Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, hükûmete yeni tip Koronavirüs (Covi-19) salgının ekonomik boyutuyla mücadeleye ilişkin önerilerde bulundu. Karamollaoğlu, "Salgın nedeniyle zor günler yaşayan vatandaşlarımıza, gelir düzeylerine bakılmaksızın ivedi şekilde her T.C. kimlikli kişiye sağlık, kira ve beslenme harcamaları için 1000 TL nakdi destek sağlanmalıdır." dedi.
"Koronavirüs ile Mücadele ve Ekonomik Tedbir Önerileri" konulu basın toplantısında konuşan Karamollaoğlu, "ABD ve AB ülkeleri başta olmak üzere, birçok ülkede milli gelirin yüzde 10’unun üzerinde teşvik ve yardımlar açıklanmışken, Türkiye’de büyük bölümü vergi ertelemesi ve dolaylı desteklerden oluşan 100 milyar TL'lik ekonomik paketin milli gelire oranı sadece yüzde 2 düzeyindedir. Üzülerek ifade ediyoruz, açıklanan tedbirler ne yazık ki evde kal ama aç kal şeklinde özetlenebilir. Şu ana kadar açıklanan tedbirleri ve destek paketlerini gerekli görüyor, destekliyoruz fakat yeterli bulmadığımızı ifade ederek, sıralayacağımız maddelerin de bir an evvel yürürlüğe konulmasını teklif ediyoruz." değerlendirmesin bulundu.
"Devlet, vatandaşın derdine derman olmak zorundadır. Çünkü insanımızın dert çekecek takati kalmamıştır" diyen Karamollaoğlu, "Hayata geçirilecek ekonomik önlemler, işsizler ordusunun artmamasına, fabrikaların kapanmamasına, evinde oturmak zorunda kalan esnaf ve zanaatkârların uğradıkları zararların telafisine yönelik bir imkan sağlamalıdır." ifadelerini kullandı.
Karamollaoğlu önerilerini şu şekilde sıraladı:
Ülkemiz ve dünya genelinde kritik bir süreçten geçiyoruz. "Covid-19" salgınına karşı önemli bir mücadele verilmektedir.
Öncelikle bu mücadelede hayatını kaybeden vatandaşlarımıza Allah’tan rahmet, acılı ailelerine sabır diliyor; tedavileri süren vatandaşlarımıza da acil şifalar temenni ediyoruz.
Bu mücadelede fedakarca görev yapan, başta sağlık çalışanlarımız olmak üzere tüm kamu çalışanlarımıza yürekten şükranlarımızı sunuyoruz.
Bu salgın bize, farklılıklarımızı bir kenara bırakarak birlikte hareket etmemiz gerektiğini bir kez daha hatırlatmıştır. İnanıyoruz ki; bu zor süreci de hep birlikte aşacak, bu salgınla mücadeleyi de hep birlikte başaracağız.
Hayata geçirilecek ekonomik önlemler, işsizler ordusunun artmamasına, fabrikaların kapanmamasına, evinde oturmak zorunda kalan esnaf ve zanaatkârların uğradıkları zararların telafisine yönelik bir imkan sağlamalıdır.
Krizden en çok etkilenen kesim; yoksul insanlarımız, asgari ücretliler, işsiz kalanlar, iş yerini kapatıp evinde oturmak zorunda kalan küçük esnafımızdır.
Salgın nedeniyle zor günler yaşayan vatandaşlarımıza, gelir düzeylerine bakılmaksızın ivedi şekilde her TC kimlikli kişiye sağlık, kira ve beslenme harcamaları için 1000 TL nakdi destek sağlanmalıdır.
Çiftçilerimizin kredi borç ödemeleri ertelenmeli, kredi vadeleri makul düzeye yükseltilmeli ve faizsiz şekilde yeniden yapılandırılmalıdır. Gıda ithalatına acilen son verilmeli, çiftçilerimiz daha fazla desteklenerek yerli üretim için seferberlik ilan edilmelidir.
İnsanların evinde kalmasının ısrarla tavsiye edildiği bu dönemde, vatandaşlarımızın su, elektrik, doğalgaz, internet ve telefonları asla kesilmemeli; fatura, kredi ve kredi kartı borçları faizsiz olarak ötelenmelidir.
Gençlerimizin öğrenim kredi borçları ertelenmelidir.
İşini kaybeden, iş yerini açamayan ve bu nedenle ciddi gelir kaybına uğrayanların konut kredi ödemeleri ve TOKİ Ödemeleri belli bir dönem ertelenmelidir.
İşverenlerin üzerindeki “vergi yükü” azaltılmalı, çalışanların işveren üzerindeki yükü devlet tarafından omuzlanarak insanımızın işsiz kalmasının önüne geçilmelidir.
Sağlık tedbirleri için oluşturulan Bilim Kurulu benzeri bir yapılanmaya gidilerek, uzman kişilerden müteşekkil bir 'Ekonomi Kurulu' oluşturulmalıdır.
Kamuda topyekün tasarruf dönemi başlatılmalıdır.
Tehlikeye en çok maruz kalan sağlık çalışanlarımızın koruyucu ekipman ve ihtiyaçları eksiksiz karşılanmalıdır.
Belediyelere ek kaynaklar aktarılmalıdır. Hizmetlerin ulaştırılması açısından yerel yönetimle iktidar arasındaki siyasi farklılıkların vatandaşlarımıza olumsuz yansımasının önüne geçilmelidir.
Özel okullarda çalışan öğretmenlerin mali hakları güvence altına alınmalıdır.
Büyük bir mağduriyet yaşayan 'ücretli öğretmenlerimiz'in maaşları, derslere giriyormuş gibi ödenmeye devam edilmelidir.
Krizle mücadele süreci sonrası için krizden çıkarılacak dersler bir kenara not edilmelidir.
Devlet, vatandaşın derdine derman olmak zorundadır. Çünkü insanımızın dert çekecek takati kalmamıştır.