Cumhuriyet yazarı Ayşe Yıldırım, haftasonu Türkiye’yi ziyaret eden Uruguay’ın mütevazi eski Başkanı Jose Mujica’nın “Güçlü olmak büyük kalabalıklarla mümkündür. Oldukça basit ama solun bunu anlaması çok kolay olmuyor” sözlerini aktararak, “Biz de umalım ki sol bu kez ‘basitçe’ anlasın” ifadelerini kullandı.
CHP’li bir yöneticinin solun birlik olması halinde oy oranının en az yüzde 40 olacağına, bunun da iktidar anlamına geldiği görüşlerini aktaran Yıldırım yazısında, “Yan yana oturup ortak muhalefet edebilirlerse empati sempatiye dönüşürse; Kemal Bey’in iyi niyeti, Demirtaş’ın dirayetli duruşu ve Sırrı’nın esprileriyle bu iş olur” ifadelerine yer verdi.
Ayşe Yıldırım’ın Cumhuriyet’te “Sol birliğe mecbur, çünkü 2019’da üç seçim var” başlığıyla yayımlanan (5 Kasım 2015) yazısı şöyle:
İspanya devriminde anarşistler, komünistler ve sosyalistler aralarında çatışmaya başlayınca kazanan Franco oldu.
Almanya’da komünistler ve sosyalistler birbirlerini öldürmeye başladığında zaferi Hitler kazandı.
Bu örnekleri verdikten sonra “Sadece Türkiye’de değil tüm dünyada solun derdi ‘birlik’ti” diyor Uruguay’ın eski Başkanı Jose Mujica: “Uruguay’da sol, birlik olması gerektiğini öğrendiği gün kazanmaya başladı.”
Mujica bu sözleri CHP’nin davetlisi olarak geldiği Türkiye’de söyledi. Tam da seçim sandıklarının konulduğu gün… Seçimin sonucu malum, nedenleri günlerdir televizyonlarda, gazete sütunlarında dile getiriliyor. Herkes olaya kendi penceresinden bakıyor. Bir şey daha konuşuluyor ki o da Mujica’nın dediği gibi solun derdi olan ve bir türlü sağlanamayan ‘birlik.’ Türkiye, bir yol kazası olmazsa 2019’da tüm yönetim kademesini belki de sistemini değiştirecek üç seçimi birden yapacak: Yerel seçim, genel seçim ve cumhurbaşkanı seçimi.
İşte bu manzara Ankara’nın sol kulislerini hareketlendirdi. Eğer solda bir birlik olacaksa bu öncelikle parlamentoda temsil olanağı elde eden iki parti yani CHP ve HDP öncülüğünde olacak diyen kimi isimler şimdiden harekete geçilmesinden yana.
Sandalye sayısı bakımından dördüncü parti konumuna düşen MHP aradan çıkınca CHP ve HDP Meclis’te yan yana oturacak artık. Sadece bu bile birlik yanlısı isimler için bir başlangıç olarak algılanıyor: “Yan yana oturup ortak muhalefet edebilirlerse empati sempatiye dönüşürse; Kemal Bey’in iyi niyeti, Demirtaş’ın dirayetli duruşu ve Sırrı’nın esprileriyle bu iş olur.”
AKP’nin daha doğrusu Erdoğan’ın hareketlerini hesaplayarak kaba taslak yol haritası çizenler bile var. Erdoğan’ın Cumhurbaşkanlığı ve genel seçimleri birleştireceğini düşünen CHP’lilere göre, “Öncelikle yerel seçim sonuçlarına bakmak isteyecektir. Oradan çıkacak sonuca göre eksikliklerini tamamlamak, yüklenmesi gereken yerleri belirlemek isteyecektir. Sol ise bunu kendi lehine çevirebilir ve öncelikle yerelde bir ittifak kurabilir. Bunun nasıl olacağı günün şartlarına göre konuşulur. Daha sonra da genel seçimde ve Cumhurbaşkanı seçiminde birlikte hareket edilir” diyor.
Muhafazakâr ve milliyetçi kesimin büyük oranda 1 Kasım’da AKP’de birleştiğine dikkat çeken CHP’li bir yönetici de “Birlik olmadan muhafazakâr sağı alt edemeyeceğimiz ortada” diyor. 1 Kasım’dan ders çıkarılması gerektiğine dikkat çeken CHP’li yöneticiye göre solun birlik olması halinde oy oranı en az yüzde 40, parlamento dışı solun da katılmasıyla ve yaratılan rüzgârla birlikte bu oran daha da yukarı çıkacaktır. Bu da iktidar demektir. Elbette bu koşulların oluşması için önce CHP içinde ciddi bir tartışma süreci yaşanacak. Bugünlerde başlayan farklı ideolojik çizgilerden yükselen ‘değişim’ seslerinin en baskın olanı ise “Sol değerlere sahip çıkalım” diyenler:
“Sağdan sempatik insanlar çekilerek bu iş olmaz. Bizim önce ideolojik netliği sağlamamız lazım. Parti yüzde 25’e sıkışmış durumda. Bunu aşmanın yolu da sol değerlere sahip çıkmaktan geçiyor. Kurultayda da tüm bunlar konuşulacaktır.”
HDP, HDK, DBP ve DTK eşbaşkanlarının önceki gün yaptığı ortak açıklamada da “CHP’nin de ana muhalefet partisi olarak bu tarihi günlerde barış ve demokrasi adına üzerine düşen sorumluluğu cesaretle yerine getireceğini umuyoruz. Sorunlarımızın çözümünde parlamento içi ve dışı bütün demokrasi güçlerinin birlikte hareket ederek Meclis’i çözümün odağı haline getirebileceğine inanıyoruz” deniyordu.
Mujica ile başladık onun sözü ile bitirelim: “Güçlü olmak büyük kalabalıklarla mümkündür. Oldukça basit ama solun bunu anlaması çok kolay olmuyor.”
Biz de umalım ki sol bu kez ‘basitçe’ anlasın… Daha önce birkaç kez denenen, 7 Haziran öncesi ‘Barış Bloku’yla istenen şey bu kez ‘Demokrasi Bloku’ ile hayata geçirilsin.