Yaşam

Kandıra Cezaevi'nde hastalar için hep aynı yemek çıkıyor, eşcinsel mahkumlar taciz ediliyor

Kandıra Cezaevi'ndeki mahkumlar durumlarını anlattı: Eşcinsel mahkumlar taciz ediliyor, mektup engellemeleri yaşanıyor, avukat görüşmeleri izleniyor, hep aynı diyet yemek çıkıyor...

28 Şubat 2014 23:13

Hülya Karabağlı / Ankara

TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu, Kocaeli, Kandıra Cezaevleri'nde incelemelerde bulundu. Konu ile ilgili değerlendirmelerini paylaşan CHP Malatya Milletvekili Veli Ağbaba cezaevinde çıkan yemeklerin çok kötü olduğunu belirterek hasta tutuklu ve mahkumlar için çıkan diyet yemeklerin sürekli aynı olduğunu ve tüm hastalara aynı diyet yemeğinin yedirildiğini belirtti.

Cezaevinde eşcinsel mahkumlarla da görüşüldüğünü belirten Ağbaba, Yabancı ülke doğumlu ve 2005'ten beri cezaevinde olan mahkumun "Giyimimizden dolayı baskı görüyoruz. Bu nedenle erkek gibi giyinmek zorunda kalıyoruz" dediğini söyledi.

Eşcinsel mahkumlar, diğer mahkumların kendilerini sürekli taciz ve küfür ettiklerini Meclis heyetine anlattı."Diğer mahkumların sözlü tacizlerinin yanısıra, sürekli olarak kısa notlar ve mektuplar alıyoruz" dediğini ileten Veli Ağbaba, TBMM İnsan Haklarını İnceleme Komisyonu üyeleri ile birlikte Kocaeli’nde F tipi ve T tipi Cezaevi’ni 14.02.2014 tarihinde ziyaret etti. Kocaeli’nde F Tipi ve T Tipi cezaevlerinde İBDA-C, DHKP-C, KCK, TKP-ML davalarından içeride olan mahpuslar, avukatlar, sendikacılar ve ağır hastalar ile görüşüldüğünü kaydetti.

Veli Ağbaba, Kocaeli Cezaevi'ne ilişkin şu değerlendirmeyi yaptı:

Bu cezaevinde kitap sınırı yok. Mektup engellemeleri yaşanıyor. Hak ihlallerinin yazıldığı mektuplar gönderilmiyor. Kocaeli Tıp Fakültesi’nde tutuklu ve hükümlü koğuşu yok. Cezaevinde ise gece sağlık personeli yok.
Cezaevinde yemekler kötü. Hastalar için çıkan diyet yemekler hep aynı. Özel olarak hazırlanması gereken diyet yemekler hem kötü hem de her hastaya aynı diyet yemeği çıkıyor. Diğer cezaevlerinde büyük sorun olan su, bu cezaevinde sorun değil.

Ağba'nın, Kandıra F Tipi'nde ÇHD'li Selçuk Kozağaçlı, Taner Korkmaz, Taylan Tanay ile birlikte yapılan görüşmenin notları şöyle:

 

Selçuk Kozağaçlı: Sohbet hakkı aylık 12,5 saat.

 

Haftada 10 saat olması gereken sohbet hakkı aylık olarak 12,5 saat uygulanıyor.

Sadece TRT Radyo’nun dinlenmesine izin veriliyor. Herhangi bir müzik çalar taşımak yasak. Müzik dinleyemiyoruz. Türkü dinlemek istiyoruz, mümkün olmuyor.

Cem TV yayını var ancak Yol, Hayat, Halka, Ulusal ve İMC TV yayınları yok. 20 kanal 27’ye çıkarıldı ancak bu artırım mahpuslarına taleplerine göre yapılmıyor.

Semerkant dergisi adli mahkûmlara ücretsiz olarak ve mahkûmların talepleri olmaksızın veriliyor.

Görüş odasının penceresi tek camlı idi. Sesin dışarıya çıkmasını engelleyebilmek adına çift cam taktırmak için eylemler yaptım. Sonucunda 25 disiplin cezası, 3 yıl mektup yasağı aldım.

Avukat görüşleri için ayrılan alan yetersiz. Toplam 8 tane var. Eskiden pencere vardı ve gardiyanlarda oradan görüşleri izliyordu. Bu açıdan kâğıtlar okunabilir, ağız okuması yapılabilir. Kocaeli Barosu ve ÇHD’nin avukat görüş odaları hakkında raporları var. Bu avukat görüş odalarının yapısı hukuka aykırı. Bu durumu protesto ettiğimiz zaman ise ceza alıyoruz. En büyük sorunumuz bu.

Avukat görüşünde sürekli önünüzden insan geçiyor. Ve görüşe gelen herkes, üzerine vazife olan olmayan herkes benim avukatımla olan görüşümü izliyor. Aynı vitrine gibi çıkmışsınız gibi. Avukatımla olan görüşlerimde bu şekilde sürekli taciz ediliyoruz.

Her yere kamera koyulmuş durumda. Mevzuatta yok. Kanunda yok. Hüküm giymek demek bütün mahremiyetimizi yok etmek demek değildir.

Sincan Cezaevi’nde havalandırmalara bile kamera koyulmuş. Buraya da yazın konulacakmış bu durumu kabul etmek mümkün değil. Güvenlik için yapılmıyor. Kontrol hastalığı olduğu için yapılıyor.
F Tipi arama, çıkarken, kapının önünde ve girerken üç kez yapılıyor. Komple vücut araması yapılıyor. Ayakkabı araması da yapılıyor ve ayakkabıyı infaz koruma memurları çıkarıyor.

Cezaevine girişte çıplak arama yapılıyor. Eğer direnirseniz disiplin cezası alıyorsunuz.

Hapishaneye giren malzemeler problem: Prit yasak, kuru boya ve sulu boyada yasak. Resim atölyesine gidebilmek “tredmana” bağlı. Yani iyi adam ol resim atölyesine o zaman gidebilirsin diyorlar.

Kettle yoktu. Semaver vermediler. Zorla aldık. Bir semaver almak için bakanlık şikâyette bulunduk 2 disiplin cezası aldık. Savcılığa iki kez şikâyette bulunduk 5 gün hücre cezası aldık.

 

Cabbar Özden (Yatalak Hasta)

 

73 yaşındaki Özden felç geçirmiş. Yürüyemiyor. Böbrek yetmezliği var. Anjiyo olmuş. 9 yıldır cezaevinde ve 9 yıldır aynı durumda. Sinir sistemi çökmüş halde. Hareket edemiyor. Yeğeni bakımını yapıyor. Özel bakıma ihtiyacı var ama Adli Tıp rapor vermiyor.

3-4 kişinin çabasıyla zor taşınıyor. Ceza infaz korum memurları taşırken Özden canın çok acıdığını ve onları bu şekilde uyardığını beyan ediyor.

Yemeklerin çok kötü olduğunu söyleyen Özden’e özel bir diyet uygulanması gerekiyor. Ancak Özden bu yemekleri köpeklerin bile yemeyeceğini söylüyor.

 

Ergül Çiçekler (Ağır Hasta)

 

TKEP/L üyesi olmaktan müebbet hapis cezası olan Çiçekler, 18 yıldır içerde. Wernicke korsakoff hastası olan çiçekler tahliyeyi bekliyor.

 

Tahsin Akyüz (Ağır Hasta)

 

1978 Trabzon doğumlu olan Akyüz, cinayetten dolayı cezaevinde.

1 yıl önce Pankreas kanseri olan Akyüz’ün bir gün dahi hapishanede kalması cinayettir. Toplam 72 gün hastane de kalan Akyüz, 21 kg vermiş durumda.

Mesane ameliyatı olan, kalın ve ince bağırsaklarına kadar yayılan kanser yüzünden durumu ciddi tahliye olması gerekiyor.

7-8 ay önce Adli Tıp’ a başvuran Akyüz, tahliye edilmese bile Trabzon’a sevk edilmesini talep ediyor. Ailesinin yanında ölmek istiyor.

 

Ali Tekin (Hasta)

 

1982 doğumlu Tekin cinayet suçundan cezaevinde. 05.01.2014 tarihinden beri Kandıra’da olan Tekin, Sincan 2 Nolu cezaevinde işkenceye maruz kaldığını söylüyor.

Reçeteleri yeşil reçete olduğu için doktorları tarafımdan yazılmıyormuş.

 

Sami Özbil (Ağır hasta)

 

TKEP-L davasında daha önce 1996’da cezaevine giren Özbil, o yıl 66 gün ölüm orucunda kalmış ve 2000 yılında da 150 ölüm orucuna katılmış. Wernicke-Korsakoff sendromu, teşhisi sonrasında tahliye edilmiş. 2003’te başka bir davadan (MLKP) tekrar tutuklanmış durumda.

Wernicke-Korsakoff olması dışında Özbil aynı zamanda Crohn hastası. İltihabi bir bağırsak hastalığı olan Crohn hastalığı Özbil’in ailesinde de var.

Özbil’in açıklamaları şu şekilde:

12. Ağır Ceza Mahkemesi müebbet hapis cezası verdi. Sonra 1,5 yılını hücrede geçirsinler kararı verdi. Müebbet hapis cezası yetmez 1,5 yılını hücrede geçirsin dediler. Hücre demek ne mektup, ne görüş, ne sohbet hiçbir hak yok demek.

Babam 17 Aralık 2013’te ölüd. Herkese 48 saat izin verirlerken bana gidişi geliş sadece 10 saat verdiler. Sabah uçakla gidip akşam uçakla geri dönmek zorunda kaldım.

Crohn hastalığım yüzünden Kocaeli Tıp Fakültesi özel diyet listesi verdi.İaşe bedeli aşıldığı için idare kabul etmedi. İnfaz hakimliğine itiraz ettim. İnfaz hakimliği kendi imkanı ile alsın dedi cezaevi yönetimi izin vermedi.

 

Abdullah Kalay (Ağır hasta)

 

1967 doğumlu olan Kalay TKP-ML davasında 32,5 yıl cezası olan Kalay 24 yıldır cezaevinde.

Çok ağır hast olması sebebiyle derhal tahliye edilmesi gereken Kalay’ın açıklamları şu şekilde:

Kalp krizi geçirdim. 2,5 saatte hastaneye götürebildiler. Kocaeli Devlet Hastanesi acil mücahale etti. Kalp krizi teşhisiyle 12 dk. uzaklıktaki Araştırma hastanesi yerine 40 dak. uzaklıktaki Derince Hastanesine sevk edildim. Geç müdahale olduğu için kalpte hasar oldu.

Üniversite’den cezaevinde kalamaz raporum var.Savcılık kabul etmiyor. İstanbul Adli Tıp’a başvurmamı istediler. İstanbul Adli Tıp’a 8 Ocak’ta gittim. Raporlarım olmadığı için muayene olamadım. 22 Ocak’ta tekrar gittim. Şuan Adli Tıp’ın raporunu bekliyorum. Kalbim az çalıştığı için çok çabuk yoruluyorum. Merdiven çıkamıyorum. Tüm işlerimim arkadaşlarımı yapıyor.

 

Ali Tekel (Acilen tahliye edilmesi gerekiyor)

 

1992’den beri cezaevinde olan Tekel, DHKP-C davasından Ağırlaştırılmış müebbet hapis cezası almış. 1961 doğumlu olan Tekel Wernicke-Korsakoff hastası.

Tekel’in açıklamaları şu şekilde:

1996’da ölüm orucunda 69 gün kaldım.Duyularımda zayıflama var. Unutkanlık had safhada.Çay demliyorum, demlediğimi unutuyorum.

Kocaeli Üniversitesi Tıp Fakültesi kalp hızı yüksek diye ilaç yazdı. Tedavi oluyorum. Kalp çalışma oranım %30’muş. Kullandığım ilaçların yan etkisi oluyor.

 

Cafer Cengiz (Hasta)

 

Hasta olan Cengiz, işkence gördüğü için elleri %25 oranında tutuyor. Nefes darlığı olan Cengiz’in bel fıtığı bulunuyor. Ayrıca yine işkenceden dolayı testislerinde 19 yıldır kanama mevcut.

 

İsmet Çakır (Hasta)

 

Adli bir suçtan dolayı 32 yıl cezası bulunan Çakır’da fıtık ve böbrek rahatsızlığı mevcut. İlaç Poşeti ile gezen Çakır, çocuklarının kendisinin ziyarete gelmediğini belirtiyor.

 

Muharrem Şahin (Asrın hukuk bürosu avukatı)

 

2002—2011 yılları arasında Abdullah Öcalan’ın avukatlığını yapan Şahin, 22.11.2011’de tutuklanmış. Yasadışı örgütle hiyerarşik bir ilişkisi olmadığını söyleyen Şahin’in hakkında ayrı bir “önderlik komitesi” adıyla bir komite oluşturmak suçlaması var ve savcı Murat Karayılan ile ilişkisi olduğunu söylüyor.

Ailelere ince arama yapıldığını, çıplak aramanın rutin olduğunu söyleyen Şahin, haber verilmeden odalarının değiştirildiğini söylüyor.

Disiplin cezasının çok fazla olduğunu söyleyen Şahin, sohbet haklarının haftada 3 kez, 2 saat olduğunu belirtiyor. Yemeklerin çok kötü olduğunu söyleyen Şahin, patates yemeğini unuttuklarını söylüyor. Diyet yemeklerinin her farklı hasta için ayrı hazırlanması gerektiğini belirten Şahin, tüm hasta mahpuslara aynı diyet yemeğinin verildiğini belirtiyor.

Kuryelik ile suçlanan Şahin, Mart 2010’dan sonra bütün avukatların alındığını söyleyerek Öcalan’ın avukatı olduğu için cezaevinde olduğunu söylüyor.

Mart 2010’dan sonra başlayan operasyon Başbakan’a ulaşmak içindi. Biz bunu gördük. Ama sorumlusu hükümettir.

Şahin’in diğer açıklamaları şu şekilde: Görüş haftasında tüm etkinlikler iptal ediliyor.

Aramalar sıkıntılı. Kışın soğuk olduğu için daha sıkıntılı. Spor imkanı kısıtlı. Ayda 1 kez çim saha, 1 kez kapalı sahada maç yapmaya izin var. Sıcak su haftada 3 saat, 3 kişiye yetiyor.

 

Mehmet Karaaslan

 

1982 doğumlu olan Karaaslan, 7 cinayet suçundan cezaevinde. Ailesi geldiğinde, annesi ile babasıyla ve çocukları ile ayrı ayrı görüştürülmekten ve toplu görüştürülmemekten şikâyetçi. Sosyal faaliyetlerin olmadığını söylüyor.

 

Kenan Kırkaya (DİHA Ankara Temsilcisi)

 

KCK Basın Davasından “tutuklu olan gazeteci” Kırkaya’nın bağırsak sendromu bulunuyor.

Kırkaya’nın açıklamaları şu şekilde: Görüşler 40-50 dakika. İnce arama var. Çok fazla arama yapılıyor. Spor faaliyetlerine kış aylarında ayda sadece 1 defa izin veriliyor. Avukat il görüşme de sıkıntılar ve problemler yaşanıyor. Yemekler çok kötü tatsız-tutsuz ve vitaminsiz Sıcak su haftada sadece 3 gün ve 1 saat veriliyor. Duruşmalara gidip-gelmek sıkıntılı. Sürekli olarak çıplak arama dayatılıyor.Telefonda tekmil verilmesi zorunlu. Cezaevinde yapılan telefon görüşmelerinde yüksek sesle isim soyisim söylenmesi uygulaması dayatılıyor.

 

KCK Davasından yargılanan avukatlar

 

Av. Mehmet Bayraktar, Av. Ömer Güneş, Av. Doğan Erbaş, Av. İbrahim Bilmez, Av. Ferit Özgen Fenol, Av. Sebahattin Kaya, Av. Emran Emekçi, Cengiz Kapmaz A. Cengiz

Avukatların açıklamaları şu şekilde:

Bizim yargılanma nedenimiz. Örgütle-Öcalan arasında bilgi götürüp getirmek. Şimdi Öcalan ile Kandil arasında iliişkiyi milletvekilleri sağlıyor. Peki o zaman biz niye buradayız.

Bize yapılan operasyonu sadece cemaat yapmadı. Başbakan ve MİT hepsi birden yaptı. Hükümet buna güvendi.
Biz sorgudayken sordukları ile çözüm sürecini yürüten ekibe ulaşmaya çalıştılar. Savcı devletten İmralı’da Öcalan ile görüşen heyetin (devlet tarafından gönderilen) kimlerden oluştuğunu sordu.

Avukatlara çıplak arama yapıldı. Kamera olmayan odalarda iki kişi ayağımıza iki kişi de sırtımıza basarak soyup aradılar. Bütün avukatlar şiddet gördü.

3 kez disiplin cezası lanaın infazı yanıyor. Kürtçe konuştuğu için disiplin cezası almış ve bu nedenle infazı yanan onlarca mahkum var. Şimdi Kürtçe konuşmak serbest. O zaman onların yanan hakları ne olacak.
Koğuştan koğuşa kitap değişimi yasak, Fotokopi yasak. Bilgisayar yasak.

 

Ümit İlter ve İhsan Balut

 

DHKP-C davasından müebbet hapis cezası bulunan İlter 1991, 2013 Mart’ında tutuklanan Balut ise 1957 doğumlu. Balut’un ilk duruşması 20 Mayıs 2014’te yapılacak.

Ümit İlter’in açıklamaları şu şekilde:

Cezaevinde her yere kamera koyulacak ve 24 saat izleneceğiz. Bundan geri adım atılmalı.

 

Barış Aras (3 NO’lu Genel-İş Sendikası Genel Sekreteri)

 

9 yıl hapis cezası alan Aras, 1 yıldan beri sevk edilmek istiyor. İzin verilmiyor. Kapasite dolu denilerek sevkim engelleniyor. Ama sevk istediğim cezaevine sürekli zorunlu sevk yapılıyor.

 

Mehmet Sarı, İbrahim Sönmez (TÜMBELSEN Yöneticisi), Baki Karasu

 

Bu mahpusların açıklamaları ise şu şekilde:

Yemekler çok kötü. O kadar kötü ki yağdan arındırmak için yıkamak zorundayız. Kantinde istediğimizi bulamıyoruz. Kantinde artık yumurta bile satmıyorlar.

Zorla çıplak arama dayatılıyor. İzin vermeyince saldırıyorlar.

 

Kadir Turgut

 

1992 yılında cinayetten 6 yıl ceza alan Turgut, tahliye olduktan sonra 1 yıl sonra 2000’de bu sefer cinayete azmettirmekten müebbet hapis cezası almış. Turgut’un sevk talepleri uygulanmıyor. Suçu gereği E Tipinde yatması gerekirken 14 yıldır F Tipinde yatıyor.

 

Kandıra T Tipi Cezaevi

 

Bu cezaevindeki en büyük sorun yoğunluk. Örneğin A-13 koğuşu çok yoğun. Koğuşta 16 ranza var. 18 kişi kalıyor. 2 kişi yerde yatıyor.

Hastaneye sevkler problem. Mahpsulara 5-6 ayda bir sıra geliyor. Revire gidişler dahi problem. En fazla iki klişi gidebildikleri için diyelim ki koğuşta 3 kişi hasta o gün revire sadee iki gün çıkabiliyor.

Cezaevinden sevkler de problem. Sevk taleplerine 60 günde cevap geliyor. Cezaevinde su problemi yok. Yemekler iyi. Mahpuslarla yapılan görüşmeler

 

Savaş Altıokka

 

DHKP-C davasında 27,5 yıl cezası olan Altıokka 7,5 yıldır cezaevinde.
Altıokka’nın açıklamaları şu şekilde:

Sürekli olarak ayakkabı araması yapıldığı için, girişte çıkışta sürekli ayakkabı çıkartmak zorunda kalıyoruz. Bu nedenle hastanaeye ayakkabısız gidiyoruz.

 

Tamer Doğan

 

1977 Tunceli doğumlu olan Doğan’ın, 6 yıl 3 ay cezası var. 1,5 yıldır cezaevinde.

Atılım Dergisi bulundurmak Deniz Gezmiş posteri suç delili. Hakkımda verilen kararda Atılı8m dergisi ve deniz Gezmiş posteri suç unsuru sayıldı.

 

Askeri Karabulut (Ağır psikolojik hasta)

 

Görüşülen Karabulut kesinlikle cezaevinde kalamayacak durumda. Psikolojisi tamamen bozuk.

 

Ferdi Varan ve Beytullah Asla

 

İstanbul’da Bağımsızlar koğuşuna sevk olmak istiyorlar.

 

Cezaevinde kalan LGBTİ bireyler ile yapılan görüşme

 

Muş Varto doğumlu olan travesti bir mahpus, cezaevinde etkinliklere katılamadıklarını belirtiyor ve diğer mahpusların kendisini “ibne” diye çağırdıklarını söylüyor.

Yurtdışında doğmuş olan başka bir travesti mahpus ise 2005 yılında beri cezaevinde. Bu mahpusun beyanları şu şekilde:

Erkek gibi giyinmek zorundayız

Giyimimizden doalyı baskı görüyoruz. Bu nedenle erkek gibi giyinmek zorunda kalıyoruz.

Peruk, krem, bakım ürünü istiyoruz, kesinlikle vermiyorlar

Diğer mahkumlar sürekli olarak bizleri taciz ediyor ve küfür ediyorlar.

Diğer mahkumların sözlü tacizlerinin yanısıra, sürekli olarak kısa notlar ve mektuplar alıyoruz.

İlgili Haberler