02 Ekim 2019 13:43
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Suriye konusunda güvenli bölge tartışmalarına ilişkin yapıtığı açıklamada "Türbe kaçıranlar şimdi kahraman kesiliyor, bu benim ağrıma gidiyor" ifadesini kullandı.
Ekonomi politikaları konusunda hükümete eleştiriler yönelten Kılıçdaroğlu, "Damat ne anlar yoksulluktan, bir kibir abidesi tıpkı kayınpederi gibi" sözlerini kaydetti. IMF'nin önerilerinin uygulamaya geçirildiğini belirten Kılıçdaroğlu "IMF ne istiyorsa aynısını yapmaya başladılar. Ana aktör damat ve yukardaki. Kayınpeder-damat memleketi yönetiyor. Kriz derinleşiyor. işsizlik artıyor" dedi.
Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi'nde Meclis'in çalışmaz hale gelmesine ve parlamentonun bakanları denetleyememesine vurgu yapan Kılıçdaroğlu, Meclis Başkanı Mustafa Şentop'a "Saray'dan mı korkuyorsun? Saray sana bir şey der diye mi korkuyorsun? 600 milletvekilini arkana al Saray'a karşı dur. Parlamentonun itibarını koru" diye seslendi.
Kılıçdaroğlu'nun partisinin grup toplantısında yaptığı açıklamalardan öne çıkanlar şöyle:
Bir taraftar silah alacaksınız, bizi desteklesin diye öbür taraftan da silah alacaksınız. Bunların işi ticaret. Toprak bütünlüğü, güvenli bölge olsun ama Süleyman Şah türbesini kaçırmak yerine korusaydınız bugün Fırat'ın doğusu diye bir konu olmazdı. Türbe kaçıranlar şimdi kahraman kesiliyor, bu benim ağrıma gidiyor.
Bir deprem yaşadık. Telefonlar çalışmadı, iletişim kurmakta zorlandık. Her şey çöktü. Geldiğimiz nokta şu: Yapmamız gereken çok iş var. İstanbul'da yaşayıp AKP'ye oy eren kardeşlerime seslenmek isterim: Sadece AKP döneminde İstanbul'un depreme dayanıklı hale gelmesi için kaç para toplandı? Ben söyleyeyim: 36 milyar!
1999'dan sonra Marmara'nın İstanbul'un yenilenmesi için Ecevit ek vergiler getirdi. Onlar bir süre kullandılar sonra gittiler. 2002'den bu yana 17 yılda deprem için toplanan paralar nereye gitti. Sırası mı diyorlar* Soracağız sadece deprem vergilerini sormuyorum şehir hastanelerini de soruyorum. Bu sorunun sırası mı diyorlar? O kadar sırası ki bu sorunun...
29 okul boşaltıldı. Bir kısmı 1999'dan önce bir kısmı 1999'dan sen okullarını depreme dayanıklı hale getirememişsin. Ben bunu sormayacak mıyım* Nereye gitti bu paralar soracağız.
15 Temmuz darbe girişiminin ardından kampanya açılar, o dönemin parasıyla 100 milyon dolar toplandı. Nereye gitti bu paralar? Hükümet cevap vermiyor. İşin tuhaf yanı da 15 Temmuz mağdurları da sormuyor.
Yandaşlara gelince her türlü para var. Senin evini depreme dayanıklı yapmadılar ama 5'li şirketi kurtarmak için İstanbul Finans Merkezi'ni aldılar. Bu soruyu soracağız. Paraları yediniz bitirdiniz. Ben bu soruyu sormayacağım ne yapacağım? Vatandaşın hakkına hukukuna sahip çıkmayacak mıyım?
Bizler hakkı, hukuku, adaleti savunuyoruz. Bizler 70 milyonun hakkını arıyoruz. Sizler de hakkın yanında olun. Hakkımızı birilerine kiraya veremeyiz.
Yeni Ekonomik Program açıklandı. Kaçıncı program belli değil, neredeyse ayda bir program açıklıyor. Damat ne anlar yoksulluktan, damat bir kibir abidesi tıpkı kayınpederi gibi. IMF geldi yeni bir program yaptılar damadın eline verdiler çıktı anlatıyor. Heyet bizim arkadaşlarla görüşünce gerçek ortaya çıktı. Yoksa kimsenin ruhu duymayacaktı. Şimdi gizli görüşüyorlar IMF ile. Geçen sene büyüme oranı 2,3'tü bu sene binde 5. İşsizlik 12,3 idi şimdi genç işsizlik yüzde 25'e dayandı. İşsizlik IMF'nin umrunda değil. Bunların da umurunda değil. Bakıyorlar Saray'da kimse işsiz değil.
Enflasyon yüzde 8,5 öngörmüşlerdi şimdi 12'nin üzerinde. Elektrik ve doğal gaza zamlar yapıldı ama ne zamanlar... Memur ve işçi maaşını öngörülen enflasyona bağladılar.
Sosyal güvenlik ülkenin en büyük karadeliklerinden birine dönüştü. Çiftçiye düşük fiyat vererek bütçedeki açığı azaltın diyor, bunlar da aynı ne öngörülmüşse uyguluyor. AKP'li ve ülkücü kardeşlerime sesleniyorum: Bir yıldır 21. yüzyılda bir aile mum ışığında yaşıyorsa sarayda oturanların vicdanı var mıdır?Saray'dakiler 21. yüzyılda bir aile nasıl yaşar diye düşünüyor mu? Orada oturanlar bu memlekete ve insanlarına hizmet ediyorlar mı? Bir yıldır bir aile mum ışığında yaşıyorsa sarayda oturanların hiç vicdanı var mı? Saray'da oturanlar bu ülkenin insanlarına hiç hizmet etti mi?Bu 21. yüzyılda yaşadığımız dramdır.
Benim kızgınlığım saraya değil sana değil seni açlığa mahkum eden bu partiye gidip oy vermek.Se nin hakkını savunacak tek parti var onun adı da Cumhuriyet Halk Partisi.
Borcunun milli gelire oranı yüzde 61.9'a çıktı. Milli gelirin yüzde 62'si kadar borç var. Tarihte böyle bir örnek yok. Baktılar ki borçları yönetemiyorlar Borçlanma Genel Müdürlüğü'nü kurdular. Düyun-u Umumiye yani. Bu bile Türkiye'nin ne kadar kötü yönetildiğinin göstergesi. Borçları yönetemiyorum özel bi bürokratik kadro oluşturdum. Vatandaşın bankalar ve finans kurumlarına olan borcu 540 milyar liraya çıktı. Geçen ay 22 milyar lira daha arttı. Saray'dakiler işsizlik nedir bilmezler. İşsizliği çocuğu işsiz anneye, aylardır kapı kapı dolaşan gencecik fidan gibi çocuklarımıza sorun. Bakın 21. Yüzyılın Türkiyesi'nde iki tane kuyruk var. Uzun uzun kuyruklar; geçici iş için. 17 yıl önce böyle bir işsizlik yoktu. Böyle bir vicdansızlık yoktu. 17 yılda oldu. İşsizlerin de hakkını hukukunu savunmak bize düşüyor ama ne yazık büyük bir kısmı da gidip Ak Parti'ye oy veriyor. Her saat başı Londra'daki bir avuç tefeciye ödediğimiz faiz saat başına 2 milyon 73 bin 644 liradır. Türkiye Cumhuriyeti tarihinde böyle bir olay yok.
Yasama yılını açıktık. Bizim Meclisimizin şöyle bir özelliği var. Bu meclis kurtuluş savaşını yöneten meclistir. O nedenle Gazi unvanı sadece bu mecliste var.
15 Temmuz gecesi bu Meclis bombalanırken milletvekillerimiz parlamentoda görev yaptılar. Darbeye karşı çıktılar, milli iradeyi savundular. Ama 20 Temmuz'da bir şey oldu. Türkiye bir sivil darbe yaşadı. Parlamentonun yetkileri büyük öncüle elinden alındı. Meclis'in gazilik unvanı şaibeli hale geldi. Niçin? Bütün yetkileri elinden alındı. Pek çok şey biliyorum. Bakanlar Meclis'e gelemezler. Gelmiyorlar da zaten. Milletvekilleri bir kişiyi temsil eder hale gelmiştir. Kendi bağımsız özgür iradesini ifade etmekten bile korkar hale gelmişlerdir.
Sayın Erdoğan bir konuşma yaptı. Ak Parti'nin genel başkanı olarak bir konuşma yaptı. Konuşmaya baktığımızda da parti başkanı sıfatıyla yapılmış bir konuşmaydı. Ama konuşmanın bir yerinde kullandığı ifade çok önemli: Milli iradenin bir tecelligahı olan TBMM'nin itibarının gözetilmesini de her şeyin üstünde tutmamız gerekiyor. Milletimizin ve onların temsilcileri olan siz milletvekillerinin sesine hiçbir zaman kulağımızı ve yüreğimizi kapatmadık, kapatmayacağız" diyor. Burada dur. parlamentonun açılışında bari doğruları şöyle. Anayasaya göre TBMM'nin yürütme organını denetim yetkisi var. Bunlardan biri de yazılı soru. Yazılı soruyu sorarsınız yürütme organını denetlersiniz. Anayasa şöyle diyor: "Yazılı soru: Yazılı olarak en geç 15 gün içinde cevaplanmak üzere yazılı olarak soru sormasından ibarettir." ,
Peki gerçek ne? 27. Yasama döneminde 18 bin 895 soru sorulmuş. Sorulan sorulardan zamanında 15 gün içinde cevap verilenlerin oranı yüzde 7. Hiç cevaplanmayanların oranı yüzde 61! Oysa Anayasa 80. madde TBMM üyeleri seçildikleri bölgeyi veya kendilerini seçenleri değil bütün milleti temsil ederler. Anayasaya milli iradeye karşı çıkıyorsun sonra TBMM'de konuşma yapıyorsun "Milletimizin ve onların temsilcileri olan siz milletvekillerinin sesine hiçbir zaman kulağımızı ve yüreğimizi kapatmadık, kapatmayacağız" diyorsun sen baştan kapatmışsın. Bir insan neden yalan söylemeye ihtiyaç hisseder neden? Doğrular söylemek varken... TBMM'nin itibarıyla oynuyorlar. Atamayla gelen bakanlar hiçbir milletvekilii, parlamentoyu, TBMM'yi ciddiye almıyorlar. Millet adına seçilen gelen bir milletvekilinin sorduğu soruya anayasaya göre 15 gün içinde cevap vermesi gereken bir adam hiç cevap vermiyorsa ben anayasayı tanımıyorum demektir.
Verilen cevapların çoğu da uyduruk. Soruyorlar: ÖSO'ya harçlık veriyor musunuz? Cevap geliyor: TSK Cerablus ve Afrin'de huzur ve istikrarın sağlanmasına yönelik görev yapmaya devam etmektedir.
Biz diyoruz 'bayram haftası' onlar anlıyor 'mangal tahtası!'
Bu ne demektir ben TBMM'yi tanımıyorum, miletvekillerini adam yerine koymuyorum demektir. Çöp ithal etmeye başladılar. Soruyorlar ne kadar çöp ithal ettiniz diye cevap veremiyorlar. Hangi gümrükten ne kadar girdi? Cevap yok.
Bir sözüm de TBMM Başkanı'na; TBMM'nin itibarını korumak onun görevi. Meclis başkanı çünkü. Soru önergeleri veriliyor bazen işine gelmediği zaman soru önergelerini geri gönderiyor. Peki sevgili kardeşim öyle uyduruk cevaplar geldiğinde sen bunları geri gönderiyor musun? Cevabı iade edebiliyor musun? Milletvekillerinin sorduğu soruya cevap gelmiyorsa o cevapları geri göndereceksin. Bir sürü memur çalışıyor. Bunlardan üç tanesine görev ver. Sorulsun kardeşim neden 15 gün içinde cevap gelmedi?
Saray'dan mı korkuyorsun? Saray sana bir şey der diye mi korkuyorsun? 600 milletvekilini arkana al Saray'a karşı dur. Parlamentonun itibarını koru. Bakanlar siyasi demeç veriyor. Atamayla gelen adam niye siyasi demeç verir.
IMF ne istiyorsa aynısını yapmaya başladılar. Ana aktör damat ve yukardaki. Kayınpeder-damat memleketi yönetiyor. Kriz derinleşiyor. işsizlik artıyor. Hasarsız kazasız krizi aşmak için 5 şey yapmamız lazım.
Biri süratle getirsinler parlamentoya Cumhurbaşkanı tarafsız olmalı. partili Cumhurbaşkanı olmaz. Meclis'i açacaksan Cumhurbaşkanı gibi konuşacaksın bir partinin genel başkanı gibi değil. Herkesin Cumhurbaşkanı olması lazım. TBMM Başkanı'nın da bunu istemesi lazım. O konuşuyorsa bütün siyasi parti genel başkanlarına söz hakkı versinler. O kendi düşüncelerini aktarır biz de bizimkileri. O zaten herkesin Cumhurbaşkanıyım demiyor ki.
Bu memlekette adalet yok arkadaşlar. Adaletin sağlanması lazım. Saygı Öztürk yazdı. Anadolu Cumhuriyet Başsavcılığı bir iddianame hazırlıyor. Metro inşaatında göçük oluyor iki işçi hayatını kaybediyor. İki işçinin hakkının savunulması lazım. Avukat UYAP'a bakıyor kendisinden habersiz iki duruşma yapılmış. O beşliden biri firma da. Ben ilk kez böyle bir şey duyuyorum. Adaet bu noktaya geldiyse tuz kokmuştur. Ben o işçilerin ailelerine gittim. Ailelerini dinledim. Duruşma yapılıyor aileye ve avukata haber verilmiyor. Nasıl olacak? Nasıl bulacağız adaleti?
Yargı bağımsızlığı. Hangi yargı bağımsızlığı? Yargı bağımsızlığı ve yargıya güven araştırması. Soru şu: Sizce Türkiye'de makam mevki sahibi biri ile sıradan vatandaş mahkemelik olsa eşit koşullarda yargılanır mı? Hayır diyenlerin oranı yüzde 79. Evet diyenlerin oranı yüzde 17.3. Bir Türkiye gerçeği. Bir ibret belgesi.
Kim nereye ne kadar para harcıyor bilinmiyor. Sayıştay raporları var 63 bin çocuğa tarihi geçmiş aşı yapılmış. Kemoterapi ilaçlarının hazırlanması konusunda bir şehir hastanesi 1 liraya biri 336 liraya yapılıyor. Soygun düzeni bu. Yazıktır günahtır diyen var mı?
İçişleri Bakanlığı 350 derneğe yardım yapmış. Hangi derneğe ne kadar yapıldığı belli değil. Çürüyen bir devlet yönetimiyle karşı karşıyayız. Ekonominin faturası ensesi kalınlara yandaşlara çıkmıyor. Ekonomik Sosyal Konsey'in toplanması lazım. Anayasal bir kurum bu. 3 ayda bir toplanması lazım. 2009'dan beri hiç toplanmadı. Dolar üzerinden yapılan sözleşmelerin TL'ye çevrilmesi lazım. Faturayı garibana çıkaracaksın bunun adı adalet değil. Dolayısıyla o partinin adı da Adalet ve Kalkınma Partii değil.
© Tüm hakları saklıdır.