Gündem

Sosyalist Feminist Kolektif: Başörtüsünün ilkokula indirilmesi AKP'nin kadınlara yönelik son saldırısı

'AKP, 'Yeni Türkiye' söylemiyle muhafazakâr bir anlayıştan dini muhafazakâr bir anlayışa evriliyor'

12 Kasım 2014 18:22

Sosyalist Feminist Kolektif (SFK), kız çocuklarının bedeninin ideolojik savaş alanı olmadığını belirterek,  "Kamusal alanda dini referanslarla kız çocuklarına başörtüsü serbestliği getirmek, erkek cinselliğini engellenemez ve saldırgan olarak varsaymak, kız çocukların bedenini ise tahrik nesnesi olarak belirlemektir" görüşünü dile getirdi. SFK, "başörtüsünün 9-10 yaşında kız çocuklarına kadar indirilmesini AKP’nin kadınlara yönelik en son saldırısı" olarak niteledi.

SFK'nın internet sitesi  sosyalistfeministkolektif.org'da yayımlanan açıklamada, hükümetin okullarda öğrencilere 10 yaşından itibaren başörtüsü serbestisi getiren uygulaması eleştirildi. 

"Tayyip Erdoğan'ın Cumhurbaşkanlığı'na seçilmesiyle birlikte AKP'nin 'Yeni Türkiye' söyleminin dini muhafazakâr bir anlayışa evrildiği" belirtilen açıklamada, "Kadın bedeni çocuk yaştan itibaren cinsel tahrik nesnesi olarak kodlanırken, kadının cinselliğinin denetlenmesi ve kız çocuklarının bedenleri üzerindeki baskı ve kontrolün artmasıyla geleceğin istenen itaatkâr 'iffetli' kadınlarının oluşturulması hedefleniyor" dendi.

Açıklamada, SFK'nın, "başörtüsü hakkına ilişkin yasaklara karşı olduğu,  ancak 9-10 yaşlarındaki kız çocuklarının henüz kendi bedenlerini keşfetmedikleri bir yaşta, devletin izniyle ailelerin kız çocuklarını örtmelerinin, kız çocukların özgür iradesiyle bir ilişkisi olmadığı, bu durumun örtülü-örtüsüz bütün kadınlar için dönüşü olmayan bir yola gidiş" anlamı taşıdığı vurgulandı.

Sosyalist Feminist Kolektif'in "Kız çocuklarının bedeni sizin ideolojik alanınız değildir" başlığıyla yayımlanan açıklamasının tam metni şöyle:

"Erdoğan’ın cumhurbaşkanlığına seçilmesiyle birlikte siyasi otoritesini pekiştiren AKP, “Yeni Türkiye” söylemi çerçevesinde özellikle eğitim sistemindeki düzenlemelerde açıkça görüldüğü gibi yeni muhafazakâr bir anlayıştan dini muhafazakâr bir anlayışa evriliyor.

Milli Eğitim Bakanlığı’nın, öğrencilerin kılık ve kıyafetine dair yönetmelikte yaptığı değişiklik sadece imam-hatip ortaokulu ve liselerinde tüm derslerde, diğer okullarda ise seçmeli Kur’an-ı Kerim dersinde kız öğrencilerin başlarını örterek derse girmelerinin serbest bırakılmasıyla sınırlı kalmadı. Ortaokuldan yani 5'inci sınıftan itibaren öğrenciler başlarını kapatabiliyor. Eğitimdeki imam hatipleşmeyle birlikte sayıları artan seçmeli din dersleri ve başörtüsünün 9 yaşında kız çocuklarına kadar indirilmesi, AKP’nin kadınlara yönelik en son saldırısı.

Başbakanın “dindar bir nesil yetiştirme” hedefine uygun olarak düz lise seçeneğinin kaldırılması ve okulların imam-hatiplere dönüştürülmesi, okullarda mescit açılmasının zorunlu olması vb. uygulamalarla, başta Aleviler olmak üzere Sünni inanca sahip olmayanlara ve inançsızlara Sünni İslamın dayatılmasıdır.

“Kadın erkek eşitliğine inanmıyorum, yaradılıştan farklıyız” diyerek kadın ve erkeğin toplumsal rollerini yaratılıştan gelen farklara dayandıran dinci-muhafazakâr AKP’liler bulundukları siyasi mevkilerde kadınların giyim kuşamı, hal ve hareketleriyle ilgili sürekli görüş belirtiyorlar. Kamusal alanda dini referanslarla kız çocuklarına başörtüsü serbestliği getirmek, erkek cinselliğini engellenemez ve saldırgan olarak varsaymak, kız çocukların bedenini ise tahrik nesnesi olarak belirlemektir. Hükümet, imam-hatiplerle kız ve erkek öğrencilerin okullarının ayrıştırılmasına yöneldiği gibi, kamusal alanda da kadın / erkek ayrıştırılmasının önünü açacak köklü bir değişime gitmektedir. Milli Eğitim’deki bu değişiklik itaatkâr kadın kimliğinin ideolojik olarak inşa edilmesi sürecinin önemli bir ayağıdır.

 

Kız çocuklarına yönelik ayrımcılık ve cinsiyetçilik

 

Kız çocuklarının başının 9 yaşında örtülmesi, “ebeveynlerin çocuklarını istedikleri gibi yetiştirme hakları vardır”, “özel alan, aile kararı” ve hele hele “açılan bir özgürlük alanı” denilerek meşrulaştırılamaz, iktidarın söylemleriyle birlikte ele alındığında bu uygulamalar kız çocuklarına yönelik ayrımcılık ve cinsiyetçiliktir.

8 yılık zorunlu eğitimin kaldırılmasıyla kız çocuklarının okullaşma oranının yüzde 27'ye düştüğü, ortaokula kayıt yaptıran kız çocuklarının sayısının ise yüzde 6 oranında azaldığı biliniyor. Ortaokula devam eden 181.851 kız öğrenciyi liselere kaydettirmeyerek eğitim gibi temel haklarından mahrum bırakan ebeveynlerden bu çocukları koruyacak hiçbir mekanizma yok, çocuklar ebeveynlerin insafına terk edilmiş durumda. Erkeklerin tahakkümleri altında özellikle kız çocukları aile içinde cinsel istismara maruz kalıyor, küçük yaşta evlendiriliyor.

9 yaşındaki bir kız çocuğundan, koşması oynaması yerine başını örtmesi, hâl ve hareketlerini sınırlaması yetişkin bir kadın gibi davranması bekleniyor. Çünkü bu zihniyet kız çocuklarını âdet gördükleri andan itibaren “kadın” olarak görüyor. Patriyarkal baskı ve denetimi bizzat kendi deneyimleyen kızların erkek öğrencilere göre daha insiyatifsiz olması ise kaçınılmaz.

 

Örtülü-örtüsüz bütün kadınlar için dönüşü olmayan bir yola gidiş

 

Kadın bedeni çocuk yaştan itibaren cinsel tahrik nesnesi olarak kodlanırken, kadının cinselliğinin denetlenmesi ve kız çocuklarının bedenleri üzerindeki baskı ve kontrolün artmasıyla geleceğin istenen itaatkâr “iffetli” kadınlarının oluşturulması hedefleniyor. Başbakan Yardımcısı Bülent Arınç, “Kadın iffetli olacak. Herkesin içerisinde kahkaha atmayacak ”diyordu. İşte eğitimdeki dönüşümlerle “itaatkâr, iffetli, dindar” kadın nesli ilkokul sıralarından başlayarak inşa edilecek. İslamcı toplum tahayyülü esas olarak patriyarkanın kadınların kimlikleri ve bedenleri üzerinde kurduğu baskı ile tesis edilecek. Mevcut iktidar zaten uzun zamandır dini referanslarla ve kürtajın sınırlandırılması, üç çocuk dayatması gibi kadınlar üzerindeki patriyarkal baskıyı güçlendirecek uygulamalarıyla kadınların özgürleşme taleplerini bastırmaya çalışıyordu.

Düşünce, inanç ifade etme özgürlüğüne yönelik engellemelere olduğu gibi başörtüsü hakkına ilişkin de bütün yasaklara karşıyız. Ancak 9-10 yaşlarındaki kız çocuklarının henüz kendi bedenlerini keşfetmedikleri bir yaşta, devletin izniyle ailelerin kız çocuklarını örtmelerinin, kız çocukların özgür iradesiyle yakından uzaktan bir ilişkisi yoktur. Bu durum örtülü-örtüsüz bütün kadınlar için dönüşü olmayan bir yola gidiştir.

AKP için dini inanç, tanrıyla kul arasında bir mesele olmanın ötesinde özel ve kamusal alanı dini esaslara göre düzenlemeyi içeren bir anlayış olarak kadınların özgürleşmesinin önünde ciddi bir tehlike olarak duruyor!

 

İtiraz ediyoruz!

 

Biz kadınlar AKP iktidarının yalanlarını, kadın düşmanı politikalarını biliyoruz! Kız çocuklarını küçük kadınlara çevirmek isteğinizin nasıl bir manipülasyon olduğunun farkındayız.

Yıllarca “örtünme” kadın bedeni üzerinden ideolojik bir savaş alanı olarak siyasetin gündeminde yer aldı. Şimdi de kız çocukların bedeni, siyasetin ideolojik savaş alanı haline getiriliyor. “Özgürlük” olarak sunduğunuz örtünme iznine, 9 yaşındaki kız çocukların babalarına “baş kapatma” hakkı verdiği için esastan itiraz ediyoruz!

Bedensel ve zihinsel gelişimini henüz tamamlamamış olan (kız ve oğlan fark etmez) herkes çocuktur! “Dindar nesiller yetiştirmek” adına henüz muhakeme gücü olgunlaşmamış çocukların inanç eğitimiyle uğraşmak devletin işi değildir. Din eğitiminden elinizi çekin!

Sadece çocukların birlikte büyüme özgürlüklerini ellerinden almakla kalmayıp, cinsiyetçiliği ve ayrımcılığı eğitimde meşrulaştırıyorsunuz.

Kız çocuklarının bedeni sizin ideolojik savaş alanınız değildir! “Başörtüsü özgürlüğü” denilerek kız çocuklarına yönelik cinsiyetçilik ve ayrımcılık ailelerin keyfi uygulamalarına da bırakılamaz! 

Kız çocuklarının beden bütünlüğünü bozacak uygulamalardan derhal vazgeçin!

 

 

İlgili Haberler