Gündem

Karar yazarı Ocaktan: Türkiye, İsrail veya başka bir ülkenin olası Suriye saldırılarını durdurma görevini üstlenmek zorunda kalabilir

16 Aralık 2024 10:04

Güncelleme: 16 Aralık 2024 10:05

T24 Haber Merkezi

Karar yazarı Mehmet Ocaktan, Suriye'de Esad rejiminin yıkılmasının ardından Türkiye'nin bölgedeki duruşunun güçlendiğine dikkat çekerek, bundan sonra izlenilecek politikada dikkatli olunması gerektiğini vurguladı. Ocaktan, "Eğer Suriye konusunda şu anda vermekte olduğumuz fotoğraf sadece bir görüntüden ibaret değilse, bu ülkeye ilişkin belli sorumlulukları da üstlenmemiz gerekecektir. Yeni Suriye şartlarında, Türkiye olarak gönüllü bir sorumluluğa talip olduğumuza göre, yarın İsrail’den ya da başka ülkelerden Suriye’ye doğrudan gelebilecek muhtemel saldırıları da durdurma görevini üstlenmek zorunda kalabiliriz." dedi.

Bundan sonra Suriye hakkında izlenilecek politikanın çok önemli olduğunu kaydeden ve Ankara'nın şu ana kadar "Suriye Milli Ordusu" gibi orduları desteklediğini ancak  yönetime geçen HTŞ'nin Türkiye'nin terör listesinde olduğunu ifade eden Ocaktan'ın köşe yazısının ilgili bölümü şöyle:

" (HTŞ) Hâlâ da bu kapsamdan çıkarılmış değil. Yani HTŞ, Türkiye’nin desteği ile buralara gelmedi.

Bununla birlikte Ankara, Suriye Milli Ordusu gibi gruplara desteğini ve bağlılığını hep sürdürdü. Dolayısıyla HTŞ dahil bütün gruplar üzerinde ciddi bir etkiye sahip olacaktır.

Ancak bu süreç gerçek anlamda ciddi riskler barındırıyor. Ankara’nın yeni dönemle ilgili aldığı proaktif tavır olumlu olmakla birlikte, bundan sonraki süreçte Suriye’de ortaya çıkması muhtemel olumsuzlukların önemli bir bölümünün aynı zamanda Türkiye’nin hanesine yazılacağını da bilelim.

Yeni Suriye şartlarında, Türkiye olarak gönüllü bir sorumluluğa talip olduğumuza göre, yarın İsrail’den ya da başka ülkelerden Suriye’ye doğrudan gelebilecek muhtemel saldırıları da durdurma görevini üstlenmek zorunda kalabiliriz. Kısacası, eğer Suriye konusunda şu anda vermekte olduğumuz fotoğraf sadece bir görüntüden ibaret değilse, bu ülkeye ilişkin belli sorumlulukları da üstlenmemiz gerekecektir.

Evet İran ve Rusya artık denklem dışında… Ama Avrupa ve özellikle Arap ülkeleri, Suriye’nin yeni yönetimi konusunda nasıl bir tavır alacak doğrusu bilmiyoruz. Keşke Türkiye, en azından Mısır, Suudi Arabistan ve Birleşik Arap Emirlikleri gibi ülkelerle birlikte hareket etme imkanları araştırılabilseydi…

Şu da bir gerçek ki bu ülkelerin hiçbirisi, Amerika’nın hilafına bir tavır almaları pek mümkün gözükmüyor.

Unutmayalım, Türkiye’nin hareket alanını sınırlayacak olan tek unsur, Amerika’nın YPG bölgesindeki varlığıdır. Her ne kadar Trump “Suriye bizi ilgilendirmiyor” dese de milyarlarca dolar yatırım yaptığı Kürt bölgesinden yakın vadede vazgeçmeyecektir.

Türkiye’nin YPG yapılanmasını PKK ile özdeş gördüğü dikkate alındığında, bu konuda Ankara’nın hassasiyetlerini de dikkate alan nasıl bir çözüm üretilecek doğrusu biraz belirsiz…

Her şeye rağmen, eğer PKK’nın biraz geri plana çekildiği bir formül üretilebilirse, hem Türkiye’yi hem de Amerika’yı tatmin edecek bir sonucun ortaya çıkması da ihtimal dahilinde. Türkiye’nin ihtiyacı olan tek şey; şovu değil, rasyonaliteyi esas alan bir dış politika vizyonu… Umarız, günün sonunda Hakan Fidan’ın diplomasi çizgisi kazanır."

 
Haber, değiştirilmeden kaynağından otomatik olarak eklenmiştir