CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu'nun açıklamalarından öne çıkan başlıklar şöyle:

"Babacan ve Davutoğlu ile ortak paydalarımız var" 

"Yürütme organı yasama organı hesap vermeli bunu yaptığınız andan itibaren işler yoluna girer. Sistem kendi içerisinde bir tutarlılığa kavuşmuş olur. Sayın Babacan ve Sayın Davutoğlu ile ortak paydalarımız var. Pek çok evrensel kavramlar üzerinde ortaklaşıyoruz. Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem gibi, devlette şeffaflık, yargı bağımsızlığı gibi. İki parti kuruluş aşamasında markada değeri olarak ortaya çıkmaları lazım. Belli bir zaman diliminde bunlar da gerçekleşir.

Zaman ne gösterir onu da göreceğiz. Şunu da biliyoruz. Seçim kanunu üzerinde çalışmalar yapılıyor. Millet İttifakı daha çok oy alsa da iktidarı nasıl koruruz kaygısı ile bir çalışma içerisinde olunduğunu biliyoruz. Yeni partilerin seçime girmesinin nasıl engelleyebilir ile ilgili çalışmalar yapıldığını da biliyoruz.  Ben halka rağmen nasıl burada kalırım arayışı. Biz bunu da aşacağız. Bu konuda bir şüphem yok.

 "528 hanenin yıllık kirası İzmir Belediyesi tarafından karşılanacak"

İzmir depreminde 172 hane çöktü. 356 hane de oturulamayacak durumda. 528 hanenin evlerine yerleşme imkânı yok. İzmir Belediyemize söyledim, bu hanelerin her birine tek tek konut bulunacak. Bir yıl boyunca kiraları belediye tarafından karşılanacak. Eşya desteği de verilecek.

"Saray ve çevresi operasyon yapıyor"

Acaba ittifakı dağıtmak için geçmişte ittifakın içinde yer alan kişilere ayrı parti kurdurabilir miyiz, şimdi bu çabaları var.

Muharrem Bey henüz ayrılmış değil. İttifakın içinde yer alan belli kişileri finanse ederek, ayrıca ayrı parti kurdurabilir miyiz gibi bir çaba içindeler. Hatta bu kişilerden birinin doğrudan doğruya kişileri arayarak, uçak biletin her şeyin hazır dediğini biliyorum.

Ben bu ülkede yaşayan insanların ferasetine güveniyorum. Bizim insanınız o kadar kararsız değil, aslında yapılanları görüyor. Kimin hangi hareketi hangi gerekçe ile yaptığını görüyor. Ben bütün çabalara rağmen Millet İttifakı’nın büyüyeceğine inanıyorum. Bütün sorunları Millet İttifakı çözecektir. Ben bunu görüyorum.

Millet İttifakı'nı dağıtmak için Saray ve çevresi, bürokrasinin bazı unsurlarını kullanarak operasyon yapıyor. Belli kesimler ya da kişiler üzerinden çalışarak belli kurumalara ciddi paralar teklif ederek, ittifakı bozmak istiyorlar. Buna karşın ittifak üzerinde ‘İYİ Parti’yi dağıtabilir miyiz’ bunun üzerinde durdular. Buradan da beklediklerini bulamadılar. FETÖ’nün bir numaralı unsurları zaten kendileri.

Bizim üzerimizden de oynadılar, Oynamaya çalıştılar. Kendi medyalarında havuz medyasında yazılanların etkisi olmadığını gördüler. ‘O zaman biz CHP’lilerin okudukları medya üzerinden bir şey yapabilir miyiz?’ diye düşündüler. Bu medyalara 'Bizi eleştirin ama Kılıçdaroğlu’nu ve CHP’yi de eleştirin' dediklerini biliyorum. Buradan da istedikleri sonuçları alamayacaklar. Çünkü biz haklıyız.

Üçüncü bir şey denediler; ‘Geçmişte ittifakın içinde bulunanlara ayrı parti kurdurtabilir miyiz?’ diye. Belli kişileri finanse ederek ‘Ayrı bir parti kurdurtabilir miyiz?’ diye bir çaba var. Belli kişilere teklif götürdüklerini biliyorum.

"HDP üzerinde de çalışma var"

HDP üzerinde de bir çalışma var. Kürtlere ayrı bir parti kurdurmak istiyorlar. 'HDP’yi bölebilir miyiz?' diye. Bütün bu denemeler yapılıyor. Ben bizim insanımızın ferasetine güveniyorum. Bütün bu çabalara rağmen Millet İttifakı'nın büyüyeceğine inanıyorum. Demokrasiden yana olanlar kazanacak.

"Ben yarın Cumhurbaşkanı olsam ilk iş..."

Ben yarın Cumhurbaşkanı olsam yarın ilk iş bir basın toplantısı yapacağız ve vatandaşa diyeceğiz ki 'Bize güvenin ve israf yasak'. Lükse ve şatafata asla kaynak ayırmayacağız. Devletin her tarafında israf var. Devletten israfın neler olduğunu söyleyeceğiz. Hemen yapacağımız şey, Ekonomik ve Sosyal Konseyi acil şekilde çağıracağız ve orada, esnafımız, işçimiz, çiftçimiz yaşadıkları sorunları anlatacak, biz de çözümlerini anlatacağız. Fakir fukaradan toplanan vergilerle köprü ve otoyollara dünyanın parasını ödüyorsunuz. Bunları kamulaştıracağız. Devlette liyakat esastır, devlette görev yapanların kimliğine bakmaksızın kim o işi iyi yapıyorsa göreve onu getireceğiz. Devlet Planlama Teşkilatı’nı yeniden açacağız. Orada Türkiye’nin en yetenekli insanları olacak. Bunların kimlikleri önemli değil. Yeni giren birisi, 20 yıldır orada çalışan birinin ufkunu açabilir. Süratli bir şekilde kentsel dönüşüm yapacağız. İnsanların hayatını kurtaracağız, istihdam sorununu çözeceğiz. Öğretmen açığı olmayacak. Okul sayısını arttıracağız.İmam hatiplerle herhangi bir sorunumuz yok.

"Seçimle gelen seçimle gitmeli"

Seçimle gelen seçimle gitmeli. Seçimle geleni alıp atamayla geleni gönderiyorsunuz. Kars’ta belediye meclis üyelerini de aldılar. Demokrasilerde böyle bir şey yok. Terörle ilgili bir durum varsa savcılar var. Özel şirketlere kayyum atanması da doğru değil. Şirketlerin büyük bir kısmı battı. Kayyımlar köşeyi döndü. Kayyumun orayı arpalığa dönüştürmemesi lazım.

"Dolar yükseldikçe bunlar kazanıyor"

Merkez Bankası'nın kasasında var olan 120 milyar doları kime sattılar? Bu bakan değil, bunun bakanlıkla ilgisi yok. O zaman Orta Vadeli Program'a dövizle ilgili niye hedef koyuyorsun? Tutmuyor hesaplar. 'Biz ona bakmıyoruz' diyorsun. Hepsinin kasalarında dolarlar var. Servetleri dolarla. Bunların hayatı dolarla. Dolar yükseldikçe bunlar kazanıyor. Bunların yatacak yeri yok. Ekonomiyi batırdınız.

"Sonuç ne olursa olsun Trump’ın Türkiye’ye bakışı bizde derin sarsıntılar yarattı"

Sonuç ne olursa olsun Trump’ın Türkiye’ye bakışı bizde derin sarsıntılar yarattı. Erdoğan’a gönderdiği mektup tamamen diplomatik nezaketten uzak. Bir devleti yöneten kişilerin, devletlerin kaderleri ile ilgili kararları tek başlarına almalarını o ülkede ve dünyada felaket getireceğine inanan bir insanım.

Erdoğan, Fransa’nın bize boykot uyguladığını düşünmüş. Oysa boykot uygulayan Mısır ve Suudi Arabistan’dır. Ali Babacan'ın bir sözü var: 'Çocukça bunlar'. Renault var, Erdoğan’ın kullandığı Airbuslar var. Bir siyasetçi halka doğruları ve yapabileceklerini söylemeli. Ne oldu? Sözü açıkta kaldı.

"TL, güneş altındaki kar gibi eriyor"

Ekonomide çok ciddi bir deprem var. TL, güneş altındaki kar gibi eriyor. Fatura garibana çıkıyor. Türkiye’nin kendi sorunları bir an önce aşması için erken seçime gitmek zorundayız. Her geçen gün topluma olan maliyet artacak. Asgari ücretli, fakir fukara, işsizler ne olacak bunların hali? Kriz yok buhran var. 10 milyon işsiz var. Bu ülkeyi seviyorsak bu iktidarın gitmesi lazım.

Bütçenin ekleri 3-4 gün sonra Meclis’e gönderildi. Bürokrasi tamamen yok edildi. Saray’da bir çevre var ve onun içinde iyi insanlar da var. Onların da gidişattan memnun olmadığını biliyorum. Ancak sayın damat da dahil kimse Erdoğan’a gerçekleri anlatmıyor. Bu toplumun daha büyük dramlarla karşılaşmaması gerekiyor. Gençler umudunu yitirmiş noktaya geldi. Onlara, sakın umudunuzu yitirmeyin, diyoruz. Siz büyük bir güçsünüz ve bir araya gelin, diyoruz. Gençler, kendilerini işsiz bırakanlara oy vermemeli. Ben gençlere, güçlüsünüz ve gücününüz farkına varın, diyorum."