Politika

Müsavat Dervişoğlu: İmralı teröristlerine umut ve hürriyet, Cumhuriyet çocuklarına ise hapis reva görülüyor!

"En çok da ‘Barış’ diyorlar, ‘bir arada yaşayan halklar’ diyorlar. Güzellik yarışmalarında mikrofon tutulan modeller gibi konuşuyorlar"

05 Mart 2025 10:40

Güncelleme: 05 Mart 2025 11:55

T24 Haber Merkezi

İyi Parti Genel Başkanı Müsavat Dervişoğlu, partisinin haftalık grup toplantısında yaptığı konuşmada, ekonomik krizden terörle mücadeleye, toplumsal güven kaybından hükümetin politikalarına kadar pek çok konuya değindi. Sözlerine Ramazan ayının anlam ve önemine vurgu yaparak başlayan Dervişoğlu, konuşması boyunca saray iktidarının politikalarını hedef aldı ve Türkiye’nin içinde bulunduğu duruma dair çarpıcı değerlendirmelerde bulundu.

Dervişoğlu, PKK lideri Abdullah Öcalan’a ‘umut hakkı’ tanınmasını sert bir dille eleştirerek, gerçek vatanseverlerin AKP iktidarı tarafından baskı ve tutuklamalarla susturulmaya çalışıldığını söyledi.

İyi Parti liderinin açıklamalarından öne çıkanlar şu şekilde:

Ekonomik kriz ve Ramazan Ayı

Konuşmasına, ekonomik kriz ve yoksullaştırma politikalarına değinerek başlayan Dervişoğlu şunları söyledi:

“Güzel günleri özleyen milletimiz, ekonomik krizin etkisi altında ‘Aldırma gönül aldırma’ diyerek tam 7 yıl geçirdi. İktidarın bilinçli yoksullaştırma politikalarıyla başladığımız yeni bir Ramazan ayının ilk haftasındayız. Allah hepimize hayırlı Ramazanlar nasip etsin inşallah.

Ne var ki, saray iktidarının milletimize biçtiği yaşam, bereket ve paylaşım ruhunu taşıması gereken bu mübarek ayın bile anlamını yitirmesine neden oluyor. Vatandaşlarımız, dünya nimetleriyle olan imtihanını iktidarın doymak bilmeyen hırsı yüzünden yaşam mücadelesi şeklinde sürdürmektedir.

Ne yıllardır tutulmayan vaatler, ne de bitmeyen laf kalabalıkları vatandaşın aç karnını doyurabilmekte veya ruhunu zenginleştirebilmektedir. Üstelik devlet kurumları da bu yalan dolu düzene alet olmuşken, vatandaş ile TÜİK arasında mahkemelik durumlar yaşanmaktadır ve bu durum iktidarı ilgilendirmemektedir.”

Devlet kurumlarına güvensizlik

Dervişoğlu, ekonomik verilerin çarpıtıldığını ileri sürerek, devlet kurumlarına olan güvenin sarsıldığını ve bunun ülke için büyük bir tehlike olduğunu belirtti:

“Hükümetin milletin huzurunu sağlama ve mutluluğunu artırma sorumluluğu varken, devlete olan güven kaybolmuştur. Bu güven kaybı, milletleri içeriden yıkan bir hastalıktır. Bu nedenle verileri ve sayıları bu bağlamda değerlendirmek önemlidir. Ekonomik güven endeksi 0-200 arasında ölçülür ve 100 puanın altı, ekonomiye olan güvensizliği ve vatandaşın kötümserliğini gösterir. Sarayın isteklerini yansıtan ve güven kaybının baş aktörlerinden olan TÜİK'in Ocak/2025 güven endeksi 99,2 olarak açıklanmıştır—bu, 200 üzerinden değerlendirilmelidir. Merkez Bankası'nın Şubat ayı 'Sektörel Enflasyon Beklentileri Anketi' sonuçları da ekonomi aktörleri ile hükümet arasındaki görüş ayrılıklarını ortaya koymaktadır.”

Asgari Ücret Komisyonu ve “Suskun Türkiye” eleştirisi

Konuşmasının devamında asgari ücret konusuna değinen Dervişoğlu, toplumun genelinde bir “suskunluk” hâli yaratıldığını öne sürdü:

“Her yıl, asgari ücret komisyonu adı altında oynanan bir oyun devam etmektedir. Asgari ücretin istisnası artık standart hale gelmiş, sesini çıkarabilen sivil toplum kuruluşları kalmamıştır. Suskun bir Türkiye böylece inşa edilmiştir. Kenan Evren şimdi kalksa mezarından, yetiştirdiği bu en büyük eseriyle gurur duyardı. Recep Tayyip Erdoğan. Tam onun arzu ettiği gibi bir dikta rejimi kurdu. Üstelik bunu apoletle de değil, kravatla gerçekleştirdi.”

İyi Parti lideri, Türkiye’yi yeniden “konuşan ve üreten” bir hale getirmenin öneminden bahsederek, “Korkmayacağız, teslim olmayacağız; millet olarak konuşacağız ve birlikte başaracağız.” ifadelerini kullandı.

Terörle mücadele ve İmralı eleştirisi

Terörle mücadeleye de geniş yer ayıran Dervişoğlu, PKK lideri Abdullah Öcalan'ın İmralı'da tutuklu bulunmasına rağmen etnik ve bölücü terörün son bulmadığını vurguladı:

“Bebek Katili, İmralı'da olmasına rağmen etnik ve bölücü terör sona ermedi, 1999 yılında paketlenip Türkiye'ye teslim edilmesinin üzerinden geçen 25 yılın 23'ünde iktidarda Erdoğan ve Ak Parti vardı.

Sanılmasın ki ‘terörist başı’ ve ‘dalkavuk postacıları’yla verilen iğrenç fotoğrafla iş bitecek, bu ittifakın birleşenleri şimdi romantik cümleler kuruyorlar. En çok da ‘Barış’ diyorlar, ‘bir arada yaşayan halklar’ diyorlar. Güzellik yarışmalarında mikrofon tutulan modeller gibi konuşuyorlar. İmralı güzeli, Beştepe güzeli, Balgat güzeli hepsi aynı tonda konuşuyor.

1984'te Şemdinli baskınlarıyla Türkiye uyandı. 40 yıl boyunca binlerce askerimiz ve polisimiz şehit oldu. Sözde liderin ateşkes mektubu okunduğunda, yeni şehitlerimiz toprağa verileli henüz iki gün olmuştu.”

Yeni Çözüm Süreci ve açılım politikalarına tepki

Dervişoğlu, ülkenin “çözüm sürecinin tam ortasında” olduğunu söyleyerek, terör ve açılım politikalarının aynı dili kullandığını öne sürdü:

“Türkiye, çözüm sürecinin tam ortasında bulunuyor. Ölüm uykusuna direnenler, korku siyasetiyle susturulmaya çalışılıyor. Büyük Türk milleti, sahnelenen oyunun farkında. Sahada sona eren teröre, siyaset sahnesinde can suyu veriliyor. İktidar, açılım ortakları ve terörist başı aynı dili kullanıyorlar.

'Mesele Meclis'te çözülecekmiş' deniyor. Ana muhalefet demokratikleşmeye hazırmış. Peki, bu terör örgütü 41 yıldır ne amaçla silah kullanıyor?

Sayın Erdoğan kanımıza sebep olan teröristle barıştın ama fitreye muhtaç haline getirdiğin emeklilerimizle bir türlü barışamadın. Borç içinde yüzen işçilerimizle bir türlü barışamadın. Demokrasi ve adaletle barışamadın. Bugün o makamlarda oturmanı sağlayan Cumhuriyet ile barışamadın.”

Cumhurbaşkanı Erdoğan’a yönelik eleştiriler

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın dış politikada barıştığı liderleri sıralayan Dervişoğlu, buna karşın Türk milletiyle ve Atatürk’ün düşünceleriyle barışamadığını savundu:

“Putin ile barıştın, Sisi ile barıştın, Netenyahu ile barıştın ve Trump ile barıştın, bir Gazi Mustafa Kemal Atatürk'le barışamadın. Atatürk'ün düşünceleri ile barışamadın. Sen Recep Tayyip Erdoğan, yedi düvel ile barıştın ama Türk Milleti ile barışamadın.”

Sizinkisi siyaset değil, felakettir

Konuşmasının son bölümünde, Türkiye Cumhuriyeti kimliğinin devletle bağının koparılmak üzere olduğunu iddia eden İyi Parti lideri, Öcalan ile yürütülen açılım girişimlerine karşı "net bir duruş" sergiledi:

“Türk kimliğinin devleti ile olan bağı kopartılmak üzeredir. Bugün hem iktidar ortakları, hem onların açılım ortakları, hem de terörist başı aynı dili kullanıyor. Sözüm ona 'terörsüz Türkiye' dedikleri şey, terör örgütünün ekmeğine yağ sürmek, onların hedeflerini kabul edip, gereğini yapmaktan başka bir şey değildir. Bugüne kadar silahlarıyla, bombalarıyla, cinayetleriyle, katliamlarıyla yapamadıklarını, 'Terörsüz Türkiye' ambalajıyla gerçekleştirmektir. Siz; terörü bitirmiyor, teröre teslim oluyorsunuz. Siz; Türkiye'yi terörden kurtarmıyor, terörü devletleştiriyorsunuz. İktidarınıza zaman kazandırmak için, Türkiye'nin geleceğini ateşe atıyorsunuz. Sizinkisi siyaset değil, felakettir... Bugüne kadar silahlarıyla, bombalarıyla, cinayetleriyle, katliamlarıyla yapamadıklarını, ‘Terörsüz Türkiye’ ambalajıyla gerçekleştirmektir. Buna izin vermeyeceğiz! Gerekirse varlığımızı Türk varlığına armağan edecek ve milletimizle beraber bu oyunu bozacağız.”


Şakir Paşa Ailesi: Aile albümü mü, yasak aşk arşivi mi?