Gündem

İyi Parti: Erdoğan 2002'den bu yana iktidarda, bu zamana kadar faiz, enflasyon düşmediyse...

"Cumhurbaşkanı enflasyon yüksek faizin sonucudur diyor:; 300-400 yıllık ekonomi literatürü birikimi ise bunun tersini söylüyor"

07 Mayıs 2018 15:07

T24

Partisinin seçim manifestosunu duyuran Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ın, 24 Haziran’dan sonra faiz, enflasyon ve cari açığın düşeceği yönündeki açıklamalarını değerlendiren, eski Merkez Bankası Başkanı ve İyi Parti Ekonomiden Sorumlu Genel Başkan Yardımcısı Durmuş Yılmaz, “Sayın Cumhurbaşkanımız 2002 Kasım’ından bu yana iktidarda, bu zamana kadar faiz, enflasyon düşmediyse; bundan sonra düşürüleceğini söylüyorsa bunu nasıl yapacağını açıklaması gerekir” dedi.

Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın, enflasyonun ‘yüksek faizin sonucu’ olduğunu söylediğini hatırlatan Durmuş, “Bizim cari açığımızın altında yatan husus yüksek enflasyondur. Cumhurbaşkanı enflasyon yüksek faizin sonucudur diyor:; 300-400 yıllık ekonomi literatürü birikimi ise bunun tersini söylüyor. Eğer bu doğru ise AKP iktidarının yapması gereken tek şey, gidersin, çoğunluğun var Meclis’ten vergi yasasını değiştirirsin ve orada dersin ki faiz şudur. Faizi aşağı çekersin, ellerini tutan kimse yok. Enflasyon da otomatik olarak aşağı gelir. Mesele bu değil, olaylar böyle gerçekleşmiyor” yorumunda bulundu.

'Türkiye Dayanışma Fonu': Bütçedeki harcama tercihlerimizi değiştireceğiz

İyi Parti’nin cumhurbaşkanı adayı Meral Akşener’in ekonomik vaatlerini açıkladığı toplantıda konuşan Durmuş, İyi Parti Genel Başkanı’nın kurulacağını açıkladığı ‘Türkiye Dayanışma Fonu’ ile ilgili de şu bilgileri verdi:

“Şu anda kamuya açık bilgilere baktığımız, bütçenin içerisine girdiğinizde; ‘danışmanlık hizmet alımı’ diye bir kalem var. İnanın, ilave borçlanmaya gitmeden, sadece ve sadece o kalemlerin içerisinde yapılacak tasarrufla bunu finanse edebileceğimizi düşünüyoruz. İlave vergi, ilave borçlanma yok. Bütçedeki harcama tercihlerimizi değiştireceğiz. Dar gelirli ve borç altında sıkışmış vatandaşlarımız lehine kullanacağız. İlave vergi yok, ilave borçlanma yok; tercihimizi değiştireceğiz.”


30 Nisan 2018 itibariyle borçları yasal takibe ya da yakın takibe alınmış olan ve de borçları tahsilat şirketlerine satılmış olan 5 milyon vatandaşın tüketici kredisi, kredi kartı ve kredili mevduat hesaplarından doğan borçlarını satın alınacağını ifade eden Akşener, asgari ücretle çalışanların, işsizlerin, emeklilerin ve gazi ile şehit yakınlarının borçlarının silineceğini; düşük gelirle çalışanlar ile öğrencilerin ise borçlarının yüzde 20’sini 10 yıl faizsiz vadeyle ödeyeceklerini kaydetmişti.

TIKLAYIN - Akşener: Borçları satın alacağız; asgari ücretle çalışanların ve işsizlerin borcunu sileceğiz

 


Merkez Bankası müdahalesi: Yetersiz olacağını düşünüyorum

Öte yandan, Merkez Bankası’nın rezerv opsiyonu mekanizması kapsamında döviz imkân oranı üst sınırını yüzde 55’ten yüzde 45’e düşürmesini değerlendiren eski MB Başkanı, şunları söyledi:

“Mekanizma şu, siz paranızı götürüp bankaya yatırıyorsunuz. 1 aylık, 3 aylık mevduat yapıyorsunuz. Ama onlar bu mevduatla 5 yıllık, 10 yıllık krediyi finanse ediyor. Topladığı mevduatın vadesiyle, verdiği kredinin vadesi uyuşmuyor. Likidite sorunlarıyla karşılaşılmaması için, ihtiyaç duyulduğunda alınması için zorunlu karşılık olarak yatırılıyor. MB bir süre önce bu yüzde 10’luk karşılığı, TL’nin maliyeti yüksek olduğu için maliyeti biraz aşağı çekebilmek için bir kısmını döviz olarak yatırma imkanı tanıdı. “Bir kısmını getir, döviz olarak yatır” dedi. Döviz olarak yatırman gerekenin de bir miktarını altın olarak yatırabilirsin dedi. Döviz arzının sıkışık olmasından dolayı böyle bir değişikliğe gitti. Piyasaya bir miktar döviz bırakıyor. Arzı artan malın fiyatı ne olur, düşer. şu anda Türkiye’nin 2018, 2019 ve devamında ihtiyaç duyulan döviz oranına bakıldığında yetersiz olacağını düşünüyorum. Kısa vadede MB’nin yapacakları var; faiz oranları, beklentilerle ilgili; uzun vadede ise arzı artıracak tedbirlerle ilgili” diye konuştu.

TIKLAYIN - Merkez Bankası'ndan dolara müdahale!

İlgili Haberler