Karar yazarı Ahmet Taşgetiren, Türkiye'nin Suriye konusundaki "hassasiyetine" değindiği bir yazı kaleme aldı. Taşgetiren, Türkiye'nin esas meselesinin Kürt yapılanması olduğunu belirterek; "PKK’yı tıpkı bizim gibi ABD de terör örgütü olarak tanıyor. Ama YPG-PYD’ye bizim gözümüzle bakmıyor ve o yapının 'Devletleşme' yolunda ilerlemesi için her türlü imkânı ve korumayı sağlıyor. En son, 20 Ocak’ta yapılacak Trump’ın devir – teslim törenine Mazlum Kobani’nin davet edildiği bilgisini de buraya ekleyelim" ifadelerini kullandı.
Taşgetiren'in yazısı şöyle:
"PKK’yı tıpkı bizim gibi ABD de terör örgütü olarak tanıyor. Ama YPG-PYD’ye bizim gözümüzle bakmıyor ve o yapının “Devletleşme”yolunda ilerlemesi için her türlü imkânı ve korumayı sağlıyor. En son, 20 Ocak’ta yapılacak Trump’ın devir – teslim törenine Mazlum Kobani’nin davet edildiği bilgisini de buraya ekleyelim.
YPG-PYD yapılanmasının iki “müttefik” olan Türkiye – Amerika ilişkilerinde en kritik başlıklardan biri olduğu biliniyor.
Şimdi Suriye’de kaos var, ama yeniden yapılanma gerçekleşecek. Türkiye başat rolde gözüküyor. Ama en azından iki alanda etkisinin sınırlı olduğu da gözleniyor: İsrail’in atakları ve Fırat’ın Doğusundaki yapılanma.
Fırat’ın Batısında YPG -PYD varlığı en aza indirilmiş olsa da, Doğu’da, Türkiye sınırına kadar geniş bir bölgeyi SDG kontrol ediyor, ağırlıklı olarak YPG-PYD.
Soru şu: Suriye’deki Kürt varlığı ile sorunu olmadığı ifade edildiğine göre, Türkiye’nin, kendisini “Kürt yapılanması” olarak takdim eden YPG-PYD politikası ne olacak? Orada bir “Ayrıştırma zorluğu” var. Türkiye olarak Suriye’de YPG-PYD’nin bütün Kürtleri temsil etmediği, hatta Kürtler üzerinde baskı uyguladığı gibi tezleri seslendiriyoruz. Muhtemelen diğer Kürtlerin Suriye bütünü içinde eşit vatandaş olması gibi bir durumu dillendirmiş oluyor, ayrı bir “Statü” edinilmesini istemiyoruz. Ama artık 10 yılları bulan bir süreçte, tabii ki ABD’nin korumasında bir “Statü” kazanıldığı da açık.
Meselenin asıl hassas tarafı biliyoruz ki Türkiye ile ilgili. Türkiye’de de bir “Statü” mücadelesi veriyor siyasi Kürt hareketi. Evet, en son ismi DEM olan siyasi Kürt hareketi, Türkiye’de de bütün Kürtleri kapsamıyor ama “kimlik boyutu”nda öne çıkış kaçınılmaz olarak siyasi yapılanma ile bağlantılı.
Türkiye’deki siyasi Kürt hareketi, Suriye’deki PYD-YPG yapılanmasını sahipleniyor. Oraya yönelik “Ankara politikası”nı adeta bir “iç politika olayı” çerçevesinde görüyor ve “Kürt siyasi bilinçlenmesi”ne aktarmaya çalışıyor."
Yazının tamamını okumak için tıklayın.