53 yıllık sanat hayatını geride bırakan sanatçı Zeliha Berksoy, İstanbul Kültür Sanat Vakfı (İKSV) tarafından Onur Ödülü’ne layık görüldü. Zeliha Berksoy, "Sanat satılacak bir şey değildir. Böyle dükkânını açıp sanatı satamazsınız. Bu bir ruh meselesi. İşin içine para girdi mi ticaret girdi mi aşk uçar gider" diye konuştu.
Birgün'den Derya Aydoğan'ın sorularını yanıtlayan Berksoy'un açıklaması şöyle:
»Ödüller ne hissettiriyor size?
Tabii bu ödül çok değerli çünkü İstanbul Kültür Sanat Vakfı ve Uluslararası Tiyatro Festivali’nin düzenlediği çeyrek asırlık bir festival. Dolayısıyla çok mutluyum. Çok değerli bir ödül aldım. Tabii insan böyle zamanlarda düşünüyor, gerilere bakıyorsunuz, arkanıza bakıyorsunuz ne olmuş ne bitmiş yıldızlar toplamış mısınız? diye. Evet, bundan dolayı bir hesaplaşma oluyor ister istemez. Ne olmuş ne bitmiş bir muhasebe yapıyorsunuz ama bu da güzel .
"Türkiye’de tiyatro yapmak çok zor"
»Bir hesaplaşma dediniz. Meslek hayatınıza başladığınız dönemlerle şimdiyi karşılaştırdığınızda tiyatro açısından nasıl değişiklikler olduğunu düşünüyorsunuz?
Şimdi tiyatro sanatı açısından bu yeni kuşak yani 25-40 yaş arası son derece enerjik, son derece yaratıcı ve çok iyiler. O bakımdan çok mutlu oluyorum. Bizim dönemimizde de çok kuvvetli oyuncular vardı ve bizde çok gençtik. Bizde her şeyin hakkını çok iyi verdik. Yani 70’li, 80’li ve 90’lı yıllar da çok görkemli yıllardı. Ama çok zordu… Şimdi de her şey zor. Yani şunu söylemek istiyorum, bizde tiyatro yapmak çok zor. O zaman da zorluklar içinde, çok sefalet içinde tiyatro yapıyorduk, şimdi gençler de öyle yapıyorlar.
»Tiyatrocuları iktidarın yanında görmeyiz, iktidar da pek yaklaşmayı denemez.
Korkuyorlar, çünkü pervasızca gerçekleri söylüyorsunuz. Yani bütün tiyatro yazarları bir defa sosyal hayatın içinden, problemleri alırlar ve büyük bir konseptte bunu yaparlar, yazarlar. Onun için büyük yazar olurlar. Melih Cevdet, Haldun Taner, Aziz Nesin, Yaşar Kemal ve Nâzım Hikmet… Bu tüm zamanlara ait yazarlar oldular. Şimdi söyleyin, bunları nasıl sevsinler? Çok zor… Bütün politikacılar gelip geçiyor ama bunlar geçmiyor. Ve yazdıkları çok üzülerek söylemek lazım ki güncelliğini koruyor… İşte bu çok fena. Aynı şeyleri yaşıyoruz. Şekil değişiyor, öz aynı… Bu da üzücü bir şey.
"Bu bir ruh işi"
»Aileler belki çocukları işsiz kalmasın, maddi anlamda zorlanmasınlar diye çocuklarının oyuncu olmalarından hep kaçınıyorlar. Bir eğitmen, öğretmen olarak bu konuda gözleminiz nedir?
Gerçek sanatçılar tarihte her zaman zorluklar yaşamış insanlardır. Müzikte öyle, heykelde öyle, resimde öyle, hepsine bir bakın. Tiyatroda da öyle oldu haliyle. Bu bakımdan bu onların kaderidir demek istemiyorum. Sanat satılacak bir şey değildir. Böyle dükkânını açıp sanatı satamazsınız. Zaten sanatı satanlar çok zengin oluyorlar ama sanatçı olamıyorlar. Onun için bu bir ruh meselesi. Yani ben hem zengin olurum hem sanatçı olurum gibi bir şey yok. Tekrar söylüyorum, yok öyle bir şey. Mümkün değil. Çünkü ruhunuz yozlaşıyor. Yani işin içine para girdi mi, ticaret girdi mi aşk uçar gider.
**
"Yaratıcı insan meraklıdır"
»Paranın dışında ün ve şöhrette aynı ikileme düşürür mü insanı?
Şöhreti taşımak çok zordur.Eğer entelektüelseniz, şöhreti taşırsınız. Çünkü okursanız bilgi sahibi olursunuz, nerde olduğunuzu bilirsiniz, haddinizi bilirsiniz, neyin ne olduğunu, neyin doğru olduğunu bilirsiniz. Sanatı daha bilimsel bir şekilde yapmak, dünya meseleleriyle ilgili olmak dünyaya açık olmak ve okumak, okumak... O zaman şöhret size hiçbir şey yapamaz.
»Dünyada çok yeni olmasa da Türkiye’de artık sahneler değişiyor. Dolayısıyla oyunlarda da değişim oluyor. Yoruma da etkisi olur mu değişimin?
Aslında bunların hiçbiri yeni değil. Değişen dünya sahnesi 1900’lerde başlamış bir şey. 20. yüzyılda başlıyor. 1915’ler 1920’ler ve bu güne kadar geliyor. zaten yüz yıldır modern tiyatro var. Yani şu anda yapılanlar yeni değil. Keşfedilmemiş bir şey kalmadı. Önemli olan buna bir doğru yorumlama anlatabiliyor muyum, artistik bir yorumlama bu önemli. Eğer sen metni doğru yorumluyorsan ve ona artistik bir yaratıcılık getiriyorsan işte budur yeni olan… Yoksa ben keşfettim diye bir şey yok. Sanatta her şey keşfedilmiştir. Sen bunun üstüne nasıl bir yaratıcılık, nasıl bir versiyon getirirsin bunu düşünmek lazım.
"Sanat hep olacak"
»İktidarın sanata bakış açısını nasıl değerlendiriyorsunuz?
Sanata kim nasıl bakarsa baksın, sanat vardır ve hep var olacaktır. Bu böyle… Sanattan feyz alırsan, kendini geliştirirsin, ruhunu, kafanı, düşünce yapını geliştirirsin sen kârlı çıkarsın. Ha onu yapmazsan sanatı iter kakarsan, tükürürsen, küfredersen sen kaybedersin… “İt ürür kervan yürür” diye bir laf vardır, bilirsiniz... Yaratılışından beri bu böyle... mağaralarda resimler görüyoruz, biz en modern resimleri görüyoruz mağaralarda…. İnsan ruhunda doğasında var çünkü... yaratıcı insan düşünüyor, yaratıyor ve merak ediyor.
»Yani baskılar ne kadar olursa olsun sanat yine bir çiçek gibi içerden çıkar.
Baskı, sanatı daha da azdırır onu söyleyeyim... hatta kamçılar…