Magazin

'Kadınlar ve gençler Hürmüz'ü sevecek'

Yedikocalı Hürmüz filminde oynayan Nurgül Yeşilçay, " Yedi Kocalı Hürmüz filminde, kadın ve gençlerin seveceği bir projede yer almak için oynadım" diyor.

30 Ekim 2009 02:00

"Tüm dünyada sinema endüstrisi eski filmleri yeniden yorumlayarak ayakta kalıyor" diyen güzel oyuncu Nurgül Yeşilçay, InStyle dergisine konuştu: "Gelecek ay vizyona girecek Yedi Kocalı Hürmüz filminde, kadın ve gençlerin seveceği bir projede yer almak için oynadım..."

  Bu yıl 'Antalya Altın Portakal Film Festivali'nin en renkli jüri üyesi Nurgül Yeşilçay, kasımda vizyona girecek olan 'Yedi Kocalı Hürmüz' filmiyle şimdiden konuşulmaya başlandı. Güzel yıldız InStyle dergisinin kasım sayısında jüri üyeliği, yeni projelerini, çocuğuyla ilişkisini ve modaya bakışını anlattı.

Antalya Film Festivali'ndeki jüri üyeliği görevi ilk tecrübem değil. Daha önce Kahire, Nürnberg ve İstanbul film festivallerinde jüri koltuğuna oturdum. Festival ortamına, birlikte film izleyip yorumlar yapmaya bayılıyorum. Türk Sineması'nın son dönemdeki yeri gibi konularda da harika fikir sahibi oluyorsun. Festivallar bana çok yarıyor.

'A.R.O.G', 'G.O.R.A', 'Recep İvedik', 'Güneşi Gördüm' gibi gişe filmlerinin hepsinde erkek hikayesi anlatılıyor. Ben erkeklerin zevk aldığı pek çok filmden zevk almadan çıkıyorum sinemadan. Benim gibi kadınların, gençlerin izleyeceği bir film yapmak istedim. Hollywood, eski filmlerin yeniden yorumlanması sayesinde dönüyor. Bunu biz niye yapmayalım ki?

Pek çok kişinin, 'Acaba nasıl bir şey yapmışlar?' diye düşünerek filme gideceğini tahmin ediyorum. 'Titanik'in de sonunu hepimiz biliyorduk ama gittik ve izledik. Bizim film de öyle olacak.

Oğlum ‘Kayıt’ diyordu

Ben, 'Yedi Kocalı Hürmüz' filmindeki rol arkadaşım Gülse Birsel ile ilk kez bu projede çalıştım. Paylaşımcı, işini iyi yapma dışında hırsları olmayan biri. Üç günde mucizevi bir şekilde dans etmemiz, iki günde şarkı söylememiz gerekiyordu. Saatlerce birlikte çalıştık. Ve inanın o benden çok daha önce öğrenip bana gösteriyordu. Bazen gülme krizine giriyorduk.

 'Eğreti Gelin'in çekimleri sırasında Müjde Ar, bir bavul ile gelmişti. İçinde yok, yok... Eskiden film setlerinde imkânlar şimdiki gibi olmadığı için her şeyini yanında getirmişti. Tost makinesi, su ısıtıcısı bile vardı bavulda... Türkan Hanım da sette her işini kendisi yaparmış... Kendi makyajını kendi yapmış, kostümünü ayarlamış. Makyöz, kostümcü gibi lüksleri olmamış hiç. Sonra tabii Türkan Şoray altı tane film yönetti. Gülse de 'Yedi Kocalı Hürmüz'de aynen onlar gibiydi. Bizi resmen kurtardı!

Filmin setinde kostümcünün, ışıkçının, Erkan Can'ın çocukları ve oğlum Nejat hep birlikte iyi vakit geçirdiler. '3-2-1 Kayıt' dendiği zaman bizimki onlara dönüp 'Şişşşşşşşşşşt susun' diyordu. Hatta Ezel Akay da ona 'kayıt' dedirtiyordu.

‘Sadeliği severim’

Benim kendime ait bir tarzım var. Her zaman sadelikten yanayım. Beyaz atlet, jean'i çok kullanıyorum. Leopar desenini kendime yakıştırmıyorum. Şalvar ve otantik unsurları beğenmiyorum. Her yerinde Louis Vuitton yazan bir çanta kullanmayacağıma dair kendime söz verdim. Louis Vuitton, reklamını yapayım diye üzerine para verse belki logolu çantalarını takarım!

En çok V2K'nın tişört ve jean'leriyle ve BNG'nin elbiseleriyle rahat ediyorum. Hakan Yıldırım'ın düz kesim elbiselerini tercih ediyorum. Abiye kıyafetlerde ya da gala, festival açılışı gibi önemli davetlerde Raşit Bazıbağlı'nın kıyafetlerinde kendimi buluyorum. Bu ara favorim boyfriend ceketleri ve jean'leriyle oluşan şık görüntü. Son yıllarda altın renginin moda olmasından ise son derece memnunum.

Gülse beni aç bırakmadı

Ben biraz dağınık olduğum için iki saat sonrasını hiç hesaplamam. Bin yıldır setlere gider gelirim, acıkacağımı bile bile yanıma bir şey almam. Allah'tan Gülse vardı. Fındık, fıstık, sandviç... Beni hiç aç bırakmadı.