Politika

Kılıçdaroğlu'ndan Davutoğlu'na çağrı: İçişleri Bakanı Efkan Ala'yı görevden al

"Aylardır Ankara'ya emniyet müdürü atayamayan bir hükümet, bu ülkeyi yönetebilir mi?"

14 Mart 2016 15:33

CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Ankara saldırısına ilişkin olarak, "Teröre karşı ortak ve dik duruşumuzu sergilemek zorundayız. Bu konuda üstümüze düşen ne varsa yapmaya hazırız" dedi. "Aylardır Ankara'ya emniyet müdürü atayamayan bir hükümet, bu ülkeyi yönetebilir mi?" diye soran Kılıçdaroğlu, İçişleri Bakanı Efkan Ala'yı işaret ederek, "Ankara’ya bir emniyet müdürü bile tayin edemeyen kişiye sorumluluk verirseniz, aynı sorumluluğu paylaşmış olursunuz. Görevini yerine getiremiyorsa alacaksınız görevden" ifadesini kullandı.

Kılıçdaroğlu, Yeni Şafak Ankara Temsilcisi Abdülkadir Selvi'nin tepki çeken "Terörle yaşamaya alışmalıyız" sözüne gönderme yaparak, "Bu hükümet terörü sürdürecek, sizler terörle yaşamaya alışın. Neden? Hangi gerekçeyle bunu bize söylüyorlar? Türkiye Cumhuriyeti bu kadar beceriksiz mi" eleştirisi yöneltti 

Kılıçdaroğlu, partisini MYK toplantısının ardından düzenlediği basın toplantısında konuştu.

Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarından satır başları şöyle:

Onlarca vatandaşımızın yaralanması basın toplantımızın ana konusu. Kuşkusuz ölenlere Allah’tan rahmet, yakınlarına başsağlığı diliyoruz. 

 

"Teröre karşı üstümüze düşen ne varsa yapmaya hazırız"

 

Önce bir konuda bütün siyasal partileri, Türkiye’de bütün STK’ları, meslek kuruluşlarını, yani 7’den 70’e üzerinde anlaşacağı bir konu olmalı. Terör bir insanlık suçu olmalı, ortak dik ve onur duruşumuzu sergilemek zorundayız. Bunu yaptığımız zaman huzur içinde yaşayabiliriz. Bu konuda üstümüze düşen ne varsa CHP olarak yerine getirmeye hazırız. 

Terör yaşlı, kadın, genç çocuk ayırmaz. Kandan beslenen bir anlayış, görüş bu ayrımı yapmaz. O nedenle terörü kınamalıyız. Değerli arkadaşlarım, terörle mücadele konusunda her terör olayından sonra televizyonların karşısına geçip şu çağrıyı yaptım: Terörü bitirmek için bizden ne istiyorsanız her türlü desteği vermeye hazırız. Defalarca söyledim bunu, ne istiyorsanız hazırız.

Bizim üstümüze düşen bir görev varsa söyleyin gereğini yapalım. Bu ülke mutlu insanların yaşadığı bir ülke olsun. Çıkıp meydanlarda şunu söylediler: Bizi tek başına iktidara getirin, terörü bitireceğiz. Terör bitti mi? Bırakın bir bölgede olmayı, Türkiye safına yönelik. Vatandaşlarıma şunu soruyorum: Ne oldu da terör Türkiye’ye yayılmaya başladı? 14 yıldır ülkeyi yönetenler ne yapıyordu acaba? Bu soruyu her vatandaşın, evet bu ülkede terör olmasın diyen vatandaşın, kendine sorması gerekir.

 

"Aylardır Ankara'ya emniyet müdürü atayamayan hükümet, ülkeyi yönetebilir mi?"

 

Ankara’da bu kaçıncı saldırı? Her saldırıdan sonra önlem alıyoruz ama her saldırıdan sonra neredeyse daha çok insanımız hayatını kaybediyor. Bunu da bütün vatandaşlarımın kendisine sorması lazım. Ülkeyi yönetenler belli. E hesabını vermeleri lazım. Neden oluyor bunların hepsi? Hükümetsiniz, devleti yöneteceksiniz. Vatandaşın can ve mal güvenliğinden siz sorumlusunuz. Şu soruyu her vatandaşın vicdanına sorması lazım. Aylardır Ankara’ya emniyet müdürü atayamayan iktidar terörü engelleyebilir mi? Davutoğlu’na çağrı yapıyorum, Ankara Emniyet Müdürü’nü atayamıyorsan bana söyle, beraber bulalım ata. Aylardır emniyet müdürünün olmadığı bir Başkent olur mu? Faturayı bu sefer kime çıkaracaklar?

Çıkın söyleyin, ben atayacaktım şu engel oldu deyin, beraber üzerine yürüyelim. 

Bütün ülkelerin gizli servis ajanları Türkiye’de at koşturuyor. Nasıl bu hale geldik biz? Her yerde bunları görebiliyoruz. Nasıl oluyor, neden oluyor? Almanya’da Fransa’da ABD’de Rusya’da olmayan bir olay neden Türkiye’de oluyor. Bütün gizli servislerin rahatça çalışacakları bir alan mıdır Türkiye?

 

"İçişleri Bakanı Ala'yı görevden al" çağrısı

 

Anayasamızın 112. maddesi var, siyasi sorumluluktan söz eder. Ülkeyi yönetenlerin siyasi sorumluluğundan söz eder. Yüzlerce insanımız hayatını kaybetti terör dolasıyıla. Kim bunun sorumlusu, kim? Bizim mahalledeki bakkal değil, alışverişe giden vatandaş değil, Şanlıurfa’daki taksici değil. Dünyanın bütün demokrasilerinde bunun sorumlusu siyasi iktidardır. Davutoğlu’na çağrı yapıyorum, siz tömbeh altında kalıyorsunuz. Yönetemiyorsunuz imajı sizin yakanıza yakışıyor. Ankara’ya bir emniyet müdürü bile tayin edemeyen kişiye sorumluluk verirseniz, aynı sorumluluğu paylaşmış olursunuz. Görevini yerine getiremiyorsa alacaksınız görevden. Türkiye Cumhuriyeti tarihinin en derin krizlerinden birisini yaşıyor. Yönetim krizidir bu. Yönetilmiyor, tek kelimeyle söyleyeyim savruluyor. Biz bunu hak etmiyoruz. 

Hepimizin gözlerinin önünde savrulan bir Türkiye’yi görmek istemiyoruz. En acı feryat annelerin feryadıdır. Evlat acısıdır en büyük acı. Bu acıyı bu ülkeye yaşatanlara biz ne söyleyeceğiz? Bu acıya katlanmak bizim hakkımız mıdır, işimiz midir? Kim bize bu acıyı tattırıyor? O annelerin acıları emin olun dünyayı kapladı. Ama hala birileri duymazlıktan geliyor. Söylüyoruz, çözeceksiniz size her türlü desteği verelim. Buyrun çözün, iktidarsınız, vatandaş size oy verdi. Bize yeni dertler yaratın diye oy vermedi, dertlerimizi çözün diye verdi. 

Devletin imkanlarını kendiniz için kullanırsanız bu tür ortamlara zemin hazırlarsınız. Türkiye’nin geldiği nokta budur. Acilen ne yapmalıyız? Önce Türkiye kurucu ayarlarına dönmek zorundadır. Türkiye hangi ayarlarla kurulduysa dönmek zorundadır. Bütün komşularıyla barış içinde, dostluk içinde bir çerçeveyi oluşturmak zorundadır. Kurucu ayarlarına dönmeyen bir Türkiye felakete hazır bir Türkiye’dir. İsrail, Suriye, Irak, İran, Rusya, Libya ile ilişkilerimizi düzeltmek zorundayız. Yaptıkları kavganın faturası gariban annelere çıkıyor. Bu dış politikanın 180 derece değişmesi gerekiyor. Değişmedikçe Türkiye terör ithal eden ülke olarak devam edecektir. Terör tek başına bir siyasal partinin sorunu olmasının ilerisine geçmiştir. Bizim ulusal sorunumuz haline gelmiştir. Terör konusunda bütün siyasal partilerin ortak mücadele etmesi lazım. En büyük görev TBMM Başkanı’na düşüyor. Parlamentoyu çalıştırmalı, sorunun çözümü konusunda TBMM’yi çalıştırmalı. Sayın Meclis Başkanı’ndan istirhamım, madem ki TBMM’ye gazi Meclis diyoruz, şimdi o işleme dönmeli. Terör konusunda TBMM harekete geçmeli. Nasıl çözüleceği konusunda net açık iradesini ortaya koymalı. Biz hazırız. 9 kez araştırma önergesi var, şu terör konusunu çözelim. Hükümet gelsin bilgi versin, arzu ediyorlarsa kapalı toplantı yapılsın; 9’unda da red çıktı. Aynı düşüncemizi Meclis Başkanı’na yapıyoruz. 

Anayasaya sadakat yemini ettik, bu anayasaya uyacağız diye. Eğer bir bakan görevini yapamıyorsa annelerinin feryatları bile onun kulaklarına henüz ulaşmamışsa o kişi orada durmamalı. Bu görev Davutoğlu’na düşüyor. Siyasi sorumlu kimse sorumluluğunun gereğini yerine getirsin. Devlette ciddi bir çürüme var, eğer bir hükümet, bir ilin emniyet müdürünü atamaktan acizse orada bir çürüme var demektir. Konunun uzmanını teslim edeceksiniz ki sağlıklı çözeceksiniz. 

 

Abdülkadir Selvi'ye tepki

 

Neredeyse her televizyon kanalının içinde bir hükümet komiseri bir arkadaş vardır. “Terörle yaşamaya alışmalıyız” diye alıştırıyorlar. Niye alışmalıyız? Bir beceriksizliği halka fatura etmenin anlamı nedir? Bunun anlamı nedir acaba? Terörle yaşamaya alışmayı hangi gerekçeyle diyorsunuz? Aydın diye de geçiniyorsunuz ayrıca. Televizyon ekranlarına sizi sorunu nasıl çözebiliriz diye çıkarmaları gerekir. Bu hükümet terörü sürdürecek, sizler terörle yaşamaya alışın. Neden? Hangi gerekçeyle bunu bize söylüyorlar? Türkiye Cumhuriyeti bu kadar beceriksiz mi? Olayları görme, sezme ve çözme yeteneği vardır. Açık ve net düşüncelerimizi söylüyoruz.

Her bomba patlamadan sonra göz yaşları döküyoruz. İyi de bizim aklımız yok mu? Bunun alt yapısını neden oluşturmuyoruz? Zaafı olan kurumların yöneticilerini alırsınız, almazsanız siz ortak olursunuz. Yine CHP karşı diyecekler, evet CHP teröre karşı kardeşim. CHP anaların ağlamasını istemiyor. Bunu da demokrasi ve özgürlükler çerçevesinde istiyor.