Ahmet Kekeç
(Star, 25 Eylül 2012)
90’lı yılların başıydı, aklımda yanlış kalmadıysa... Haftalık haber dergilerinden biri, basın ve magazin ünlülerine, “Darbe olursa ne yaparsınız?” diye bir soru yöneltmişti.
Soruşturmaya cevap veren hemen herkes “darbeye karşı çıkacağını” söylüyordu.
Mesela Hasan Cemal, “Dağa çıkar, mücadele ederim” diyordu.
Hasan abi (ki mesleğimizin duayenidir, çok severim kendisini ve incinmesini istemem), tam da “dağlık” bir olay zuhur ettiğinde, “düz ovada” kalmayı tercih etti.
Düz ovada kaldı ve 28 Şubat darbesinin “olgunlaşmasına” kendi ölçeğinde katkıda bulundu... “Üst düzey bir general beni aradı, dedi ki...” diye başlayan “korkutucu” yazılar, Hasan abinin kaleminden çıkmıştır.
Bir başkası (reklamcı İzmir Tolga olabilir mi?), “darbelere karşı çıkan bir yapısı olduğu için” yer altına inip mücadele edeceğini söylüyordu.
Sırasıyla Taha Akyol, Hasan Pulur ve Oktay Ekşi de darbeye karşı çıkacaklarını duyuruyorlardı.
Pulur ve Ekşi’yi tam hatırlamıyorum da, Taha Bey Gandhi gibi “pasif direniş” yolunu seçeceğini söylüyordu.
Fakat, Taha Bey de sözünde durmadı... Pasif direnişi değil, “aktif direnişi” seçti ve 28 Şubat takımıyla kora kor mücadele etti... (Hasan Cemal ve Taha Akyol’un tutumları, “sol” ve “sağ” aydınlar arasındaki “celadet farkına” işaret eder mi? Bence etsin artık...)
Soruşturmaya, başka ünlüler de (mankenler, futbolcular, akademisyenler) cevap vermişti.
Murat Belge var mıydı, hatırlamıyorum.
Hissiyatım, soruşturmaya Murat Belge’nin de cevap verdiğini söylüyor.
Muhtemelen “darbeye karşı açık mücadele yolunu seçerim” demiştir. 28 Şubat sürecinde “suskunları” oynasa da, militarizme cevaz veren bir görüş herhalde ondan sadır olmaz.
Süreç içinde, “ordu izin vermez” gibilerden beyanatları da oldu Murat Belge’nin. Bir güvence gibi sunmasa da, “Ordunun irticaya, din devletine, teokrasiye izin vermeyeceğini” şurda burda tekrarlayıp durdu. Ki, bazıları bunu bir “güvence” gibi algılamıştır.
Mesele ne?
Darbe gibi şeylere “a priori” karşı olan Murat Belge, T24 sitesinden Hazal Özvarış’ın sorularını yanıtlamış ve yeni bir darbenin, Erdoğan’ın otoriterleşmesine (yani mevcut otoriter tutumunu sürdürmesine) bağlı olduğunu söylemiş... “Birileri bundan yararlanarak darbe yapabilir” diye uyarıyor.
Mümkündür.
Darbe, “güvence” olarak görüldüğü sürece her zaman ihtimal dahilindedir ve bundan kaçış mümkün değildir...
Fakat, “ordu izin vermez” ve “Erdoğan’ın otoriterleşmesi” dediğiniz an, darbenin “meşru bir şarta” bağlı olduğunu söylemiş ve bu işi güvence gibi görenlerin (özellikle de o “birileri”nin) elini güçlendirmiş olmuyor musunuz?
Menderes’in otoriterleştiğini söyleyenler, 27 Mayıs’ı yaptırmışlardı.
Erdoğan’ın otoriterleştiğini söyleyenler de, “Demokrasiye ancak bize çok acı çektirecek bir altüst oluşla ulaşacağımızı” ileri sürüyorlar. Bunların başında, Belge’nin de yazarları arasında bulunduğu gazetenin başyazarı geliyor.
Hazal Özvarış soruyor: “Darbe olursa, demokrasiye geçişin daha hızlı olacağını mı söylüyorsunuz?”
Murat Belge cevaplıyor: “Evet...”
Bu “evet”in altını doldurmak için bin dereden su getiriyor, darbenin ne kadar da kötü bir şey olduğuna bizleri inandırmaya çalışıyor ama yaptığı işin adlı adınca “pornografik işgüzarlık” olduğunu hesap edemiyor.
Belki de hesap ediyordur.
Bunlar çok zeki insanlar. Boşa konuşmazlar...