaktı. Babamın hatası oldu.

 Füruzan Yolyapan

- Babanız sonra “Ah keşke!” dedi mi?

Dedi. Sonradan değil hemen söyledi. “Sen böyle sigara içiyorsun, çalışamıyoruz” dedi ama...

 - Gerçekten ilginç bir bilgi... Orhan Veli’nin en iyi arkadaşları Melih Cevdet ve Oktay Rifat. Hepsi şiir meraklısı. Sizin eve geldiklerinde anneniz ve babanız nasıl davranırdı onlara?

Soğuk... Bilhassa babam (gülüyor).

- Orhan Veli ile annenizin ilişkisi nasıldı?

Annem çok severdi Orhan ağabeyimi, “İlk göz ağrım”  derdi. Orhan ağabeyim de annemi çok severdi. Sokaktan gelir, anneme sarılır “Ak saçlı güzel kız” derdi. Annemin saçları ağarmıştı tabii.

 “Annem ‘Doğru dürüst şiir yaz’ derdi”

 - Peki ya anneniz beğenir miydi Orhan Veli’nin şiirlerini?

Hayır!.. “Doğru dürüst şiir yaz” derdi... (gülüyor)

- Siz sever miydiniz ağabeyinizin şiirlerini?

Hem de çok.

- En çok hangi şiirini seversiniz?

“Kuyruklu Şiir.”

- Okur musunuz rica etsem?

(Ezberden okuyor) Uyuşamayız, yollarımız ayrı, Sen ciğercinin kedisi, ben sokak kedisi, Senin yiyeceğin kalaylı kapta, Benimki aslan ağzında, Sen aşk rüyası görürsün, ben kemik.

Ama seninki de kolay değil kardeşim; Kolay değil hani, Böyle kuyruk sallamak Tanrı’nın günü.

- Ağzınıza sağlık. Ağabeyinizin çıkardığı Yaprak dergisinde de çok emeğiniz var değil mi?

Yaprak dergisini ben idare ettim. İdare etmek derken maksadım şu: Koltuğumun altına alırdım dergileri, İstanbul’da bayileri dolaşırdım. Satışına göre yeni sayıdan 20- 30 adet bırakır, satılmamışları alırdım, parayı toplardım. Tabii bunun derginin çıkmasına katkısı oluyordu.

- İlgi nasıldı dergiye?

İlgi iyiydi, çıkmasını bekleyenler vardı.

- Yaprak dergisinin kapanmasının Orhan Veli’yi çok üzdüğünü okumuştum. Derginin yayın hayatına neden son verildi?

Biraz maddi sıkıntılar, biraz da siyasi ortam diyebilirim. Çok eleştirirdi Orhan Veli siyasi konuları. Gerçekten de üzüldü dergi kapanınca.

- Bir hayali var mıydı Orhan Veli’nin, ömrü vefa etseydi gerçekleştirmek istediği?

Tiyatro... Ercüment Behzat Lav ile tiyatro yapmış ve çok sevmişti. Tiyatroya devam etmek istiyordu.

- Az önce de bahsetmiştiniz, çocukluğundan beri tiyatroya meraklıymış. Karagöz de oynatırmış değil mi?

Deve derisinden Karagöz’leri vardı. Arkadaşlarımla bizim evde toplanırdık, Orhan ağabeyim de bize Karagöz oynatırdı. “Aman Karagöz’üm bana vurmaya hakkın yok!”, “Al bu yumruğu da burnuna sok kerata!” (gülüyor). Çok şakacı ve çok espritüel biriydi ağabeyim.

- Çapkın derler Orhan Veli için.

Hayır, kadınlar çok düşkündü Orhan Veli’ye, musallat olurlardı ona. Ağabeyim evlenmediği için baba evinde, bizimle otururdu. Arkadaşlarım Orhan Veli’yi görmek için bize gelmeyi isterlerdi, hatta ona kahve pişirmek için âdeta aralarında çekişirlerdi. Ama Orhan Veli bir tek kadını sevdi, benim bildiğim: Nahit Hanım. Çok güzel bir kadındı. Çok zeki, kültürlü bir hanımdı. Orhan Veli öldükten sonra ben de yıllarca dostluk yaptım kendisiyle.

‘1923 gibi kadın, Nahit Hanım’

Orhan Veli’den Nahit Hanım’a mektuplar

Röportajın tamamını okumak için TIKLAYIN