İstanbul'daki plajlar hakkında Halk Sağlığı Müdürlüğü'nün verdiği 'temiz' raporuna rağmen analiz sonuçlarında kısa süreli değişimlere rastlandığı ifade edildi. Uzmanlar, kanalizasyonun denize karıştığı dönemlerde değerlerin arttığı görüşünü savundu.
Sezonun açılmasıyla birlikte yoğunlaşan sahillerden alınan deniz suyu örneklerine göre; İstanbul'daki 86 noktanın yüzmeye uygun olduğu ifade edildi. İstanbul Halk Sağlığı Müdürlüğü'ne bağlı Çevre Sağlığı Şube Müdürü Hüseyin Özyurt, yüzme sezonunun 1 Haziran'da başladığını belirterek; sezondan 15-20 gün önce plajlardan numune almaya başladıklarını aktardı.
"15 günde bir numune çalışması yapılacak"
Milliyet'ten Burak Dursun'un haberine göre; sezon boyunca 15 günde bir numune çalışması yapılacağını söyleyen Özyurt, “Geçmiş ile kıyaslamak gerekirse her geçen yıl gerek su kalitesinde gerekse yüzme alanlarında yapılan düzenlemelerde olumlu yönde gelişmeler sağlanmaktadır” ifadelerini kullandı.
Açıklamanın ardından, Halk Sağlığı Müdürlüğü'nün sitesinde yer alan verilerdeki kısa zamanlı değişimler dikkat çekti. Sitedei Beylikdüzü West İstanbul Marina Plajı’nda 3 Haziran 2016 tarihinde toplam koliform 23 bin 700 olarak ölçülürken; 5 gün sonraki toplam koliformun bin 300 olarak tespit edildiğine dair bilgiler yer alıyor.
Uluslararası kriterlere göre; 0-500 arası toplam koliform ‘çok temiz’, 501-10 bin arası ‘iyi kalite, yüzülebilir’, 10 bin üstü ise ‘yüzme amaçlı kullanılamaz’ olarak nitelendiriliyor.
"İnsan sağlığına yönelik
büyük bir tehdit var"
İstanbul’un en kalabalık plajlarından Menekşe’de ise 30 Mayıs’ta toplam koliform 11 bin 200 çıkarken 4 gün sonra alınan örneklerde bu oranın 180 olarak ölçüldüğü ifade ediliyor. Plajın 13 Haziran 2016 sonucunun ise 140 olduğu belirtiliyor.
31 Mayıs’ta 11 bin 200 olarak ölçülen Silivri Selimpaşa Duruman Plajı’nda da 3 gün sonra toplam koliformun bin 100'e çıktığı bildiriliyor.
Uludağ Üniversitesi Tıp Fakültesi Halk Sağlığı Anabilim Dalı Öğretim Üyesi Prof. Dr. Kayıhan Pala'nın, bu farklar normal değil dediği açıklaması şöyle:
“Toplam Koliform, bir mikroorganizma ve suların kirliliğini değerlendirmek için kullandığımız bir ölçüt. Koliformun denizlerde bulunması suya kanalizasyon karıştığının kanıtıdır. Bizim bakışımıza göre koliform oranının yüzülebilecek alanlarda 0 olması gerekir. Parametrelerdeki ölçüm sonucu farklılıkları deniz suyunu kirleten kaynaklar, iklimdeki değişiklikler ve ölçüm zamanı gibi farklılıklardan kaynaklanabilir. Büyük farklılıklar normal olarak kabul edilemez. Farklılıklar örneğin atık suların arıtma olmaksızın denize bırakılması nedeniyle oluşuyorsa, insan sağlığına yönelik büyük bir tehdit söz konusu olabilir.”
"Koliform yoğunluğu, bulaşıcı hastalık olduğunu gösterir"
Halk Sağlığı Uzmanı Prof. Onur Hamzaoğlu da şu ifadeleri kullandı:
“Koliform değerlerindeki inişler ve çıkışlar atıkların denize deşarj edilme zamanına denk gelmesiyle yaşanıyor. Kanalizasyonlar belirli aralıklarla denize gönderiliyor. Aradaki sürede ise bekletiliyor. Koliform dediğimiz şey insanların bağırsaklarında bulunan bir bakteridir. Denizde insanların bağırsaklarına ait bir bakteri varsa orası insan katı atığı bulunuyordur. Burası her türlü bulaşıcı hastalığa açık bir alandır.”
Denizlerin kirlenmesindeki en önemli etkeninin evsel ve endüstriyel atıklar olduğu belirtilen Çevre Mühendisleri Odası’nın raporunda ise şunları söylendi:
“İstanbul İl Sınırları içinde yer alan 39 ilçedeki nüfusun atık suları 14 bin 349 km uzunluğundaki kanalizasyon sistemi ile toplanmaktadır. Toplanan atıksular ise 55 adet atık su arıtma tesisinden geçerek arıtılmakta. Arıtma tesislerinin bir kısmı biyolojik (İleri Biyolojik Arıtma Sistemi) olup, büyük çoğunluğu ön arıtma şeklindedir. Atık suların 3 milyon 624 bin metreküplük kısmı ön arıtma tesislerinden, 1 milyon 034 bin metreküplük kısmı ise biyolojik arıtma sistemlerinden geçerek toplam 4 milyon 659 bin metreküp İstanbul Boğazı’ ve denize deşarj edilmektedir. Marmara denizini tehdit eden en önemli kirleticiler organik maddeler, azot ve fosfor. Kentin atıksularının ancak yüzde 25’i tam arıtma işlemine tabi tutulmaktadır. Marmara Denizi sadece İstanbul’un değil, komşu illerinde kirletici baskısı altındadır.”