07 Eylül 2022 08:06
26. İstanbul Tiyatro Festivali, 25 Ekim-26 Kasım tarihleri arasında seyirciyle buluşmaya hazırlanıyor. Bu yıl Işıl Kasapoğlu küratörlüğünde düzenlenecek festival, Türkiye’den ve yurtdışından, yepyeni oyunlardan yenilikçi ve ufuk açıcı performanslara, toplam 24 tiyatro, performans ve dans gösterisini bir araya getirecek.
İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından Koç Holding Enerji Grubu Şirketleri Aygaz, Opet ve Tüpraş sponsorluğunda düzenlenecek 26. İstanbul Tiyatro Festivali, 25 Ekim’de perdelerini açmaya hazırlanıyor.
Bu yıl 50. yaşını kutlayan İKSV’nin düzenlediği İstanbul Tiyatro Festivali, 26. edisyonunda programını yeni bir küratörlük yapısıyla şekillendirdi. 26. İstanbul Tiyatro Festivali, yazıp yönettiği 100’den fazla oyunla ve kurduğu topluluklarla Türkiye tiyatrosunun son 40 yılındaki en önemli isimlerden Işıl Kasapoğlu’nun küratörlüğünde gerçekleştirilecek.
Işıl Kasapoğlu tarafından hazırlanan 26. İstanbul Tiyatro Festivali, yerelden evrensele, geçmişten geleceğe köprüler kuran, farklı disiplinleri buluşturan, klasiklere özgün ve çağdaş yorumlar sunan, genç kuşak sanatçıları teşvik ederken usta isimlere saygı duruşunda 26 Kasım’a kadar devam edecek.
Festival kapsamında Türkiye’den 15 yeni oyun ilk defa izleyicilerle buluşacak. Programda festival için özel olarak tasarlanıp sahnelenecek iki gösteri de bulunuyor. Fransa, İngiltere, İspanya, İtalya ve Yunanistan’dan 6 yapım sahnelerde, 3 yapım ise perdede izleyicilerle buluşacak.
Festivalde günümüz tiyatrosuna damgasını vuran yönetmen ve koreografların eserlerini izleme fırsatı bulacak tiyatroseverler, ülkemizde uzun süredir heyecanla beklenen isimlere nihayet kavuşmanın yanı sıra Avrupa tiyatrosunun geleceğine yön verecek isimleri tanıma imkânına da sahip olacak.
Festivalde Molière’in doğumunun 400. yılı hem yurtdışından hem ülkemizden yapımlarla kutlanırken, bir sinema dehası Pasolini’nin 100. doğum yılı da özel bir gösterimle anılacak. Tiyatronun iki ustası Haldun Taner ve Ferhan Şensoy’a da saygı duruşunda bulunacak festival programında pek çok önemli ismin yazdığı, yönettiği, oynadığı 24 tiyatro, performans ve dans gösterisi yer alıyor.
26. İstanbul Tiyatro Festivali’nin basın toplantısı 6 Eylül Salı akşamı Rahmi M. Koç Müzesi’nde düzenlendi.
Toplantıda konuşan İKSV Yönetim Kurulu Başkanı Bülent Eczacıbaşı, "1989 yılından bu yana Türkiye’de tiyatro alanında öncü bir rol üstlenen festivalimiz, ilk kez izleyicilerine küratoryal yaklaşımla ele alınan bir program sunuyor. Festivalin ilk küratörü olan Işıl Kasapoğlu’nun büyük bir titizlikle üzerinde çalıştığı 26. İstanbul Tiyatro Festivali programında çok sayıda yapım ilk kez seyirci karşısına çıkacak. Birçok topluluk, İstanbul’a ilk kez konuk olacak.
Sanat üretimini desteklemeyi öncelikli hedefleri arasına alan bir kurum olarak, İstanbul Tiyatro Festivali’nin yeni prodüksiyonlara alan açabilmesi bizim için önem taşıyor. Bu yıl programımızda, prömiyerlerini yapacak oyunların yanı sıra festival için özel olarak tasarlanıp sahnelenen iki gösteri de bulunuyor. Küratörümüz Işıl Kasapoğlu’na, bu heyecan verici programı kurguladığı, hayallerini bizimle paylaştığı ve İstanbul Tiyatro Festivali yeni bir yola adım atarken bize eşlik ettiği için teşekkür ediyorum. 26. İstanbul Tiyatro Festivali’nin düzenlenmesine katkıları için başta eş sponsorlarımız, Koç Holding Enerji Grubu Şirketleri Aygaz, Opet ve Tüpraş olmak üzere tüm sponsor ve destekçilerimize içten teşekkürlerimi sunuyorum” dedi.
26. İstanbul Tiyatro Festivali’nin küratörü Işıl Kasapoğlu yaptığı konuşmada, festival programıyla ilgili şu yorumlarda bulundu: "Festivaller bir ülkenin, bir kentin kılcal damarlarıdır. Sadece o ülkenin insanlarını beslemezler, evrenseldirler. Dünyanın herhangi bir yerinde gerçekleştirilen bir kültür-sanat festivali tüm dünyayı besler, doyurur. Bu yıl gerçekleştirmeye çabaladığımız Tiyatro Festivali’nde yurtdışından çok yurt içi yapımlar öne çıktı. Farklı bir yöntemle çalıştık. Oyunların çoğunu bir bütün içinde sanatçı arkadaşlarımıza ısmarladık, yapmak istedikleriyle bizim isteklerimiz çakışınca da birlikte yürümeye karar verdik. Ortaya çıkan programdaki oyunların hepsi İstanbul’da ilk kez oynanacak. Kimileri sadece festival için özel olduysa da kimileri yaşamlarına festivalden sonra da devam edecek. Yaratıcılara katkıda bulunabildiğimiz için seviniyoruz."
26. İstanbul Tiyatro Festivali Onur Ödülü, bu yıl 60. sanat yılının yanı sıra kendi adını taşıyan tiyatrosunun da 50. yılını kutlayan tiyatro oyuncusu, yazarı ve yönetmeni Ali Poyrazoğlu’na sunuldu.
Ali Poyrazoğlu festivalin basın toplantısında yaptığı konuşmada; "Sanat insanın en iyi, en yakın, hiçbir zaman vazgeçemeyeceği dostudur. Sanat benim dostum. Bizi yenileyen, her gün yeniden dünyayı değerlendirmemizi, kendimize farklı bir gözle bakmamızı sağlayan; okumak, yazmak, bestelemek, çalmak, oynamak, bütün sanat dalları bizim en yakın dostlarımız. Onlardan hiç ayrılmak istemediğim için yıllardır bu işi yapıyorum, yapmaya da ömrümün yettiği kadar devam edeceğim. Türk tiyatrosu dediğimiz şey; bizim ve seyircinin öz malıdır. Sahip çıkıp bu kadar yıldır bizi taşıdıkları için bu ödül vesilesiyle Türk tiyatro seyircilerine, meslektaşlarıma sonsuz şükranlarımı sunuyorum" dedi.
Bizet’nin Carmen’ine atıfla yarattığı yepyeni projesi Habanera Makamı ile festivale konuk olacak Ali Poyrazoğlu, tiyatro ve operayı buluşturduğu gösterisinde anılarından hareketle, Çiğdem Erken Quartet eşliğinde tiyatronun ve operanın ana caddelerinden çıkıp arka sokaklarında dolaşacak. Oyun 7 Kasım’da Cemal Reşit Rey Konser Salonu’nda gerçekleşecek prömiyerinin ardından 19 Kasım’da Süreyya Operası’nda tekrar izleyiciyle buluşacak.
Festival, Molière’in doğumunun 400. yılında efsanevi Fransız yazarın en sevilen oyunlarından Kibarlık Budalası’nın çağdaş bir uyarlamasıyla açılıyor. Zenne, Çekmeceler ve Bergen filmleriyle çok ses getiren, ödüllü yönetmen ikilisi M.Caner Alper ve Mehmet Binay sinema perdesinde yarattıkları dünyaları bu kez sahneye taşıyorlar.
Kibarlık Budalası Remix, Molière’in 17. yüzyıl Fransa’sında el değiştiren zenginliği ve gücü hicvettiği oyununu popülerlik çabası ve şöhret peşinde koşma temaları üzerinden günümüze uyarlıyor. Tekfen Holding’in yüksek katkıda bulunan gösteri sponsorluğunda, 25 ve 26 Ekim’de Maximum UNIQ Hall’da izlenebilecek oyun seyirciyi geleneksel seyir kurallarının da dışına çıkarıyor.
Açılışını bir Molière uyarlaması olan Kibarlık Budalası Remix ile yapacak festival ayrıca, köklerinin ünlü yazarın kurduğu topluluğa kadar uzanması nedeniyle “Molière’in Evi” olarak da anılan ve günümüzde faaliyetini devam ettiren en eski tiyatro topluluğu olan Comédie-Française’in Molière’in 400. yılını kutlamak üzere sahnelediği en seçkin oyunların perdeden gösterimleriyle izleyicileri bir Moliere maratonuna davet ediyor.
Topluluk, yazarın ürettiği son eser olan Hastalık Hastası’nda Claude Stratz’ın 21 yıl önceki unutulmayan sahnelemesini yeniden hayata geçirirken Molière’in en tanınmış eseri Kibarlık Budalası’nda ünlü yönetmen çift Valérie Lesort ve Christian Hecq ile bir yapım sunuyor.
12 Kasım’da Atlas 1948 Sineması perdesinde gösterilecek bu maratonun son seansında ise tiyatroseverleri, 358 yıl sonra ilk kez sansürsüz orijinal hâliyle, çağımızın önde gelen yönetmenlerinden Ivo van Hove tarafından sahnelenecek Tartuffe veya İkiyüzlülük bekliyor. Moliere Maratonu Institut Francais Türkiye’nin desteği ile gerçekleşiyor.
İstanbul Şehir Tiyatroları ise Molière’in 400. doğum yılı vesilesiyle uzun yıllar sonra Tartuffe’ü tekrar sahneliyor. Yiğit Sertdemir’in yönetmenliğini üstlendiği oyunda, Orhan Veli’nin olağanüstü çevirisine şiirlerinden bestelenen şarkılar da eşlik ediyor. 15 Kasım’da Müze Gazhane Prof. Dr. Sevda Şener Sahnesi’nde sahnelenecek bu yeni yapımda inanç, aile, aşk, mizah, müzik, acı, hüzün iç içe ve olanca dinamiğiyle seyirci karşısına çıkıyor.
Akram Khan Topluluğu uzun bir aranın ardından bir kez daha İstanbul’a konuk oluyor. Çağımızın tartışmasız en önemli koreograf ve dansçılarından Akram Khan’ın nisan ayında prömiyerini yapan ve Khan’ın benzersiz stilini tüm muhteşemliğiyle sergileyen en yeni koreografisi Orman Kitabı festivalde izleyiciyle buluşuyor.
İngiliz yazar Rudyard Kipling’in unutulmaz romanı Orman Kitabı’nı geleneksel Hint dansı kathak ile çağdaş dansı bir araya getirip çokdisiplinli bir dans tiyatrosuna uyarlayan Akram Khan, Mowgli’yi bu kez karşımıza iklim mültecisi bir kız çocuğu olarak çıkarıyor.
Stanley Kubrick ve Peter Gabriel gibi önemli isimlerle çalışan ünlü besteci Jocelyn Pook’un eşsiz müziklerinin desteklediği, en son görsel teknolojiyle yaratılan büyülü sahneleriyle Orman Kitabı uzun süre akıllardan çıkmayacak bir görsel ziyafet vadediyor. 28 Ekim’de Zorlu PSM Turkcell Sahnesi’nde gerçekleşecek gösterinin yüksek katkıda bulunan gösteri sponsoru ENKA Vakfı, yüksek katkıda bulunan mekan sponsoru ise Zorlu PSM.
Eleştirmenler tarafından Avrupa tiyatrosunun geleceğine yön verecek isimler arasında sayılan Euripides Laskaridis ilk kez Türkiye’de! Her detayında sürprizler, heyecan ve şefkat barındıran, akıllardan uzun süre çıkmayacak Titanlar, izleyicisine bildiği her şeyi geride bırakıp bambaşka bir evreni keşif imkanı sunuyor.
Ne istediğimizi ve gerçekte neye ihtiyacımız olduğunu tartışmaya açıyor. 23 ve 24 Kasım’da festivalin yüksek katkıda bulunan mekan sponsoru Zorlu PSM’de sahnelenecek oyun her detayında sürprizler ve heyecan barındırıyor.
Kalıpları yıkan eserleriyle Birleşik Krallık sahnesinin günümüzdeki en etkileyici yönetmenlerden Ben Duke, Shakespeare’in ünlü trajedisini ters yüz ederek Juliet ve Romeo başlığıyla, tümüyle orijinal bir eser yaratıyor.
Çağdaş bakışı ve çok katmanlı yaklaşımıyla övgüler toplayan bu eğlenceli, duygu dolu ve sürükleyici oyunda, ölmeyip 40’lı yaşlarına ulaşmış Juliet ve Romeo’nun o dillere destan aşkı gündelik hayatın ağlarında çırpınıyor. Oyun, 3 ve 4 Kasım’da Maximum UNIQ Hall’da izleyiciyle buluşacak.
Festival, Pier Paolo Pasolini’nin doğumunun 100. yılını, dâhi yönetmenin benzersiz dünyasını dansla yorumlayan Pasolini: Gizli Yangınlar ile kutluyor.
Yönetmen, senarist, oyun yazarı, şair, yazar ve gazeteci, sahip olduğu zengin kültürel birikimle resimden tercümeye pek çok farklı alana katkı sağlayarak ismini sadece İtalya’nın değil 20. yüzyılın en büyük entelektüelleri arasına yazdıran Pasolini’ye adanmış bu gösteride, geçmişten günümüze insanlığın tutkulu ama çelişkilerle dolu hikâyesi canlandırılıyor.
Monica Casadei’nin koreografisiyle Pasolini: Gizli Yangınlar İş Sanat ve İstanbul İtalyan Kültür Merkezi’nin desteğiyle 21 ve 22 Kasım’da İş Kuleleri Salonu’nda sahnelenecek. Gösterinin yüksek katkıda bulunan gösteri sponsoru ise ENKA Vakfı.
Selçuk Yöntem festivale özel destansı bir akşamda izleyicileri 1500 yıl önceye, Truva Savaşı’nın tam ortasına götürüyor.
Alessandro Baricco’nun çağdaş bir yaklaşımla kısaltarak yeniden kaleme aldığı İlyada, usta oyuncu Selçuk Yöntem’in yorumuyla hayat bulurken Fazıl Say’ın kendi bestelerinden bu performansa özel derlediği seçkiyi piyanist Ece Dağıstan Say yorumlayacak. 8 ve 9 Kasım’da Süreyya Operası’nda gerçekleştirilecek bu müzikli okumaya sahnede kum sanatçısı Veysel Çelikdemir de eşlik edecek.
Okan Bayülgen, yazıp yönettiği ve başrolünü üstlendiği Richard ile ilk kez İstanbul Tiyatro Festivali’ne konuk oluyor. İngiltere’de küçük bir tiyatro topluluğu III. Richard oyununun provalarını yaparken polis tarafından aranan birinin tiyatroya sığınmasıyla başlayan oyunda, var olan düzene, sanatın mevcut kurumsal, etik ve hiyerarşik yapısına karşı olan bu adam, önce III. Richard rolünü, ardından yönetmen koltuğunu ele geçiriyor ve her şeyi yıkarak sahneye alışılagelmemiş bir prodüksiyon koyuyor.
Oyunun 17 Kasım’daki prömiyerine festivalin yüksek katkıda bulunan mekan sponsoru Zorlu PSM ev sahipliği yapacak. Oyun, 24 ve 25 Kasım’da Alan Kadıköy’de izleyiciyle buluşacak.
Ortaoyuncular, Ferhan Şensoy’un vefatından sonra Şahları da Vururlar ile sahnelere dönerken tarihi Ses Tiyatrosu da perdelerini yeniden festivalde açıyor. Şensoy’un benzersiz mizahı, kıvrak zekâsı ve sözünü sakınmayan üslubuyla günümüze göndermeler yaptığı bir tarih parodisi olan bu müzikli güldürü 1980’lerin ilk yarısı boyunca aralıksız sahnelenmiş ve ülke çapında büyük yankı uyandırmıştı.
11 ve 12 Kasım’da Ses Tiyatrosu’nda sahnelenecek oyunun yönetmen koltuğunda bu kez Volkan M. Sarıöz var.
Festivalde kadınlar tarafından yönetilen oyunların bir araya geldiği, sanat alanında kadın üretimini daha da görünür kılmayı amaçlayan "Bu İşte Bir Kadın Var" başlıklı bölümünde yer alan üç oyun, Odeabank’ın tema sponsorluğunda seyirciye sunuluyor.
Sanatçı Zülfü Livaneli, kaleme aldığı ilk tiyatro oyunu Duvar ile festivale konuk oluyor. Bilge Emin’in yönettiği oyun, dünyanın farklı yer ve zamanlarında benzer acıları yaşamış dört insanın bir otel odasında kesişen yollarını, iç içe geçen hikâyelerini anlatıyor.
31 Ekim ve 1 Kasım’da festivalin yüksek katkıda bulunan mekan sponsoru Zorlu PSM’de sahnelenecek oyun, yakın geçmişin toplumsal yıkımlarının izlerini bu insanlar aracılığıyla cisimleştirirken geçmişe sadece yıkımların değil, hayatta kalma mücadelesinin, umudun da tarihi olarak bakıyor.
Lefkoşa Belediye Tiyatrosu, Aliye Ummanel’in yazıp yönettiği Kapalı oyunu ile festivale ilk kez konuk oluyor. Kıbrıs’ın önemli bir sosyal ve insani gerçeğini ele alan oyun, ülkenin yaklaşık yarım asırdır siyasi sebeplerden dolayı kapalı tutulan bölgesi Varoşa’daki insanların hikâyelerini anlatıyor. 12 Kasım’da Caddebostan Kültür Merkezi’nde sahnelenecek oyun, on bir oyuncuyla on bir ayrı monologdan oluşuyor.
Oyun metni toplumsal cinsiyet araştırmalarına dayanarak yazılan Bir Tatlı Kaşığı Çamur, tek bir kadının ağzından dökülüyor gibi görünse de aslında bütün kadınların ortak hikâyesi…
Oyunun dünyası bu ortak paydadan beslenerek hayat buluyor ve oyuncular seyirciyle aralarında hiçbir engelin olmadığı boş bir alanda, farklı performans tekniklerini kullanarak uzamın ve oyunsu olanın peşine düşüyor, dinamik ve alternatif bir dil yaratıyor. Elif Candan’ın yazıp Pınar Akkuzu’nun yönettiği oyun 22 Kasım’da Alan Kadıköy’de sahnelenecek.
Bu İşte Bir Kadın Var teması kapsamında ayrıca, tiyatromuzda son yıllarda yer alan kadın oyunlarına dair çok tartışılan sorunlara odaklanılacak Kadın Anlatılarına Feminist Bakış başlıklı bir panel düzenlenecek. 20 Kasım Pazar günü saat 14.00’te Kadıköy’deki Tarih Edebiyat Sanat Kütüphanesi’nde gerçekleştirilecek panelde, Bir Tatlı Kaşığı Çamur oyunun yazarı Dr. Öğretim Üyesi Elif Candan ve yönetmeni Pınar Akkuzu, Prof. Dr. Fakiye Özsoysal’ın moderatörlüğünde, bu metinlerin feminist okuryazarlık ışığında nasıl ele alınabileceğini ve sahneye konulabileceğini kendi deneyimlerini de paylaşarak konuşmaya açacaklar.
Dansçı ve koreograf Korhan Başaran, Romalı şair Virgil’in Aeneid ve İngiliz yazar Marlowe’un Kartaca Kraliçesi Dido eserlerinden ilham alarak kurguladığı tek kişilik performansı Dido’da, sahneyi devamlı yenileyen görsel tasarımıyla seyirciyi zaman ve mekân algısına meydan okuyan bir hikâyeyi yaşamaya davet ediyor. Oyun, 2 Kasım’da Alan Kadıköy’de izleyiciyle buluşacak.
Emre Koyuncuoğlu’nun yazıp yönettiği, metin tiyatrosu, video sanatı, enstalasyon, deneysel ses yerleştirmesi, performans, interaktif tiyatro kavramlarının iç içe geçtiği Medea’ya İnce Ayar’da, İstanbul’da çocuk bakıcısı olarak çalışan Gürcü bir anne ve kızının, bakıcılığını yaptıkları evdeki çocukların anneleriyle olan ilişkilerine, kendi yaşam mücadelelerinde geleceği nasıl kurguladıklarına dair bir hikâye aktarılıyor. Oyun, 13 ve 14 Kasım’da Müze Gazhane Meydan Sahne’de sahnelenecek.
Eskişehir Şehir Tiyatroları, Ali Eyidoğan’ın Türkiye tiyatrosunun devlerinden Haldun Taner’in oyunlarından, hikâyelerinden ve gazete yazılarından derleyip sahneye uyarladığı Yaşasın Demokrasi ile festivale konuk oluyor. Seyircilerin bir milletin yapısına ve demokrasisinin aksayan taraflarına tanık olacağı oyun, 20 Kasım’da Caddebostan Kültür Merkezi’nde izlenebilecek.
İspanyol kukla ustası Javier Aranda el kuklasının sınırlarını zorlayarak ona yepyeni boyutlar kattığı bol ödüllü gösterisi Yaşam’da sadece iki eli ve bir dikiş sepetiyle içten, duygu dolu ve eğlenceli bir dünya kuruyor. İzleyiciler kâh kahkahalara kâh gözyaşlarına boğan bu gösteri, Cervantes Enstitüsü’nün katkılarıyla, 19 Kasım’da Alan Kadıköy’de izlenebilecek.
ENKA Sanat’ın Ortak Yapım projesi kapsamında yapımını üstlendiği Nuh’un Gemisini Aramak, iki kardeşin hayatına odaklanıyor. Yakın tarihimizin fotoğrafını çeken oyunda babadan kalma eski bir kamyonetle doğdukları kasabaya doğru bir seyahate çıkmak mecburiyetinde kalan kardeşler yolculukları sırasında sahne üstünde yeni bir dünyayı inşa ederek heyecanlı bir seyir deneyimi yaratıyorlar. Gökhan Erarslan’ın yazıp Ayşe Draz’ın yönettiği oyun 15 Kasım’da ENKA Oditoryumu’nda prömiyer yapacak.
5 Kasım’da Alan Kadıköy’de, Institut Francais Türkiye’nin desteğiyle izleyiciyle buluşacak ünlü sirk topluluğu Les Colporteurs’un eğlenceli gösterisi Toyo ! çocukları sürprizlerle dolu bir yolculuğa çıkaracak. Sert, kocaman ve içi boş bir boru olan Toyo’nun akrobat Gillou ile kurduğu dostlukta, müzisyen Coline’in eşliğinde şekilden şekle girerek bazen bir uçağa, kostüme, teleskopa veya bir eve dönüşmesi çocukların hayal gücünü harekete geçirecek.
İstanbul Mon Amour, Orhan Veli Kanık’ın İstanbul’u Dinliyorum şiirine nazire olarak düşünülmüş; şehrin değişen kültürünü, seslerini, insanlarını, gündelik yaşamını şiirsel zeminle iç içe ve kontrast halinde sunan benzersiz bir gösteri. Sabah saatlerinde başlayıp akşam saatlerinde sürprizlerle dolu bir partiyle son bulacak performanslar, tiyatro merkezde olmak üzere dans, müzik, görsel sanatlar, edebiyat gibi farklı disiplinleri buluştururken izleyiciler İstanbul’un farklı yaşam biçimlerini temsil eden bölgeleri boyunca bir yolculuğa çıkacak.
26 Kasım’da Süreyya Operası’nda başlayıp Şehir Hatları Vapuru, İMÇ, Kanyon, Galatasaray Lisesi ve Salon İKSV’de devam edecek; Çıplak Ayaklar Kumpanyası, Alper Maral, Ebru Cansız, Barabar, Büyük Ev Ablukada, Cevdet Erek, Sarp Aydınoğlu, Gülinler ve diğer sürpriz konukların katılımıyla gerçekleşecek performans serisi İstanbul Mon Amour’un gösteri sponsoru ise MEKE Sanat.
26. İstanbul Tiyatro Festivali kapsamında, halka açık ve ücretsiz olarak gerçekleştirilecek birbirinden farklı pek çok etkinlik de izleyicilerle buluşacak. Ücretsiz etkinliklerle ilgili ayrıntılı bilgi için: tiyatro.iksv.org
26. İstanbul Tiyatro Festivali biletleri 16 Eylül Cuma günü satışa çıkıyor.
Festival biletleri Lale Kart üyeleri için indirimli ön satış döneminin ardından, 16 Eylül Cuma günü 10.30’dan itibaren passo.com.tr internet sitesi üzerinden ve İKSV ana gişeden (pazar günleri hariç her gün 10.00-18.00 saatleri arasında) genel satışa sunulacak. İKSV Kurucu Sponsoru Eczacıbaşı Topluluğu’nun desteğiyle hayat geçen Eczacıbaşı Genç Bilet projesi kapsamında, sınırlı sayıda öğrenci bileti 10 TL’den satışa çıkacak.
Eczacıbaşı Genç Bilet projesi kapsamında, belirli sayıda öğrenci bileti ise 10 TL’den satışa çıkacak.
Festivalle ilgili tüm haberler festivalin sosyal medya hesapları ile tiyatro.iksv.org adresi üzerinden takip edilebilir.
Daha önce festivale ev sahipliği yapmamış birçok yeni mekân bu yıl festival izleyicilerine kapılarını açacak.
Gösterimler bir ay boyunca İstanbul’un iki yakasında; Alan Kadıköy, Atlas 1948 Sineması, Caddebostan Kültür Merkezi, Cemal Reşit Rey Konser Salonu, ENKA Oditoryumu, Galatasaray Lisesi, İMÇ, İş Kuleleri Salonu, Kanyon, Maximum UNIQ Hall, Müze Gazhane Prof. Dr. Sevda Şener Sahnesi ve Meydan Sahne, Salon İKSV, Ses Tiyatrosu, Süreyya Operası, Şehir Hatları Vapuru ve Zorlu PSM olmak üzere 18 farklı mekânda izleyicilerle buluşacak.
© Tüm hakları saklıdır.