15 Ocak 2021 09:43
CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu, Sağlık Bakanı Fahrettin Koca'nın teklifi üzerine Koronavirüs aşısı olacağını duyurdu.
Best FM’de “Sorel Dağıstanlı ile Konuşan Türkiye” programına katılan CHP lideri Kemal Kılıçdaroğlu, “Sağlık Bakanı aradı, ‘tabi’ dedim, ‘Gerekirse ben de refakat ederim size’ dedi. Hekimler aşı olmamızı istiyorlar, ben de aşı olacağım, zamana henüz karar vermedik. Bugün yarın olacak” açıklamasında bulundu.
Cumhurbaşkanı ve AKP genel Başkanı Recep Tayyip Erdoğan, dün koronavirüs aşısını olduktan sonra yaptığı açıklamada, siyasi parti liderlerine de aşı olmaları çağrısında bulunmuştu.
Öte yandan Kılıçdaroğlu, son günlerde en önemli gündem maddelerinden olan Whatsapp ile ilgili soru üzerine, bu uygulamayı kullanmadığını söyledi.
Türkiye'nin ekonomik bağımsızlığı olmadığını öne süren Kılıçdaroğlu, "Ekonomi politikasının üretim, istihdam, yatırım endeksli olması lazım. Bütün hedef daha fazla üretim, daha fazla yatırım, daha fazla istihdam olacak, hedef bu. Bunların hedefi ne? Döviz ve faiz endeksli. Döviz gelirse faiz düşüyor, faiz düşerse döviz gidiyor. Her halükarda kazananlar dışarıdan para getirenler, dışarıdan dolar getirenler" diye konuştu.
Kılıçdaroğlu, çiftçilerin ilaç, gübre, mazot, yem pahalılığına ne gibi çözümleri olduğuna ilişkin soru üzerine, Tarım Kanunu'nun 21. maddesinde "Her yıl gayri safi milli hasılanın en az yüzde 1'i çiftçiye destek olarak ödenir." hükmü bulunduğunu hatırlatarak, bu desteğin hiçbir zaman çiftçiye verilmediğini savundu.
Tarımın dünyanın bütün ülkelerinde stratejik sektör olduğuna işaret eden Kılıçdaroğlu, "Tarımın desteklenmesi lazım, desteklenmedi. Bu da bir planlama işidir. Siz planlamayı yaparsanız, tarımı desteklerseniz, olur. Şimdi siz dışarıdan yemi, gübreyi getirirseniz, her şeyi dışarıdan getirirseniz, dolar da avro da artarsa fiyatta artacaktır. İnsanlar getirip zararına satmayacaktır. Siz bu ülkede bundan 10-15 yıl önce saman ithal edileceğini düşünür müydünüz? Koskoca Türkiye Cumhuriyeti Devleti saman ithal edecek düşünür müydünüz? Yaptılar, bu da bir siyasi tercih." değerlendirmesinde bulundu.
Bu ithalatla dışarıdaki çiftçilerin desteklendiğini öne süren Kılıçdaroğlu, şöyle devam etti:
"Kendi çiftçisini desteklemeyen kendi insanını aç bırakır, bugün geldiğimiz nokta da budur. Aç olan bir Türkiye var, açlık yaşanan bir Türkiye var 21'inci yüzyılın Türkiye'sinde. Açlıkla mücadele etmenin en temel yolu çiftçiyi desteklemektir. Çiftçinin önündeki bütün engelleri kaldırmaktır. İşin kuralı nedir? Bir sefer, tarımı da planlayacaksın. Kim, ne ekecek? Ektiği ürünü bir yıl sonra, destekleme fiyatı eğer devlet alacaksa makul bir fiyatı, maliyeti artı üstüne makul bir kar koyarak ilan edecek, 'Ben şu ürünü şu fiyattan alacağım' diye. İnsanlar ona göre ekecekler ve biçecekler, bilecek ki 'devlet en az şu fiyattan alıyor ama tüccar gelir daha yüksekten alırsa alsın' Böylece kendi insanın zarar etmemiş olur ve üretir."
Kılıçdaroğlu, atalık tohumla üretim yapılmasının yasak olduğu ifade edilerek, atalık tohumla üretimin tekrar serbest bırakılıp bırakılmayacağına ilişkin bir soru üzerine de kesinlikle atalık tohumla üretime geçilmesi gerektiği yanıtını verdi.
Her ülkenin kendi koşullarına göre tarım yaptığına dikkati çeken Kılıçdaroğlu, "İklim koşulları vardır, bir yerde su vardır, bir yerde su yoktur ona göre bütün bunların tamamını planlarsınız ve ona göre tarımda bir planlama yaparsınız. Herkes çalışır, herkes üretir ama herkes kazanır, kaybedeni olmaz bu işin. Böyle yapmanız lazım. Eğer siz uluslararası tarım tekellerinin taleplerini yerine getiriyorsanız size tohum verirler ekersiniz, oradan aldığınız tohumu ektiğinizde bir daha buğday çıkmaz." diye konuştu.
Atalık tohumun ekilerek, dışarıdan alımın kesilmesi gerektiğini dile getiren Kılıçdaroğlu, "Ekersiniz, biçersiniz, tohum elde edersiniz. O tohumu tekrar kullanırsınız gerekirse onu laboratuvarlarda zenginleştirebilirsiniz, her şeyi yapmak mümkün bugünkü koşullarda ama dışarıya bağımlı olmazsınız. Tohum açısından dışarıya bağımlıysanız o bağımlılık süreklidir artık, önemli olan bağımlılığı azaltmaktır. Önemli olan ürettiğimizi dünyaya pazarlamaktadır, önemli olan o pazarlama yapılırken devletin size destek vermesidir" ifadelerini kullandı.
Kılıçdaroğlu, bir başka soru üzerine de gençlerin öğrenim kredisi borçlarının silinmesi gerektiğini söyledi.
Bu tür politikaların gençleri umutsuzluğa ittiğini savunan Kılıçdaroğlu, "Devlete olan güveni, güvensizliğe dönüştürüyor. Oysa bu tür politikaların çok dikkatli kullanılması lazım. Kişinin işi varsa borcu alın. İşi yoksa nereden alacaksın bu parayı, bunları silinmesi lazım. Herkesin borcu siliniyor, dünyanın vergileri siliniyor, dünyanın teşvikleri yapılıyor" dedi.
Kılıçdaroğlu, gençlere "iş yoksa oy da yok" sloganıyla bir araya gelmeleri çağrısını yineledi.
Devlette engelliler, güvenlik görevlileri, mühendislik ve sağlık alanında boş kadrolar bulunmasına karşın dışarıda da işsiz insanların olduğunu ifade eden Kılıçdaroğlu, kadro alamayan taşeron çalışanlara yönelik soru üzerine ise taşeron işçilerin her türlü mücadelesine destek verdiğini ve önemli bir kısmının da kadro aldığını anlattı.
Kılıçdaroğlu, "Şu anda kadro alamayan yaklaşık 50-60 bin civarında taşeron işçisi var. Onları da sürekli olarak izliyoruz, her ortamda onların sorunlarını dile getiriyoruz. Onlar da kadro alacaklar." şeklinde konuştu.
Emeklilikte yaşa takılan kişilerle ilgili soruya karşılık Kılıçdaroğlu, bu kişilerin şu an iş bulup çalışsa bile daha az emekli aylığı almak durumunda kalacağına işaret etti. Kılıçdaroğlu, şunları kaydetti:
"Bir yasal düzenleme yapılması lazım. Emeklilik yaşı dolaylı olarak 65'e kadar gidecek dolayısıyla kişiler prim ödeme gün sayısı dolduğu halde emekli olamıyorlar, emeklilik yaşını bekliyorlar. O nedenle emeklilikte yaşa takılanlar deniyor. O yaş dolduktan sonra emekli olabiliyorlar. Sorun elbette çözülebilir.”
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, Boğaziçi Üniversitesindeki gösteriler anımsatılarak, "Z kuşağına vereceğiniz mesaj nedir? Siz iktidara gelirseniz Boğaziçi Üniversitesindeki bu protestolara neden olan durumu ortadan kaldıracak mısınız?" şeklindeki soruya "Darbe hukuku ürünü olan YÖK'ü kaldıracağız. Yükseköğretim Kurulu diye bir kurul olmayacak. Dolayısıyla her üniversite gerçek anlamda özerk olacak. Mali, idari, bilimsel özerkliği olacak. Bütün gençlere açık ve net çekimdir; her üniversite bilim üretecek, her üniversitenin saygınlığı, gelenekleri olacak. Her üniversitede rektörü o üniversitede okuyanlar, hocalar seçecek." yanıtını verdi.
Herkesin istediği siyasetçiyi hukuk kuralları içerisinde eleştirebileceğini, kimsenin eleştirmekten korkmaması gerektiğini vurgulayan Kılıçdaroğlu, "Eleştirdiğiniz zaman 'Cumhurbaşkanını eleştirdin.' Ben seni eleştirdim ama sen AK Parti'nin genel başkanısın. Erdoğan her türlü eleştiriyi, hakareti yapacak ama biz aynısını söylediğimizde 'ben Cumhurbaşkanıyım.' Cumhurbaşkanlığı koltuğunun arkasına niye saklanıyorsun." ifadelerini kullandı.
Kılıçdaroğlu, Hürriyet gazetesi yazarı Abdulkadir Selvi'nin bugünkü yazısında yer alan "Kılıçdaroğlu, Cumhurbaşkanı Erdoğan'a sistematik olarak hakaret ediyor. Çünkü bu bir stratejiye dayanıyor. Kılıçdaroğlu, İsmet Paşa'nın Menderes'e karşı yürüttüğü taktiğini uyguluyor. Türkiye'ye 27 Mayıs'a mal olan bir taktiği..." şeklindeki ifadeleri anımsatılarak, "Siz Sayın Erdoğan'ın sinir sistemini mi hedef alıyorsunuz? Daha sert açıklamalar yapmasına mı neden oluyorsunuz? Bu yazıda bir darbe iması görüyor musunuz?" sorusuna şu cevabı verdi:
"Selvi ne yazar ne yazmaz o beni çok fazla ilgilendirmez ama tarihi ve İnönü'yü okumasını isterim. Hiçbir şey yapmıyorsa bugün Taha Akyol'un yazısını okumasını isterim. İnönü, dünyada örneği olmayan, tek parti döneminde demokrasiyi getiren, seçimde yenildiği zaman da Çankaya Köşkü'nden ayrılıp muhalefete iktidarı teslim eden bir insandır. Dünyada örneği yoktur. Bunu yapmıştır İnönü. Dolayısıyla bunları bilmeden ahkam kesmek doğru değildir. Erdoğan'a eleştiri... Erdoğan, ülkeyi kötü yönetiyor. Bu ülkede açlık varsa ben kimi eleştireceğim."
Kılıçdaroğlu, Boğaziçi Üniversitesi'nde protestolara katılan öğrencilerle ilgili soruya karşılık, öğrencilerin masum olduğunu, haklı bir eylem yaptıklarını, kırıp dökmediklerini, taşkınlık yapmadıklarını söyledi.
"Eğer siz bu öğrencileri 'terörist' olarak ilan ediyorsanız dünyanın gerçeklerinden kendinizi koparmışsınız demektir. Dünyayı, demokrasiyi bilmiyorsunuz, demokrasiyi içselleştirmemişsiniz, demokrasiye karşısınız demektir" ifadesini kullanan Kılıçdaroğlu, öğrencilerle konuşulması, öğrencilerin dinlenilmesi gerektiğini dile getirdi.
Kılıçdaroğlu, ABD Kongresine baskın olayı, Başkan Donald Trump'ın sosyal medya hesaplarının kapatılması ve bu konuda Türkiye'de yaşanan tartışmalar anımsatılarak, "Türkiye'de yarın öbür gün bir seçim olduğunda seçim sonucu istenildiği gibi çıkmadığında benzer bir olayın yaşanma riskini siz görüyor musunuz?" sorusu üzerine, Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın seçimi kaybedeceğini düşündüğü için ziyaretler yaptığını öne sürdü.
"Erdoğan'ın toplumun önüne çıkıp şunu söylemesi lazım; seçimler olur ve seçimlerden sonra ben gideceksem, eğer halk beni değil de başka birisini seçecekse ben buradan ayrılacağım. Hiçbir taşkınlık, hiçbir sorun olmayacaktır" diyen Kılıçdaroğlu, İstanbul'daki yerel seçimlerin iptal edilmesi gibi bir tablonun bir daha yaşanmamasının beyan edilmesi gerektiğini vurguladı.
CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu, kimsenin umutsuzluğa kapılmaması, erdemden, insandan, istihdamdan yana oy kullanılarak Türkiye'nin büyütülmesi gerektiğini aktardı.
© Tüm hakları saklıdır.