14 Şubat 2025 00:55
Güncelleme: 14 Şubat 2025 00:59
T24 Haber Merkezi
CHP Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır ve DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, 'Kent Uzlaşısı' soruşturması kapsamında gözaltına alınan CHP'li belediye başkan yardımcıları ve meclis üyelerinden oluşan 10 kişinin tutuklanmasına TBMM Genel Kurulu'nda tepki gösterdi. Başarır, "Akın Gürlek, bir gün savcılık yapmamış ama başsavcılık koltuğunda oturan, iktidarın kılıcını sallayan, hak ve özgürlükleri askıya almış bir kişi kararı zaten veriyor. Sandıkta toplayamadığı oyları, meclis üyelerini bir savcı eliyle azaltarak çoğunluğu elde etmek istiyorlar" dedi. DEM Partili Koçyiğit ise, "Demokratik siyaset zeminini ortadan kaldırmaya çalışan, hukuku askıya alan, adaleti yok eden bir rejim adım adım İstanbul merkezli inşa edilmeye çalışılıyor. İstanbul merkezli, Akın Gürlek'in başında olduğu bir yargı darbe mekaniği devreye girmiş durumda" diye konuştu.
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'nca salı günü CHP'li belediyelere "kent uzlaşısı" kapsamında başlatılan soruşturmada gözaltına alınan 10 kişi "PKK/KCK üyeliği" iddiasıyla tutuklandı. Halkların Demokratik Kongresi (HDK) üyeliğinin de suçlama konusu yapıldığı soruşturmada tutuklananlar arasında Kartal Belediye Başkan Yardımcısı Cemalettin Yüksel ve Ataşehir Belediye Başkan Yardımcısı Livan Gür de bulunuyor. Soruşturmada, CHP'li belediyelerin İstanbul'da DEM Parti ile "kent uzlaşısı" kapsamında iş birliği içinde olduğunu iddia ediliyor.
Tutuklamalara tepki gösteren DEM Parti Grup Başkanvekili Gülistan Kılıç Koçyiğit, TBMM Genel Kurulu'nda şunları söyledi:
"İstanbul merkezli yürüyen ve CHP'li 9 belediyede yapılan operasyon sonucu gözaltına alınan 10 kişi tutuklandı bugün. Tutuklanma gerekçesi aslında savcılığın kamuoyuna yaptığı açıklamada açık ve netti. Bugün adliyeye çıkarıldıklarında kamuoyuna servis edilen görüntülerden minareyi çalıp kılıfına uydurmaya çalıştıklarını çok iyi biliyorduk.
Bu ülkede demokratik siyaset zeminini ortadan kaldırmaya çalışan, hukuku askıya alan, adaleti yok eden bir rejim adım adım İstanbul merkezli inşa edilmeye çalışılıyor. İstanbul merkezli, Akın Gürlek'in başında olduğu bir yargı darbe mekaniği devreye girmiş durumda. Bu ülkede demokrasiye, seçilmişlere, herkese kumpas kuruluyor ve bu kumpaslar eliyle de büyük bir istibdat rejimi hakim kılınmaya çalışılıyor. Bunu asla ama asla kabul etmiyoruz. Belediyeleri böyle yıldırmaya çalışmak, ortaklaşma zeminlerini ortadan kaldırmaya çalışmak, siyasi muhalefetin yan yana gelmesini kriminalize etmeye çalışmak buradan kendilerine göre bir algı operasyonuyla Türkiye'nin 2028 seçimlerini adım adım örmeye çalışan anlayışın karşısındayız, karşısında olmaya devam ediyoruz. Kamuoyuna deklare edilen, gizlisi saklısı olmayan işler, yapılan siyasi tutumların kendisini mahkum etmeye çalışan, terörize etmeye çalışan bu anlıyışın karşısında duracağız. İstanbul merkezli savcılık eliyle bu ülkenin demokrasisine darbe yapılmaya çalışılıyor."
CHP Grup Başkanvekili Ali Mahir Başarır da tutuklamaların "iktidarın kılıcını sallıyor" diye nitelendirdiği İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı Akın Gürlek'in hukuku askıya alması sonucu gerçekleştiğini belirterek karara şöyle tepki gösterdi:
"Dört gün önce gözaltına alınan meclis üyeleri, belediye başkan yardımcılarımız tutuklandı. Aslında neden mahkemeye çıktıklarını da bilmiyorum, gerek de yok çünkü Akın Gürlek, bir gün savcılık yapmamış ama başsavcılık koltuğunda oturan, iktidarın kılıcını sallayan, hak ve özgürlükleri askıya almış bir kişi kararı zaten veriyor. Mahkemeye ne gerek var ki? Bu ülkede o Sulh Ceza Mahkemeleri tutuklama taleplerini değerlendiriyor mu sanıyoruz? Buradan gelen siparişler önce İstanbul Cumhuriyet Başsavcısı tarafından kaleme alınıyor. Ondan sonra senaryoyu polisler toplayarak nezarete atıyor. Mahkemeler sadece bir prosedür uyguluyor. Artık hukuk düzeni askıya alınmıştır. Türkiye başka bir noktaya gelmiştir. Sandıkta toplayamadığı oyları, meclis üyelerini bir savcı eliyle azaltarak çoğunluğu elde etmek istiyorlar. Her gün bir soruşturma, her gün bir tutuklama... Geldiğimiz nokta konuşulmalı. Türkiye'de demokrasi üzülerek söylüyorum ki askıya alınmıştır. Öğle saatlerinde grup başkanvekili Cumhurbaşkanı'nın bir şiir okuması sebebiyle siyasi yasaklı olduğun söyledi. Bugün Cumhurbaşkanı'nın yarattığı bu kara düzen siyasetçileri, gazetecileri, sanatçıları, hepsini tutuklayarak, susturarak baskı altına almak istiyor. Hep beraber direneceğiz. Bu artık hukuk falan değil. O kararları tanımıyoruz. Ne mahkeme, mahkeme; ne savcı, savcı; ne düzen, düzen!"
İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığınca, Halkların Demokratik Kongresi yapılanmasında faaliyet gösterdiği belirlenen kişilerin "Emek Meclisi Üyesi", "İlçe Meclisi Üyesi", "Kadın Meclisi Üyesi", "Genel Meclis Üyesi", "Kültür Sanat Komisyonu Üyesi", "Delege Üyesi" gibi sıfatlarla belediyelerde çalıştıkları ve geçmişte bazılarının DEM Parti üyeliği bulunduğu belirlenmişti.
Soruşturmada, HTS incelemeleri sonucu Kartal Belediye Başkan Yardımcısı Cemalettin Yüksel'in 313, Ataşehir Belediye Başkan Yardımcısı Livan Gür'ün "52 şüpheliyle irtibatının tespit edildiği" kaydedilmiş, Yüksel ve Gür'ün irtibat kurdukları şüphelilerden 8'inin "örgüte üye olmak" suçundan arandığı, 8'inin ise aynı suçtan cezaevinde olduğu belirlenmişti. Benzer suçlama tutuklanarak görevden alınan Esenyurt Belediye Başkanı Ahmet Özer soruşturmasında da yer almıştı.
Başsavcılık "Kent uzlaşısı adı altında örgüt faaliyetleri yürüttükleri anlaşıldı"Belediyelere yapılan operasyonun detaylarını, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı şu açıklamayla duyurdu: "Cumhuriyet Başsavcılığımızca İstanbul Emniyet Müdürlüğü Terörle Mücadele Şube Müdürlüğüyle birlikte yürütülmekte olan soruşturma kapsamında; DEM Parti tarafından, yerel seçim stratejisi olarak belirlenen ve Aralık 2023 tarihinde yayımlanan tutum belgesinde; “Kent Uzlaşısı” adı altında çerçevesi çizilen strateji kapsamında, Türkiye’nin batı illerinde farklı kesimlerle diyalog/ittifak zemini arayışına girildiği, bu çerçevede “Kent uzlaşısı” formülü kapsamında gerçekleştirilen görüşmeler/müzakereler ile anlaşma sağlanan İl/İlçelerde aday göstermeme, kendi adayını farklı partiler bünyesinde aday gösterme, belediye meclislerinde kontenjan elde etme vb. cihetine gidildiği, Konuya ilişkin PKK/KCK yönetimince yapılan ve açık kaynaklara yansıyan açıklamalara bakıldığında; -KCK Eş Başkanı Bese Hozat kod Hülya ORAN örgüt paralelinde yayın yapan Medya Haber Televizyonu’nda 05/11/2024 tarihinde yaptığı konuşmasında; “Kürtlerle Türklerin birliği, ortak mücadelesi, ittifakının isminin Kent Uzlaşısı olduğunu, Kent Uzlaşısı’nın Türklerle Kürtlerin ortak birlik duruşu/uzlaşması olduğunu” belirtildiği, -PKK/KCK Yürütme Konseyi Üyesi Cuma kod Cemil BAYIK tarafından kaleme alınan ve örgüt paralelinde yayım yapan Serxwebun Dergisi’nde 31/03/2024 seçimleri öncesinde yer verilen yazısında; “Kent uzlaşısı olarak ifade edilen stratejinin yerinde bir karar olduğu, bu yöntemle Kürt halkının (sözde) Kürdistan’da ve yoğun olarak bulunduğu Türkiye şehirlerinde kendi adaylarını çıkarıp başarılı kılarken, diğer Türkiye kentlerinde demokrat, özgürlükçü, Kürt sorununa demokratik yaklaşan, Kürt halkını dost gören ve Kürt halkının davasını haklı bulup dayanışma tutumu olan adayların kazanmasını sağlayarak siyasi ağırlığını daha da arttırabileceği, bunun özgürlük mücadelesinin gelişmesi ve Kürt sorununun demokratik siyasi çözümü için atılmış önemli bir adım olacağı” şeklinde beyanlara yer verildiği, -PKK/KCK Yürütme Konseyi üyesi Hüseyin Avareş kod Mustafa KARASU’nun 04/04/2024’te örgüte müzahir ANF Haber Ajansında yayınlanan röportajında; “DEM Partinin bu seçimde Türkiye’de genel bir ittifak ve uzlaşı içinde olmadığı, ancak Türkiye’nin çok stratejik alanlarında ‘kent uzlaşısı’ politikası ile tüm demokratik güçlerle birlikte iktidara kaybettirme politikası izlediği ve söz konusu durumun bir partiye değil, demokrasi güçlerine kazandırma tutumu olarak görülmesi gerektiği, muhalefetin de bu şekilde anlamasının faydalı olacağı” hususlarını ifade ettiği, Sonuç olarak yukarıda yer alan hususlar, terör örgütüne yönelik başta HDK Yapılanması olmak üzere, yürütülen soruşturmalar kapsamında elde olunan bilgi ve belgelerle birlikte bir arada değerlendirildiğinde; Kent uzlaşısı formülünün teorisinin terör örgütü yönetimince yapıldığı, demokratik özerklik sisteminde bazı alanlarda uygulanacak bir formül olduğu, doğu illerinde yerel yönetimlerin kazanılarak özerklik sisteminin kurulması, batı illerinde ise Kürt nüfusunu özerklik sistemine benzer bir sistemle yerel yönetimlere dahil edilmesi planlaması çerçevesinde oluşturulduğu ve adına da “Kent Uzlaşısı” denildiği, Kent Uzlaşısı formülü ile batı il ve ilçelerindeki Kürtlerin, belediyeleri kazanamasalar da uzlaşılacak ve desteklenecek aday karşılığında, belediye meclislerinde belli sayılarda kota elde edilmesi sonucu belediye meclis kararlarında söz sahibi olmalarının, yerel yönetimlerde yer almalarının ve siyasi bir denge olmalarının amaçlandığı, Özerlik Sistemi ve Kent Uzlaşısı formülünün, DEM Parti üstü bir örgütlenme sistemi olduğu, özellikle örgütlenme konusunda çalışmalar yürüten örgüt bünyesindeki oluşumların (DBP, HDK) örgütün taban (halk) örgütleme sistemini geliştiren ve yöneten esas kurumlar olduğu anlaşılmıştır. Halkların Demokratik Kongresi (HDK) hakkında ise Terörle Mücadele Daire Başkanlığı tarafından hazırlanan raporlara göre; Yargıtay 16. Ceza Dairesi’nin 02/12/2019 tarih ve 2018/4589 Esas- 2019/7385 Karar sayılı kararıyla PKK/KCK terör örgütünün unsuru olarak ayrıca terör örgütü olarak kabul edilen Demokratik Toplum Kongresi (DTK)’nin devamı niteliğinde olduğu, HDK’nın legal görünümlü bir cephe yapılanması ve TBMM’ye alternatif bir meclis olduğu, bileşenlerinin HBDH cephesindeki terör örgütlerinin legal uzantılı yapılanmaları olduğu, meclislerinin KCK sözleşmesiyle özdeşlik gösterdiği, PKK/KCK terör örgütünün talimatları doğrultusunda legal görünümlü protesto yürüyüşü, basın açıklaması, miting vb. Eylem/ etkinlikleri düzenleyerek toplumsal alanı örgütlediği, 6-7-8 Ekim Kobani olayları, Demokratik Özerklik ilanları ve Çukur- Barikat olaylarında toplumsal alanı örgütleyerek toplumdaki kitlelere kanalize olup Demokratik Özerklik stratejisini kabul ettirmeye çalıştığı, terör örgütlerinin kırsal alanlarına eleman gönderdiği, hiyerarşik olarak PKK/KCK terör örgütünün sözde Türkiye Yürütmesi olan KCK/TDÖ parça örgütlenmesi altında siyasi alan yapılanmasının çatı yapısı olarak yer aldığı tespit edilmiştir. Cumhuriyet Başsavcılığımızca terör örgütünün HDK Çatı Yapılanmasının İstanbul ilinde faaliyet gösteren mensuplarına ilişkin yürütülen ana soruşturma evrakı incelendiğinde ele geçirilen örgütsel arşive göre terör örgütünün paralel meclis yapılanmasında HDK mensubu (örgütsel tabirle sözde Emek Meclisi üyesi, İlçe Meclisi Üyesi, Kadın Meclisi Üyesi, Genel Meclis Üyesi, Kültür Sanat Komisyonu Üyesi, Delege Üyesi vb sıfatlarla) olduğu tespit edilen; 1-Şüpheli C.Y.’nin Kartal Belediye Başkan Yardımcısı, 2-Şüpheli L.G.’nin Ataşehir Belediye Başkan Yardımcısı, 3-Şüpheli B.K.’nın Üsküdar Belediye Meclis Üyesi, 4-Şüpheli E.G.’nin Sancaktepe Belediye Meclis Üyesi, 5-Şüpheli G.A.’nın Fatih Belediye Meclis Üyesi, 6-Şüpheli H.Ö.’nün Tuzla Belediye Meclis Üyesi, 7-Şüpheli N.A.’nın Adalar Belediye Meclis Üyesi, 8-Şüpheli S.G.’nin Şişli Belediye Meclis Üyesi, 9-Şüpheli T.Ş.’nin Beyoğlu Belediye Meclis Üyesi olarak, 31/03/2024 yerel seçimler sonrasında terör örgütünce verilen talimatla “Kent Uzlaşısı” faaliyeti kapsamında seçilmeleri sağlanarak görev yapmaya başladıkları ve halen görevli oldukları, yukarıda da izah edildiği üzere özerlik sistemi ve kent uzlaşısı formülünün, DEM Parti üstü bir örgütlenme sistemi olduğu, özellikle örgütlenme konusunda çalışmalar yürüten örgüt bünyesindeki oluşumların (DBP, HDK) örgütün taban (halk) örgütleme sistemini geliştiren ve yöneten esas kurumlar olduğu hususu da nazara alındığında adı geçen şüphelilerin terör örgütünün Kent Uzlaşısı faaliyeti kapsamında faaliyet yürüten örgüt mensuplarından oldukları anlaşılmış olup; Yukarıda geçen şüpheliler ile yine HDK mensubu olduğu tespit edilen Şüpheli İ.P.’nin (Beyoğlu Belediyesiyle bağlantılı sivil şahıs) olmak üzere toplam (10) şüphelinin yakalanarak gözaltına alınması, örgütsel doküman ve sair suç delillerin ele geçirilebilmesi için arama ve el koyma işlemleri amacıyla 11/02/2025 saat 06.00 itibariyle eş zamanlı operasyon icrası kapsamında şüphelilerin tamamı yakalanarak gözaltına alınmış olup TEM Şube Müdürlüğü ekiplerince şüphelilerin ikameti, işyerleri ve şüphelilerden C.Y. ve L.G.’nin görev yaptıkları Belediye Başkanlıklarındaki mahsus odalarında arama işlemleri devam etmektedir. Gelişmelerden bilahare bilgi verilecektir. Terör örgütünün metropol illerde etkinliğini arttırma amacını haiz Kent Uzlaşısı faaliyetinin tüm unsur ve mensuplarıyla deşifre edilmesi için soruşturmalarımız derinleştirilerek devam edecektir.” |
© Tüm hakları saklıdır.