Sağlık

İşte uzun süre oturmanın 5 zararı

"Uzun süre oturan bedenlerde zamanla başlayan sorunların mühim bir kısmı hayatı tehdit ediyor"

12 Şubat 2018 11:45

Hürriyet yazarı Osman Müftüoğlu, uzun süre oturmanın bedene en büyük ihanet olduğunu belirterek vücuda olan 5 zararını yazdı. Müftüoğlu, "Uzun süre oturan bedenlerde zamanla bazı sorunlar başlıyor. Ve ne yazık ki o sorunların mühim bir kısmı hayatı tehdit edebilen ciddi hastalıklara da dönüşebiliyor" dedi. Müftüoğlu, "Oturma eylemini abartanlarda 
bazı kanserlere de yakalanma riski daha fazla. Bunun nedeni olarak da artan insülin nedeniyle çoğalan hücre büyüme faktörleri gösteriliyor. Muhtemel bir diğer suçlu ise oturdukça azalan antioksidan madde üretimi" ifadelerini kullandı.

Müftüoğlu'nun "Uzun süre oturmak bedene ihanet" başlığıyla yayımlanan (12 Şubat 2018) yazısı şöyle: 

Bir sandalyeye, koltuğa ya da kanepenin köşesine ilişip birkaç dakika oturmak, azıcık dinlenip nefes almak muhakkak ki güzel bir şey. Ne var ki oturmanın da fazlası tıpkı yiyip içmenin fazlası gibi bedene iyi gelmiyor. Uzun süre oturan bedenlerde zamanla bazı sorunlar başlıyor. Ve ne yazık ki o sorunların mühim bir kısmı hayatı tehdit edebilen ciddi hastalıklara da dönüşebiliyor. Kısacası hayatın her alanında olduğu gibi oturmakta da işi abartmamak, ifrattan kaçınıp makulü tercih etmek ve biraz tedbirli olmak gerekiyor. “Peki, neden?” diyorsanız buyurun...

Oturmanın 5 zararı

1- Bedeni yağlandırıyor

Oturma eyleminin 30. dakikasından sonra metabolizmada neredeyse yüzde 50’yi bulan bir düşme başlıyor. Bu da başlangıçta ‘yorgunluk hissi’, zamanla da ‘yağlanma’ anlamına geliyor. Oturan birine göre ayakta duran 2-3, yürüyen ise 5-10 kat fazla enerji yakıyor. Kısacası uzun süreli oturmak yoruyor, tembelleştiriyor, yağlandırıyor.

2- Kalbi hasta ediyor

Oturma eylemi gereğinden çok uzatıldığında iyi kolesterol HDL azalıyor. Trigliserid, insülin ve şeker seviyeleri yükselişe geçiyor. Sadece bu bilgiler bile oturma alışkanlığında ısrar edenlerin kalp damar hastalıkları risklerinin neden yüzde 50-80 oranında arttığını açıklamaya yetiyor.

3- Kansere davetiye

Oturma eylemini abartanlarda 
bazı kanserlere de (kalınbağırsak, meme, prostat, yumurtalık kanserleri) yakalanma riski daha fazla. Bunun nedeni olarak da artan insülin 
nedeniyle çoğalan hücre büyüme faktörleri gösteriliyor. Muhtemel bir diğer suçlu ise oturdukça azalan antioksidan madde üretimi.

4- Kası, kemiği bozuyor

Hayatını oturmakla geçirmeyi tercih edenlerde kemik erimesi (osteoporoz) ve kas kaybına (sarkopeni) daha sık rastlanıyor. Eklem sorunları çoğalıyor. Bunlar da yaşlılıkta daha çok hareket kısıtlanması, eklem ağrıları, düşme riski, kemik kırıkları anlamına geliyor.

5- Emboliye yol açıyor

Oturma süresi bir saati geçtiğinde ayak toplardamarlarında pıhtılaşma süreçleri hızlanıyor. Bu da ‘emboli’ denilen pıhtı parçalarının oradan kopup akciğerlere ulaşması ve yaşamsal sorunlara sebep olabilmesi demek.

İyi yaşlanma anahtarı hangisi?

Tavsiyem şudur: Doğru beslenme ve aktif bir yaşamın nasıl yaşlanacağımızın temel belirleyicileri olduğu doğrudur, öncelikle bu bilgiden hareket ederek yaşlanın. Ama sadece bunlarla da yetinmeyin. Kendinize her konuda iyi bakın. Bununla da yetinmeyin. Çevrenize de (‘çevre’ kavramına aileniz, dostlarınız, komşularınız, sosyal çevreniz, iş arkadaşlarınız, yaşadığınız çevredeki her türlü canlı ve cansız varlık dâhildir) iyi bakmayı sakın unutmayın. ‘Bakım’ meselesini de sadece ‘bedensel bakım’ olarak algılamayın. ‘Ruhsal bakım’ da çok ama çok önemli bir ayrıntı. Bedeni ruhtan ayırmak, ikisinin birbirine ilgi ve şefkatini azaltmak her yaş için yapılabilecek en büyük hatadır. ANDRE MAROİS bakın ne diyor: “Yaşlılığın esas meselesi bedenin güçsüz düşmesi değil, ruhun bedendeki güçsüzlüğe kayıtsız kalmasıdır.”

Hareket berekettir

Lütfen unutmayın: Beyninizle kaslarınız akraba gibidir. İkisi de egzersizi çok sever. Yaşlılığa egzersiz yaparak hazırlanan her beden sahibine teşekkür eder. Daha iyi, güçlü bir beyin inşa etmenin yolunun yarısı ‘doğru beslenmeden’ geçiyorsa kalan yarısı da ‘düzenli egzersizden’ özellikle de ‘yürümekten’ geçer.

Unutmayalım ki hiçbir hücremiz tembelliği sevmiyor. Hareketsiz bir yaşamdan en çok da kalbimizdekiler dâhil kas hücrelerimiz ile beyin hücrelerimiz etkileniyor.

Kaç kalori yaktım?

Egzersiz yapmanın faydalarından biri de beslenmeyle kazandığımız fazla kalorilerin yanmasıdır. Dolayısıyla egzersiz yapan herkesin aklına gelen ilk soru da çabasının karşılığında kaç kalori yaktığıdır. Özeti şu: Tempolu bir yürüyüşle bir dakikada ortalama kadınlar 7, erkekler 10 kalori yakıyor. Tempolu yürüyüş ise dakikada ortalama 120 adımlık bir hızı gerektiriyor. Kadınlarla erkeklerin arasındaki küçük fark ise erkeklerin daha fazla kas kitlesine sahip olmalarından kaynaklanıyor.

Kavurmayın, kavrulursunuz

Kavrulan gıda yakılan gıdadır. Yakılan gıda ise sizi daha hızlı yaşlandıran, kronik iltihap ve kanserlere zemin hazırlayandır. Kavurmayın ve yakmayın. Kavrulmuş ve yanmış gıdalar daha lezzetli olsalar da tüketimlerini lütfen abartmayın. Kuruyemişleri kavurmadan, sebze ve etleri yağda kızartmadan, ekmeği kızartıp yakmadan yiyin. Kömürleşmiş etlerden, kahvaltı gevreklerinden, yanık bisküvi, kraker ve diğer fırın pastane ürünlerinden uzak durmaya dikkat edin.

Biz ‘çay sever’ bir milletiz. İnce belli bir bardak çayın sıcaklığını avuçlarımızda hissetmeden güne başlamaz, çaysız kahvaltı yapmayız. Çay yoksa eğer simitten keyif almaz, sohbete başlayamayız. Çaydaki bu çok özel hikmetin sebebi bence sadece lezzeti değildir. Çayda düşündüğümüzden çok daha fazlası var. Mesela mı?

Bir bardak çay,

- Kalp riskini azaltır.

- İnme riskini düşürür.

- Bellek kaybını yavaşlatır.

- Bağışıklığı destekler.

- Anti kanser kalkanı güçlendirir.

- Kilo dengesini korur.

- Bedeni dinlendirip sakinleştirir.

- Ruha mutluluk ve huzur hissi verir.