Koronavirüs

Kalp Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Bengi Başer’den çarpıcı iddia: Açıklanan vaka sayılarını 10’la çarpın

"Biz o hatayı hâlâ devam ettiriyoruz, belki bu hatadan da döneriz ümidindeyim"

16 Eylül 2020 07:30

Kalp Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Bengi Başer, açıklanan Koronavirüs verilerine ilişkin çarpıcı değerlendirmelerde bulundu. PCR testlerinin tanı değerlerinin düşük olduğunu vurgulayan Başer, “Dolayısıyla vereceğiniz veriler de gerçekten olması gerekenin altında oluyor. Bu hatadan dönen pek çok ülke oldu ama biz o hatayı hâlâ devam ettiriyoruz. Umarım bu yanlıştan biz de döneriz" diye konuştu. Prof. Başer, "Şu an biz bu sayıları 10’la çarpalım” dedi.

Televizyon yapımcısı Armağan Çağlayan’ın ‘196Sekiz’ isimli YouTube kanalına konuk olan Kalp Hastalıkları Uzmanı Prof. Dr. Bengi Başer, Koronavirüs verilerine ilişkin çarpıcı açıklamalarda bulundu. Başer, gerçek vaka sayısının Sağlık Bakanlığı'nın açıkladığından 10 kat fazla olduğunu savundu.

“PCR testinin tanı değeri düşük"

Başer, Çağlayan'ın “Görünen o ki, Sağlık Bakanlığı'nın resmi sayı açıklamalarıyla sahadan gelen açıklamalar birbirinden çok çok farklı. Çünkü sahadaki insanlar diyorlar ki: ‘Yatacak yatak kalmadı'. Ama biz hâlâ Sağlık Bakanlığı'nın rakamlarıyla bin 600'lerde, bin 700'lerde dolaşıyoruz. Bu eğer saklanıyorsa niye saklanıyor?” sorusuna şu yanıtı verdi:

Onu bilemiyorum. Belki saklanmak mı acaba yoksa doğru olan şu mu: Bizim başlangıçtan beri aslında bir problemimiz var. Dünya Sağlık Örgütü aslında bu problemi yarattı tüm ülkeler için ama birçok ülke bu yanlıştan geri döndü. Şuydu: İlk başta PCR testi pozitif olanlar vaka olarak alındı. Ve PCR testinin aslında tanı değerinin düşük olduğu görüldü, yüzde 60'tı. Ama bizde Çapa'da yapılan bir açıklama, daha doğrusu bir çalışmada PCR testlerinin bizdeki tanı değerlerinin daha da düşük olduğu gösterildi.

Yüzde 30'lardan, yüzde 40'lardan bahsedildi. Dolayısıyla simdi siz PCR testini yapıyorsunuz ama tanı değeri düşük, artı test sayınız düşük. Ve siz o PCR testlerini yaptığınızda negatiflik çok yüksek. Oysa ki siz hasta olarak pozitifleri alıyorsunuz. Dolayısıyla vereceğiniz veriler de gerçekten, olması gerekenin altında oluyor. Bu hatadan dönen pek çok ülke oldu ama biz o hatayı hâlâ devam ettiriyoruz. Belki bu hatadan da döneriz ümidindeyim. Çünkü sayıları düşük tutmak bize kazandırmaz.

“Salgında en büyük başarı şeffaflıktır”

Salgın sayılarındaki artışın bir başarısızlık olmadığını belirten Başer, şöyle konuştu:

"Bu bir zafiyet de değil. Birçok ülke; Amerika, İngiltere, Fransa, bugün tekrar sayıları patlıyor. İspanya derseniz sayılar korkunç. Rusya keza, yakın zamanda biliyoruz. Yani aslında bu birçok ülkenin problemi. Ve bu hakikaten başa çıkması çok zor bir durum. Dünya Sağlık Örgütü'nün de dile getirdiği gibi, ‘biz böyle bir şeyle karşılaşmadık' dediler. Yani dolayısıyla bu bir zafiyet değil. Ve bir salgında aslında en büyük başarı şeffaflıktır. Onun için umarım bu yanlıştan biz de döneriz, o eksileri artı olarak kabul ederiz ya da bu sayıların içine koyarız."

“Bizim hâlâ bu yanlışı yapmaız doğru değil”

“Verdiğimiz ilaçlara göre, en başta da önerildiği gibi, ilaç sayılarına göre, tanılara göre, tedaviye göre koyarız umarım sayıları” diyen Başer, açıklamasına şu sözlerle devam etti:

"İşte o zaman sayılarımız artacaktır. Gerçek sayılara daha yakın olacaktır. Test sayılarını artırdıkça da tabi ki bunun içine artan sayılar girecektir. Ve şu an dendiği gibi biz bu sayıları 10'la çarpalım. Ama bizim hâlâ bu yanlışı yapmamız çok doğru değil gibi geliyor. Çünkü insanlar o zaman rehavete kapılıyorlar. Ne kadar gerçekçi olursak o kadar inancı yitirmeyiz insanların gözünde."

“5 yıllık ortalamalara göre total ölümde 24 bin fazlalık var"

Başer, Çağlayan'ın “Anlattığınızdan şunu anlıyorum. Sadece PCR testi pozitif çıkanlar sayıya dahil. Mesela diyelim ki PCR testi negatif çıktı ama ciğer filmiyle Kovid olduğu anlaşıldı, onlar dahil değil listeye. Öyle mi hocam?” sorusuna ise şu yanıtı verdi:

"Değil. Üstelik onlar ölüyor, ölenlere de dahil olmuyor. 5 yıllık Türkiye ortalamalarına bakıldığında bu yıl, Mart ayından Eylül'e kadar bakıldığında 5 yıllık ortalamalara göre total ölümlerde Türkiye'de 24 bin fazlalık var. Ya da İstanbul'dakine bakıyorsunuz; 2015-2019 verilerine baktığınızda 6 bine yakın ölüm var aslında geçmiş verilere göre. Oysa bize bildirilen 3 bine yakın. Yani 2 ile çarpmak gerekiyor.

"Ölümler uyumsuzluk gösteriyor"

Belediyenin kayıtları, Sağlık Bakanlığı'nın kayıtlarına göre de bakıldığında bu anlamda ölümler de o yüzden bir uyumsuzluk gösteriyor. Bizim, sahada olan arkadaşlarımızla temaslarımıza göre gerçekten bu söylenen sayının çok çok çok üstünde gittiğimiz aşikar.

“Sırf bir günde bakılan 18 kişiden 5’inin testi pozitif geldi”

Başer ayrıca sabah saatlerinde Halk TV'de ‘Can Coşkun ile Gündem Özel' programına da konuk oldu. Başer, İstanbul Üniversitesi İstanbul Tıp Fakültesi Dekanı Prof. Dr. Tufan Tükek'in dün sosyal medya hesabından yaptığı, “Pozitiflik oranı yüzde 15'i geçti. Bugünden artık salgının İstanbul için yeniden başladığını söyleyebiliriz” açıklamasını değerlendirdi.

Türkiye genelindeki vaka sayılarına ilişkin açıklamada bulunan Başer, şunları söyledi:

"Tabi çok daha yüksek. Ahmet Saltık hoca da bunun bir hesabını yapmış. Yaklaşık 3 milyon enfekte bireyden bahsetmiş. Her 29 kişiden biri karşılaştı ya da karşılaşıyor demişti. Aslında tabi sayılar çok daha yüksek duruyor. Tabipler Odası'nın her hastanede gözlemcileri var. Hiç kimse kendisini elinde birtakım veriler olmadan ortaya atmayacaktır.

Ben de küçük bir örnekleme yapmıştım geçtiğimiz haftalarda. Kendi kliniğimizde sırf bir günde bakılan 18 kişinin 5 tanesinin pozitif geldiğini, bu da 18'ler civarına denk geliyor. Aslında benzer rakamlar her yerden geliyor. Bunlar birer örneklemedir. Çapa'nın örneği aslında çok güzel bir örnek. Türkiye'nin gerçeklerini yansıtan önemli bir örnek diye düşünüyorum ben."