Yaşam

İtalyan tarihçi: Mustafa Kemal, Sultan Vahdettin'in kızıyla evlenerek Saray'a girmek istemişti

"Vahdettin, Kemalistlerin kendisini öldüreceğine inandığı için kaçmıştır"

02 Nisan 2016 13:14

Son padişah Vahdettin'in son üç yılını yazan İtalyan tarihçi Riccardo Mandelli, "Bugün Ortadoğu'da hâlâ kan akmasına neden olan tüm anlaşmazlıkların temeli Vahdettin döneminde atıldı" dedi. "Sanırım, Enver gibi Mustafa Kemal de Sultan’ın kızıyla evlenerek saraya girmek istemişti. Ancak asıl ve nihai dönüm noktası savaşın ardından hükümetin kendisini Anadolu’ya yollaması oldu. Anadolu’ya Osmanlı ordusunun en iyi görevlileri gönderildi" ifadelerini kullanan Mandelli, "Sonunda Atatürk ve Vahdettin karşılıklı olarak birbirlerini ihanetle suçladı. Sabık sultanın kendisiyle birlikte sürgünde olan Avni Paşa’ya Kemal’in görevini yaptığını ve kendisini şahsına karşı olan davranışları nedeniyle affettiğini ama ülkeye karşı bir harekette bulunursa asla affetmeyeceğini söylemişti" diye konuştu

Riccardo Mandelli'nin Karar gazetesinden Eren Taşar'a yaptığı açıklamalar şöyle:

Neden bu konuyu araştırdınız?

Sanremo’da, sürgündeki sultanla ilgili hatıralar zaten mevcut. Kısa süre öncesine kadar maiyetindeki bazı kişileri hala hatırlayanlar hayattaydı. Ama kimse konuya ciddiyetle eğilmemişti. Arşivlerde pek çok şey buldum. Sanremo’da sürgün olarak geçirdiği o üç yılda her şey mevcuttu: Fonda, muazzam bir uluslararası entrika, Irak petrolünü sahiplenmek için bir manevra, savaşlar, devrimler ve sıradan tanınmayan insanlarla yolları kesişen Avrupa tarihinin büyük şahsiyetleri var... 

Vahdettin dönemiyle bugün hala Ortadoğu’da yaşanan olayların nasıl bir bağlantısı var?

1920’de Sanremo’da Ortadoğu ile ilgili bir ‘Barış’ konferansı düzenlendi. Bu toplantının savaşın galiplerinin Osmanlı İmparatorluğu’nu nasıl bölerek Suriye ve Irak gibi devletler kurabilme çabası olduğu düşünülürse tabii ki sözde ‘barış’ konferansıydı. Pratikte, tümüyle siyasi hegemonya ve petrol yataklarının işletilmesi amacıyla, hala o topraklarda insanların ölümüne neden olmaya devam eden tüm anlaşmazlıkların temeli atıldı. En büyük lokma petroldü. O zaman olduğu gibi günümüzde de Musul tüm düzenin merkez noktasıydı.

Vahdettin ile Mustafa Kemal arasındaki ilişkiden bahseder misiniz?

Birbirlerini, beraber Berlin’e yaptıkları seyahat esnasında incelemeye başladılar. Ardından Vahdettin kendisini yaveri yaptı. Sanırım, Enver gibi Mustafa Kemal de Sultan’ın kızıyla evlenerek saraya girmek istemişti. Ancak asıl ve nihai dönüm noktası savaşın ardından hükümetin kendisini Anadolu’ya yollaması oldu. Anadolu’ya Osmanlı ordusunun en iyi görevlileri gönderildi. Sonrasında yaşananlar sonucu sultan dahil pek çok kişi Mustafa Kemal’i tehlikeli bir ‘maceraperestlikle’ suçluyor ve diplomasi yolunu tercih ediyordu. Ama işgal nedeniyle ortamı doğru analiz edebilen tek kişi Mustafa Kemal’di, olaylar onu haklı çıkardı. Tek somut proje ülkeyi parçalamakken vatanı kurtarmayı başardı. Ama tek bir adamın iradesinin İngiltere ve Fransa gibi dünya güçlerini alt edeceğine kim inanabilirdi ki? Sonunda Atatürk ve Vahdettin karşılıklı olarak birbirlerini ihanetle suçladı. Sabık sultanın kendisiyle birlikte sürgünde olan Avni Paşa’ya Kemal’in görevini yaptığını ve kendisini şahsına karşı olan davranışları nedeniyle affettiğini ama ülkeye karşı bir harekette bulunursa asla affetmeyeceğini söylemişti.

 

"Cesur, kararsız ve iyi biriydi"

 

Sultan, Osmanlı’yı nasıl terk etti?

Kemalistlerin kendisini öldüreceğine inandığı için kaçmıştır. İngilizlerden yardım istemiş bu da onun hain olarak suçlanmasına neden olmuştur. Muhtemelen Mustafa Kemal’in gücünün bu kadar sağlam olduğuna inanmıyordu ve bir gün yeniden ülkenin başına geçeceğine kaniydi.

Sanremo’ya yerleşmesini kimler, neden istedi?

Vahdettin, yeni Türk devleti temsilcileriyle savaşın galipleri arasındaki konferansın sürmekte olduğu Lozan’a gitmek istiyordu. Kahire’den Cenova’ya geldiğinde İngilizler kendisine, bir süre Sanremo’da duraklamasını ve olayların gidişatını beklemesini önerdi. O dönemde Mussolini hiç tereddütsüz İngilizlerin sürdürdüğü siyaseti desteklemekteydi. Sabık sultan Sanremo’da anti-Kemalist (Türkiye karşıtı değil) bir şebeke oluşturarak, Arap ülkelerinin temsilcilerini, hatta Papa’yı bile işe bulaştırdı. İngilizler kendisini olabilirliğine inandırdıkları müddetçe ayakta kalan siyasi-dini bir proje... Musul petrolünün kendilerine geçmesi konusunda Mustafa Kemal’le uzlaştıkları anda da proje iskambil kağıtlarından kurulu bir kule gibi çöktü. Ve Vahdettin öldü.

Kendisi hain miydi yoksa kahraman mı?

Ne biri ne ötekiydi. Kısmen de olsa örülmesinde kendisinin de payının bulunduğu bir ağın, son derece karmaşık bir oyunun ortasında kalmış şanssız bir adamdı. Muhtemelen daha sakin bir zaman diliminde yaşasa etkili bir reformcu olacak niteliklere sahipti. Bir İngilizin tanımıyla ‘cesur, kararsız ve iyi’ biriydi.