Ekonomi

Katar'ın OPEC'ten ayrılma kararı ne anlama geliyor?

"Tek taraflı kararlardan rahatsız başka ülkeler tarafından takip edilebilir"

03 Aralık 2018 21:25

T24 Haber Merkezi
Gonca Tokyol

Katar, bir aydan kısa süre kala bugün yaptığı açıklamayla 1 Ocak 2019 tarihinden itibaren Petrol İhraç Eden Ülkeler Örgütü'nden (OPEC) ayrılacağını duyurdu.

Enerji Bakanı Saad Şeride El Kabi tarafından başkent Doha’da yapılan açıklamada, dünyanın en büyük sıvı doğal gaz üretici olan Katar’ın bu konuya odaklanacağını ve kararın OPEC’le iletişim halinde alındığı belirtildi.

TIKLAYIN - Katar, OPEC'ten çekiliyor

“Piyasa tek bir ülke tarafından yönetilen bir organizasyonun kontrolünde”

Kararın ‘siyaset tarafından yönlendirilmediğini’ ifade etse de, El Kani’nin “Petrol piyasasından çıkacağımızı söylemiyoruz ama bu piyasa tek bir ülke tarafından yönetilen bir organizasyonun kontrolünde” şeklindeki sözleri, Suudi Arabistan’a bir gönderme.

Doha’dan gelen açıklamadan sadece birkaç gün önce de toplamda dünya petrol piyasasının yaklaşık yüzde 40’ını domine eden Rusya (OPEC üyesi değil) ile Suudi Arabistan arasında Arjantin’de bir görüşme gerçekleşmişti. Taraflar, gelecek aylarda petrol fiyatlarının daha da düşmemesi için yeni bir arz kesintisine karar verdiklerini açıklamıştı.

OPEC üyeleri, 2019 planlarına karar vermek için 6 Aralık'ta Avusturya'nın başkenti Viyana'da bir araya gelecek. El Kabi, Katar'ın örgütten ayrılma kararına rağmen toplantıya katılacağını söyledi. 

"Tek taraflı kararlardan rahatsız başka ülkeler tarafından takip edilebilir"

Katar, 15 üyeli OPEC’in en büyük 11. petrol üreticisi olsa da, Reuters’a konuşan kaynaklar, “Büyük bir üretici değiller ama OPEC tarihinde önemli bir yol oynuyorlar” yorumunda bulunuyor. 2001-2008 yılları arasında OPEC başkanlığı da yapan eski Cezayir Petrol Bakanı Şekip Halil (Chakib Khelil) de benzer fikirde. Katar’ın örgütten ayrılmasının OPEC’in yüzünü Rusya, Suudi Arabistan ve ABD’ye dönmesiyle sonuçlanabileceğini kaydeden Halil, Doha’nın çıkışının ‘psikolojik etkileri’ olabileceğine ve geçmiş yıllarda Riyad’ın aldığı tek taraflı kararlardan rahatsız olan diğer üyeler tarafından da takip edilebileceğine dikkat çekiyor.

"Jeopolitik farklılıkların kontrol edilemeyecek noktaya ulaşması şeklinde yorumlanacak"

Bloomberg’e konuşan, RBC Capital Markets LLC’nin emtia stratejistlerinden eski CIA analisti Helima Croft, Katar’ın kararının ‘sembolik’ boyutunu işaret ediyor:

“LNG’ye (sıvı doğalgaz) odaklanmak OPEC üyeliğiyle çakışan bir durum değil. Atılan adım kaçınılmaz şekilde birçokları tarafından jeopolitik farklılıkların kontrol edilemeyecek noktaya ulaşması şeklinde yorumlanacak.”

OPEC üyeleri Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri ile üye olmayan Bahreyn ve Mısır, 2017 Haziranı'nda, Körfez’de yaşanan kriz sonrasında ‘terörü desteklediği’ iddiasıyla Katar’a ambargo uygulamaya başlamıştı. Katar ise iddiaları reddediyordu. 

Öte yandan, OPEC'in de-facto lideri Suudi Arabistan'la yaşanan gerilimin yanı sıra, Katar'ın kararı ABD'nin örgütü daha net bir şekilde hedef alacağını açıklamasının ardından geldi. ABD Başkanı Donald Trump, OPEC'i birçok kez sözlü bir şekilde hedef göstermişti ancak Çin ve Avrupa Birliği ile yürüttüğü 'ticaret savaşları'nın arasında henüz bu konuda somut adımlar atmaya vakit bulamamıştı.

"Katar'ı OPEC üyesi olmanın artan risklerinden de koruyacak"

Eğer yasalaşırsa, hem Cumhuriyetçilerin hem de Demokratların desteklediği, 1890 tarihli 'Sherman Antitrust Act' kapsamında çıkarılması planlanan NOPEC yasası, ABD'li savcılara petrol fiyatlarında 'manipülasyon' yaptığı gerekçesiyle dava açılabilmesinin önündeki engelleri kaldıracak. Bloomberg, kararın NOPEC'in yasalaşmasından önce gelmesinin, Katar'ı OPEC üyesi olmanın artan risklerinden de koruyacağı yorumunu yaptı. 

Katar, kurucu ülkeler İran, Iran, Kuveyt, Suudi Arabistan ve Venezuela’nın ardından 1960’ta kurulan örgüte üye olan ilk ülke. OPEC, ilk uluslararası tanınırlığını, 1973’te Mısır’la savaş halindeki İsrail’le iş birliği içindeki şirketlere ambargo uygulanacağını açıklamasıyla kazanmıştı. Son zamanlardaki en önemli çıkış ise, petrol fiyatlarının varil başına 100 dolardan 30 dolara kadar gerilemesinin ardından OPEC üyesi olmayan Rusya’nın da katılımıyla 2016’da alınan ‘arz kısıtlaması’ kararı olmuştu.

Petrol fiyatları, 2017 ve 2018’de istikrarlı yükseliş göstermişti ancak ekim başından bu yana yüzde 20’den fazla düştü.