Yaşam

Kadın cinselliği hakkında 3 mit; insanlar neden bunlara inanıyor?

Kadın cinselliği ile ilgili genel yargılardan kurtulmanız gerektiğini hiç düşündünüz mü?

10 Aralık 2014 14:34

Toplumu yansıtan ve onu yargılarını sürekli gündeme getirerek pekiştiren medyada, "kadın cinselliğine" dair nasıl bir söylemin ya da dilin hakim olduğunu tahmin etmek zor değil. "Kadınların erkeklere göre çok daha az cinsel arzu duyduğu" ve "çoğu kadının orgazm olamadığı" gibi genel görüşlerin yanı sıra, bunu destekleyen "bilimsel" makaleler de aynı cinsiyetçi bakış açılarını taşıyor. Dolayısıyla her zaman doğru sonuçlara ulaşamıyorlar. Ana akım medyada okuduğumuz pek çok bilimsel makale, Freud gibi cinsiyetçi bakış açısına sahip psikologların çıkarımlarına, "tarihi geçmiş ya da yanlış yorumlanmış araştırmalara" dayanabiliyor.

Tüm bunların sonucu olarak, toplumda doğruluğuna inanılan mitlerden bazılarını ve insanların bunlara neden inandığını detaylı bir şekilde inceleyen sağlık ve cinsellik yazarı, radyo sunucusu ve bir aktivist oaln August McLaughlin'in ABD'nin önde gelen gazetelerinden Huffington Post'ta yayımlanan yazısı şöyle: 

 

'Kadın cinselliğine dair 3 mit; neden insanlar bunlara inanıyor?'

 

İlk cinsellik eğitimi sırasında, aklıma yıllarca kazınan ve beni sonsuz bir meraka ve sonunda seks yazarlığı kariyerine yönelten bir resim görmüştüm: Bu bir adamın erekte olurken medikal çizimiydi. Öğretmen bu ereksiyonu genellikle zevkli olarak tanımladığında donup kalmıştım. Benim de bedenimdeki bir değişim de benzer bir zevk verebilirdi. Kadınlar için de iyi bir şey olmak zorundaydı, değil mi?

Ve eğitim sırasında bunu merak ededururken sonunda ekranda bir kadın göründü! Sonra tamponlar…pedler... Regl olduğumda yaşayacağım karın ağrıları, kanamalar ve vücuttaki şişkinlikler hakkındaki gerçekler… Haksızlığa uğramış gibi hissetmiştim ve öyleydi de. Seks eğitimimin geri kalanı boyunca, kadınlara ait cinsel hazdan asla bahsedilmedi. Bu birçok kadın için ortak bir senaryo.

Cinsellikle ilgili radyo programlarımda ve ‘podcast’lerimde, konuklarıma ve dinleyicilere genellikle “hayatlarının erken dönemlerinde seks hakkında ne öğrendiklerini” soruyorum. Çoğu kadın “Ya hiçbir şey öğrenmediğini ya da seksin ‘çirkin’, ‘kirli’ ve ‘sürtükçe’ olduğunu öğrendiğini” anlatıyor. Bir kadın bir keresinde bana “Orgazm olmaya çalışmayı bıraktığını çünkü denediğini ve başaramadığını” anlatmıştı ve “Kadınların çoğu bunu başaramıyor; öyleyse bunu neden bu kadar büyük bir mesele olsun. Cinsel hazzı deneyim yoluyla öğreniriz, ama orgazm olmama engel olabilecek mitleri öğrenerek değil” demişti.

Ana akım pornoya uygun seks imajları, medya sayesinde, her yerde ve “Bakmak, hissetmek için gerçekçi olmayan bir şekilde davranmak ve ‘seksi’ görünmek zorunda olduğumuzun mesajını veriyorlar. Bu pornolar seksle ilgili gerçekçi olmayan kavramları gerçekmiş gibi sunuyor. Pornolarla bize “Erkeklerin penisleriyle düşündüğü; pek çok kadının da seksi sonlandırmak için orgazm olma taklidi yaptığı” öğretiliyor. Seks yaptığımızda, orgazm olmama gibi önemli bir ihtimal var. Bütün ana akım manşetler bunu ima ediyor, öyleyse bu durum doğru olmak zorundadır, değil mi?

Neyse ki değil!

Ana akım medyada kadın cinselliği ile ilgili öğrenmiş olduğum tüm bilgiler mitlerden ve tarihi geçmiş ya da yanlış yorumlanmış çalışmalardan oluşuyor. İşte aşağıdaki mitler bu durumla ilgili sadece birkaç yaygın örnek:

 

1. Çoğu kadın orgazm olamaz

 

Bu, medyada çok yaygın bir söylem. 2009 Ekim’den popüler bir ABC raporu, “Seks çalışmaları, kadın orgazmının kadınların çoğunu atladığını söylüyor” başlığıyla sunulmuştu. Rapor neredeyse bir yüzyıl öncesinin bilgilerini yansıtıyor. Örneğin, Sigmund Freud’un “Kadınlar penisten alıkoyulmuştur ve penislerinin olmadığını kabul etmeyi öğrenmelidirler” gibi fikirleri bilimsel bir hakikat gibi algılandığında, cinsel haz alanı kadınlar için oldukça daralmıştı. Bunun doğal sonucu olarak katılımcılar cinsel soğuklukla ve orgazm olamamakla mücadele ediyordu.

 

2. Kadınların cinsel olarak zirvede

oldukları yaş 30’larıdır

 

Bu fikir, 1953’te yayınlanan küçük bir çalışmaya dayanıyor. Alfred Kinsey “30’larındaki kadın katılımcıların genç kadınlara göre orgazm olmaya daha yatkın olduğu” kanısına varmıştı. Sizi bilmem ama benim 20’li yaşlar kesinlikle kendimden emin olduğum zamanlar değildi; ki bunun kadına ait cinsel hazda büyük bir rol oynadığını düşünüyorum.

JAMA Internal Medicine’de yakın zamanda yayınlanan bir çalışmada, 40-65 yaştaki 600’ü aşkın kadının sekse dair inançları ve cinsel yaşamları analiz edildi. Çalışma sonunda, “Sekse daha olumlu bakan kadınların orta yaşlarındaki cinsel aktivitelerinde üç kat daha fazla zevk almaya (menopoz gibi düşük libido ile ilişkili fiziksel etmenler gözetilmeksizin) diğer kadınlara göre daha yatkın olduğu” bulundu. Sosyal etmenler bu konu üzerinde çok daha etkili.

 

3. Kadınlar görünüşe erkeklerden daha

az önem verir

 

Medyadaki mesajlar sayesinde, erkeklerden, belli standart kadın görünüşlerine bakmaları ve onları arzulamaları gibi bir beklenti yaratılıyor ve bu öğretiliyor.

Kadınlarsa böyle bir desteği bulamayabiliyor. Fakat kadınlar da görünüşe daha az önem veriyor değil. Queens Üniversitesi’nde Profesör Meredith Chivers tarafından yürütülen bir araştırma da dâhil olmak üzere son araştırmalar, “Kadınlar ve erkeklerin görsel uyarıcılara eşit derecede fiziksel tepki verdiğini gösteriyor; farklı olarak kadınlar bunu tanımlamaya ve tartışmaya daha az yatkın olduğunu” gösteriyor.

 

'Cinsellik bilimsel araştırma için zor bir alan'

 

Kadın cinselliği üzerine olan çalışmalar sadece sınırlı değil aynı zamanda toplum tarafından çoğu zaman yanlış yapılandırılmış durumdalar; bazı bilgilere tam olarak doğru bir şekilde ulaşmak inanılmaz derecede zor. Bunu yapabilmek için hem gönüllü katılımcılara hem de anket çalışmalarına ihtiyaç var. Tabi, bu anket çalışmalarında da kadınların kendilerini açmaları ve toplum tarafından sessiz kalmaları ya da utanmaları gerektiğine inandırıldıkları bilgilerini açık bir şekilde paylaşmaları gerekiyor. Başka bir deyişle, bu konuda daha alınacak çok yol var.

 

'Genel fikirlerden kurtulmak zor olabilir'

 

Kadın cinselliği üzerine tüm çalışmalar, tüm bu limitlere rağmen, değerli. Fakat çok az insanın medyada yansıtılan cinsellik kavramlarının ötesini sorguladığı ve bunun üzerine çok az okuduğu bir dünyada, yanıltıcı başlıklar ve istatistikler insanların görüşünü kolayca etkileyebiliyor. Cinsellik üzerine olan inançlarımız daha sağlıklı ve mutlu olmamızda çok önemli bir rol oynuyor. Makaleleri okuyun, ama bunların vücudunuz ve cinselliğiniz ile ilgili olumsuz şeyler hissettirmesine ve sizi kısıtlamasına izin vermeyin. Ve makalelerde sunulan bilgilerle ilgili bir sorunuz varsa, sorun. Soruyu genişletin. Bilginin doğruluğunu sorgulayın. Merakınızın bitmesine izin vermeyin. Eminim ki bunu yapmanın size getirilerini göreceksinizdir.