CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, son dönemde kullandığı dilin sertleştiğini kabul ederek, "Onların diliyle onlara hitap ediyorum ama hakaret etmeden" dedi. Kılıçdaroğlu, 'kan' polemiğine neden olan sözlerine açıklık getirirken de "Ali İsmail Korkmaz, Berkin Elvan sokak ortasında öldürülmediler mi? Ne günahları vardı? Sonunda kan akmadı mı?" diye sordu. Kılıçdaroğlu “Çıktı açıklama yaptı ‘Yüzde 50'yi evlerinde zor tutuyorum.' Ne demektir bu? ‘Ben bunları dışarı salarsam ülke kan gölüne dönecek.' Kendisini desteklemek için mafya lideri gitti Rize'de miting yaptı. ‘Ülkede oluk oluk kan akacak' dedi. Ben böyle bir laf mı kullandım? Hayır. Ama onun söylediğini gayet olağan karşıladılar. Neden o mafya bozuntusuna saldırmadılar? Neden el üstünde tutuyorlar onu? Benim için savcı harekete geçti. Sedat Peker için hiçbir şey yok.” ifadelerini kullandı. CHP lideri, Suriye'de ölenlerin kanlarının Erdoğan'ın elinde olduğunu savunarak "Erdoğan'ın eli kanlıdır" değerlendirmesinde bulundu.
Berlin seyahati dönüşünde izlenimlerini anlatan CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Almanya Başbakanı Angela Merkel'in partisi de dahil, Almanların tamamında Türkiye'ye yönelik olağanüstü karamsar bir tablo olduğunu söyledi. Kılıçdaroğlu'na göre bu karamsarlığın tek nedeni Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan.
“Söylemlerim sertleşti”
Hürriyet'ten Deniz Zeyrek'in haberine göre, geçen ay Aile Bakanı Sema Ramazanoğlu konusunda söylediği sert sözlerle gündeme damgasını vuran Kılıçdaroğlu, 11 Mayıs'ta TOBB Genel Kurulu'nda hem TOBB Başkanı Rifat Hisarcıklıoğlu hem de başkanlık sistemiyle ilgili sözleriyle gündemi belirledi.
Son dönemdeki bu sertliğin bilinçli olup olmadığı sorusunu yanıtlayan Kılıçdaroğlu, bu sözleri sayesinde olumsuz haberlerle de olsa hükümete yakın gazetelerde manşetlere çıktığını anımsattı. Kılıçdaroğlu, "Söylemlerimi sertleştirdiğimin farkındayım. Fakat AKP'nin ve toplumun büyük bir kesimine bir şekliyle bizim sözlerimizin ulaşması lazım. Diplomatik bir dille ya da üstü örtülü bir eleştiriyle olayı irdelediğimizde amacına hiçbir zaman ulaşmıyor" dedi.
“Farklı bir dil kullanma şansımız yok”
Kendilerini bu sert üsluba getirenin ‘iktidardakilerin vurdumduymazlığı' olduğunu savunan Kılıçdaroğlu, "Yani yanlış yapanların, halka doğruları söylemeyenlerin iktidarda olduğu bir ortamda farklı bir dil kullanma şansımız yok" görüşünü savundu.
Kılıçdaroğlu, özetle şu mesajları verdi:
"Sendikalar, barolar sesini kesmiş, üniversiteler zaten korkudan konuşamıyorlar. Hadi ben de konuşmayayım. Kim konuşacak? Tek anladıkları dil bu. Ben de onların diliyle onlara hitap ediyorum. Ama içinde hakaret yok. Ha sert eleştiri… Evet bunu ben kabul ediyorum zaten. Koro halinde saldırıyorlar şimdi medyaları dahil. ‘Eğer parlamentoyu bir kişinin iki dudağı arasına sıkıştırırsanız, milletvekili listelerini ben yapacağım, genel başkanı ben tayin edeceğim valiyi savcıyı ben atayacağım, çünkü ben başkan olacağım' diyor. Yani dikta rejimlerinde bile bu kadarlık bir yetki yok. Siz bunu yaparsanız bu ülkede kan çıkacak. Peki bu ülkenin aydınları, bu ülkenin üniversiteleri, sivil toplum örgütleri, demokrasiden yana olan güçler, yani seslerini kesip duracaklar mı? ‘Bu yanlıştır' diye sokağa çıkacaklar. TOMA'larla üzerlerine yürüyecekler. Gezi olaylarında gördük. Caddenin ortasında linç edilen insanları görmedik mi? Eskişehir'de öldürülen Ali İsmail Korkmaz. Ne günahı vardı o gencecik çocuğun? Berkin Elvan'ın ne günahı vardı? Sonunda kan akmadı mı? Aktı.
“Yaptığınız ahlaksızlık desek hafif kaçar”
Şişli'de işte Ahmet Hakan'ı gece yarısı çevirip dövdüler. Ne oldu? Bir şey mi yaptılar? Birileri üzüntü mü ifade etti hükümet kanadından? Adliyenin önünde adam çıktı elinde silah Can Dündar'a saldırdı. Ne oldu? Birisi üzüntülerini mi ifade etti? Hayır. Havuz medyası döndü bütün o olayları tiyatro, Can Dündar'ın düzenlediği bir mizansen olarak kamuoyuna sunmaya çalıştı. Bu kadar ahlaksızlık olur mu? Şimdi bu adamlara ‘yaptığınız ahlaksızlıktır' desek bence çok hafif kaçar. Daha sert söyleyeceğim ama neyse dilimi tutuyorum."
“Mafya bozuntusunu el üstünde tutuyorlar”
Kılıçdaroğlu, AKP’lilerin "Oluk oluk kan akacak" diyen Sedat Peker'e tepki göstermediğini de belirterek şöyle konuştu:
"Çıktı açıklama yaptı ‘Yüzde 50'yi evlerinde zor tutuyorum.' Ne demektir bu? ‘Ben bunları dışarı salarsam ülke kan gölüne dönecek.' Kendisini desteklemek için mafya lideri gitti Rize'de miting yaptı. ‘Ülkede oluk oluk kan akacak' dedi. Ben böyle bir laf mı kullandım? Hayır. Ama onun söylediğini gayet olağan karşıladılar. Neden o mafya bozuntusuna saldırmadılar? Neden el üstünde tutuyorlar onu? Benim için savcı harekete geçti. Onun (Sedat Peker) için hiçbir şey yok. Onu yeri geldiği zaman sopa olarak kullanacak. Kendi silahlı gücü, baskı gücü olarak kullanacak onu."
“Sarkan takvim CHP’ye dokundu”
Dokunulmazlıkların kaldırılmasıyla ilgili haftaya yapılacak kritik oylamanın ikinci turunun cuma günü olarak belirlenmesi AKP ile CHP arasında tartışma çıkardı. Cuma günü CHP'nin Antalya'da kampı olması oylamada yeter sayısını bulma riski oluşturdu. Her iki partinin kurmayları da gelinen bu noktadan birbirlerini suçladılar. AKP Grup Başkanvekili Bülent Turan CHP'nin HDP ile birlikte hareket ederek Meclis'i tatile sokmasının bu sonucu doğurduğunu belirterek, "Sonuçlarına CHP katlansın" dedi. CHP Grup Başkanvekili Levent Gök de, "O tarihte Antalya'da toplantı yapacağız. Bu tarihi AKP'li yöneticiler belirledi. AKP'lilere güvendik, şimdi bizi arkamızdan hançerlemeye çalışıyorlar. Kararlarını değiştirmek için zamanları var. Bu görüşlerini revize etmeliler. Aksi halde çıkması en kolay yasa dahi çıkmaz" tepkisini verdi. İkinci turda dokunulmazlığın kaldırılması için 367, referandum için gerekli 330 oy bulunamaması durumunda her iki parti de birbirini suçlamaya hazırlanıyor. Tarihin revize edilip edilmeyeceği önümüzdeki günlerde kesinlik kazanacak.