Eğitim Sen, Alevi Bektaşi Federasyonu, Alevi Dernekleri Federasyonu, Alevi Vakıflar Federasyonu ve Pir Sultan Abdal Derneği Kadıköy İskele Meydanı`nda “Laik, bilimsel, anadilde eğitim ve demokratik yaşam” için “Dayanışma ve birlik mitingi” düzenledi. Mitinge binlerce kişi katıldı.
Katılımcılar, sabah saat 11’de Haydarpaşa Numune Hastanesi, Eski Salı Pazarı ve Bahariye Süreyya Operası’nın önünde toplanarak, Kadıköy’e yürüdü.
Öğlen saatlerinde meydanı dolduran katılımcılar, zorunlu din dersinin kaldırılması, cemevlerine ibadethane statüsünün tanınması, Diyanet İşleri Başkanlığı’nın kaldırılması, AİHM kararlarının uygulanması, Madımak Otel’in utanç müzesi olması gibi isteklerini dile getirdi.
Mitinge HDP Eş Genel Başkanı Figen Yüksekdağ ile HDP’li Levent Tüzel, Sabahat Tuncel, Ertuğrul Kürkçü; CHPli Hüseyin Aygün; ÖDP Genel Başkanı Alper Taş, EMEP Genel Başkanı Selma Gürkan, Halkevleri Genel Başkanı Oya Ersoy katıldı. Erdal Erzincan, Tolga Sağ gibi sanatçıların sahne alması beklenen miting, olumsuz hava şartları sebebiyle planlanandan kısa sürdü.
Mitinge, Arif Sağ, Ataol Behramoğlu, Agire Jiyan, Edip Akbayram, Ferhat Tunç, Genco Erkal, Hüseyin Turan, Müjdat Gezen, Nihat Behram, Rojda, Tolga Sağ, Sabahat Akkiraz gibi sanatçılardan da destek geldi.
Mitinge katılan vatandaşlardan bazılarının beklentileri şöyle:
‘Mücadeleye devam edeceğiz’
Sevim Yalıncakoğlu: Yalıncak Sultan Alevi Kültür Derneği üyesiyim, aynı zamanda Alevi aktivistiyim. Ben ilk önce eğitimde gericileşmeye, imam-hatiplerin bu kadar yaygınlaştırılmasına karşı İstanbul’dan Ankara’ya yürüdük, eylül sonu kasım başı arası. Bu da orada yürüyüş sonrası yaptığımız mitingin devamı niteliğinde bir miting. Gayet de güzel oldu yanılmıyorsam.
Elbette adım attığımız her şey bir şeyleri değiştirmek için. Karşı çıktığımız, yanlış gördüğümüz şeyleri değiştirmek için. Duyulmuyorsa bir daha bağırırız. Duymuyorlarsa bir daha bağırırız. Üç kişiyle duymuyorlarsa beş kişiyle, bağırırız; beş kişiyle duymuyorlarsa on kişiyle bağırırız. Bu bir sonuç vermiyor diye, duracağımız, vazgeçeceğimiz bir şey değil. Mutlaka devam edeceğiz. 13’ünde de eğitim boykotumuz var, ondan sonra da bu devam edecek. Bu çabuk bitecek, yaptık bizi duyan yok, değişen bir şey yok diye evimize saklanacağımız bir şey değil. Bu Alevilere yönelik bir eylemden çok, Aleviliğe yönelik bir saldırı bu. Çünkü Alevi çocukları da bu okullarda okuyorlar, kendi inançları dışında baskın Sünni inancına yönelik eğitim alıyorlar, ve bu çocuklar gelip ailelerine düşman olacaklar. Annesinin başının açıklığına düşman olacaklar, kendi ibadetine düşman olacaklar, onu hak görmeyecekler, onu doğru yolda görmeyecekler, dolayısıyla bu, Aleviliğin gelecek nesillere aktarılmayacağı anlamına gelir ki, benim gördüğüm en büyük tehlike bu.
‘CHP taleplerimize olumsuz
bakıyor, en kötüsü de bu’
Cemal Çavdar: Erzincan Refahiye, Kürelik Köylüyüm. Evvelki sene bizim köye üç tane imam atamışlardı. Üç tane imam. Köyümüze 12 Eylül’den dolayı baskıyla cami yapılmıştı. Alevi köyü olduğumuzdan dolayı, imam geliyor ama cemaat yok, cemaati olmayan bir köyde caminin olması mümkün değil, biz de dedik ki, burayı Cemevi yapalım. Tüm köylerimizin desteğiyle, yaklaşık olarak 600 700 kişiyle, Erzincan’dan Dedemizi çağırarak cem tuttuk. Cem tuttuktan sonra devlet bize, “neden bizim haberimiz yok, camide cem yapıyorsunuz, camiyi cemevine çeviremezsiniz” dedi. Biz de dedik ki, “Biz Aleviyiz, yani bizim buraya cami değil de cemevi lâzım, burası zaten boş duruyor, köyün ortak malı, biz bunu kullanmak istiyoruz” dedik ve kullandık. Ve biz burada, -bizim dernek başkanımız var, Haydar Kemal, Mustafa Karaçeper, zaten Türkiye’nin tanıdığı bir sazcıdır, bağlamacıdır, üstattır, birlikte, halkın gücüne dayanarak cemevine çevirdik.
Yaklaşık olarak yedi yüz sekiz yüz hanelik köyüz, yani iki bin, üç bin kişilik bir köyüz. Bizim cemevine ihtiyacımız var. Camiyi cemevine çevirdik. Devlet kabul etse de etmese de… Bunun bedeli neyse ödemeye hazırız. Bizim için problem değil. Biz bunu halkın gücüyle yaptık, yani devletin dayatmasıyla değil. Zaten biz, devletin Alevi’si değil de, kendi Alevi’miz olmak istiyoruz.
Mutlaka taleplerimizi devletten alacağız, almak zorundayız. Aksi takdirde bizi ötekileştiremezler, biz 25 – 30 milyon Alevi’ysek, yani bizi yok sayamazlar, mutlaka biz eşit yurttaşlık haklarını istiyoruz. Bir defa dinde dayatma olmaz, Diyanet İşleri’nin kaldırılmasını istiyoruz. Taleplerimiz bunlar ve biz bunları istiyoruz, yıllardan beri istiyoruz, bizim babalarımız, bizim dedelerimiz hep korktu, istemedi. Onlar devletin Alevi’si oldu, biz devletin Alevi’si olmak istemiyoruz. Biz halkın Alevi’siyiz, yani biz, Pir Sultan’ın, Hacı Bektaş’ın öğretileriyle büyüdüğümüz için, biz onları istiyoruz. Bizim isteklerimiz masumane istekler aslında, yapılmayacak bir istek de değil ama, devlet nedense diretiyor, AKP hükümeti diretiyor, biz de direnmeye devam ediyoruz. En kötüsü şu, CHP kesinlikle ve kesinlikle hiç olumlu yaklaşmıyor. CHP’nin kendini toparlaması lâzım.
AİHM’nin, İnsan Hakları Evrensel Beyannamesi’nde bizim varlığımız kabul ediliyor zaten. Bizi yok sayma şansları yok. Biz kendimizden vazgeçtik, bizim çocuklarımızın ve torunlarımızın geleceğini düşünüyoruz. Bizim için önemli olan o. Bizim yaşımız 55-60, bundan sonra bizden bir şey olmaz ama bizim çocuklarımız ve torunlarımızın geleceğini düşünüyoruz. Biz sadece biz olarak değil, tüm Aleviler olarak bunu yapmak zorundayız. Şu an burada yağmurun altında ıslanmayı göze almayıp da evlerinde oturan Alevilerin de bunları düşünmesi lâzım. Ben 70’li yıllardan, 78 Kuşağı’nden gelen biri olarak, birilerinin bedel ödeyip, mücadele ederek, kazanması gerektiğine inanıyorum.
‘Bütün sivil inisiyatiflerin destek olması lâzım’
Mustafa Karaçeper: 80 sonrası birçok Alevi köyüne yaptıkları gibi, bizim köye de cami yapmışlardı. Neticede bu, inanç meselesidir. Kimsenin tekelinde değildir. Devletin tekelinde hiç değil, dolayısıyla köylülerimizle birleştik, camiyi cemevine çevirdik. Camiinin cemaati hiç yoktu, dolayısıyla, hazır bir binamız varken, en haklı talebimizi yerine getirmeye çalıştık ve girdik cemimizi yaptık, sağ olsun Erzincan’dan dedemiz geldi, Rıza Dede. Devletten hakkımızı söke söke almaya devam ediyoruz ve edeceğiz de, alana kadar. Aynı zamanda ben bütün sivil inisiyatiflerin de, tüm sendikaların, tüm örgütlerin, sosyal demokrat örgütlerin, bütün aydın olan kesimin desteklerini bekliyorum
‘Kazanımlar mücadeleyle gelecek’
Alican Gündoğan: Harita teknikeriyim, 45 yaşındayım. İnsanların, özellikle Alevi kesim ve diğer inanç gruplarının din dersi ve eğitim sisteminin değişmesi için beklentiler var, inşallah bu şekilde mücadele edildiğinde bu tür şeyler sonlanacak. Zorunlu din dersleri kaldırılacaktır. Cemevlerinin ibadethane statüsüne getirilmesi… Zaten şu anda HDP belediyeleri ve CHP belediyeleri yavaş yavaş çoğunlukla bunu kabul ettiler. Kadıköy Belediyesi, Maltepe Belediyesi, çoğu belediye, mesela Bodrum Belediyesi, bunu kabul etti. İleriki zamanlarda inanıyorum ki, buna bağlı olarak, periyodik olarak, diğer belediyeler, diğer partiler de yavaş yavaş bunu kabul edecektir. Bu mücadele sonucu olacaktır, yani mücadelesiz bir şey olmayacaktır. Bütün şeyler mücadelenin sonunda kazanılıyor, bedeller ödene ödene kazanılıyor. Bu şekilde. Buna da inanıyorum.