Ahmet Kekeç, Mustafa Alp Dağıstanlı'nın T24'te "Ahmet Kekeç'i üzebildiğime çok memnun oldum" başlığı ile yayımlanan yazısına yanıt verdi. Dağıstanlı'nın Murat Belge'nin ifadelerini eksik aktardığı için eleştirdiği Kekeç, Belge'nin söylemediği laflardan hüküm çıkarmadığını söyledi ve "Dürüstlük, namus, ahlak, zekâ, Murat Belge’nin 'demiş bulunduğu' lafları da görmeyi gerektirmez mi?" diye sordu. Kekeç Dağıstanlı'ya, "Ya okumuyor, ya da okuduğunu anlamıyor" diye yanıt verdi.
Dağıstanlı'nın kendisini eleştirirken ayıp ettiğini belirten Kekeç köşesinde (2 Ekim 2012) şunları yazdı: "Dürüstlük, namus, ahlak, zekâ, Murat Belge’nin 'demiş bulunduğu' lafları da görmeyi gerektirmez mi? Bunu neden görmüyor Mustafa? Neden 'Murat Belge’mi kimselere yedirmem' psikolojisine giriyor? Başkalarında 'problemli' bulduğu bir yazarlık yaklaşımını eleştiriyorsa, bu problemli yaklaşıma kaynaklık eden 'durumu' (yani Murat Belge’nin kimi hallerini de) görmeli ve eleştirmelidir. Ki, 'İşte dürüst, namuslu, ahlaklı ve zeki bir yazarlık tutumu' diyebilelim. Mustafa Alp Dağıstanlı da, kimi “terbiye edici” eski Marksist ve liberal refikleri gibi, “namus, ahlak, dürüstlük, zekâ” sözcüklerini bol bol kullanarak, bu sözcükleri tekeline alarak, ötekinin “itibarına” vuruyor. Ve ayıp ediyor. Hayır, elbette Mustafa’yı her zaman “konuşulabilir” ve sempatik bulurum. (Bana göre) kafa karışıklığıyla malul olsa da, yazdıklarını önemserim. Bu nedenle, “kıyıcı” olmamaya çalışırım, en azından buna dikkat ederim. (Bkz. Linkini verdiği eski yazılarım.) Peki, Dağıstanlı niçin kıyıcı (benim ölçülerime göre “terbiye dışı”) bir dil kullanmayı tercih ediyor? Bunun bir adım ötesinde, “Başbakan’ın kof mahdumu” demeyeceğinin garantisi nedir? Efendice, edebi dairesinde tartışacaksak, tartışalım..."
Kekeç'in, Belge'nin T24'te "Kürt sorunu sarpa sarar, Erdoğan kafasının dikine giderse darbe olur" başlığıyla yayımlanan söyleşideki ifadelerini eleştirdiği köşe yazısıyla başlayan tartışma, Mustafa Alp Dağıstanlı'nın Kekeç'in köşesinden yaptığı değerlendirmelere getirdiği eleştiriyle devam etmişti.
Kekeç'in "anlamak istediğini anlayan birisi" olduğunu ifade eden Belge, Kekeç'in "böyle anlamak istiyorum" dediği noktada artık ona anlatacağı bir şeyin olmadığını söyleyerek karşılık verdi.