Bahar Kılıçgedik- Remzi Budancir
Medyada baskı ve sansürün tartışıldığı bir dönemde yerel basının durumuna ilişkin bir çerçeve çizmek amacıyla hazırladığımız ve Objective Araştırmacı Gazetecilik Programı’nın desteğiyle gerçekleşen ‘Yerel Basın Profili’ yazı dizisinin son bölümünde Bingöl’de yerel gazeteciliği ve gazeteciliğin karşılaştığı sorunları ele aldık.
Diyarbakır’da yerel gazetelere yönelik baskının devlet kaynaklı olduğu, Tunceli’de resmi ilanların basın özgürlüğünü engellediğini, Malatya'da ise basın özgürlüğünden çok, gazetelerin birleştirilmesi tartışma konusu olduğunu yazı dizisinin önceki bölümlerinde yayımlamıştık. Muhafazakâr kimliğin hakim olduğu Bingöl’de ise durum diğer illerden farklı görünüyor. Selefi grupların ve Hüda-Par’ın önemli bir taban bulduğu şehirde kişilerin birbirini tanıması sansürden ziyade otosansürü bir sorun olarak karşımıza çıkarıyor. Küçük bir şehir olan Bingöl’de haber yapan muhabirin tanınması muhabiri, gazete patronun iş çevresinden olması patronu durduruyor.
Gazete çalışanlarının kimlikleri ilin kozmopolit yapısına uygun düşüyor. Yerel gazete çalışanları arasında Selefi gruplara yakın muhabirler de Hüda-Par’ı destekleyen partiler de bulunuyor. Bingöl basının da HDP çizgisine yakın olan muhabirler de görev alıyor. Gazetecilerin çok kültürlülüğü gazete sayfalarına da yansıyor. ..
Bingöl basını neden IŞİD’i göremiyor?
Bingöl yerel basınında çalışan bir muhabir, “Bingöl’den birçok kişi Suriye’de savaşarak öldü. En fazla militan buradan gitti. Bingöl basını dışında, yabancı basın, yaygın medya kuruluşlarının hepsi işledi. Ancak biz işleyemedik. IŞİD ile ilgili en az haber Bingöl’de yapıldı” sözleri ile yaşanan durumu özetliyor. “Peki neden işleyemediniz” sorusuna muhabir etrafta gezinen uzun sakallıları göstererek, “Kimin kimle ilişkisi olduğu bilinmez ancak bu guruplar burada örgütlenmiş durumda. Medreseleri, mescitlerini herkes biliyor. Bingöl küçük herkes bir birini tanıyor. Bu gün bu yapılara karşı haber işlesek, başımıza ne geleceğini bilemeyiz” diye cevaplıyor. Durum sansürden çok otosansüre dönüşmüşe benziyor.
Görünmeyen korku
Bingöl’ün Sesi Gazetesi Yazı İşleri Müdürü Gökhan Kaya, sansürün artık otosansüre dönüştüğünü belirterek, “17 Aralık Operasyonunu siz nasıl gördünüz” sorusuna şu sözlerle cevap verdi:
“Bingöl basını 17 Aralığı görmedi. Pek umurunda da değildi. Ama asıl önemli olan konu 17 Aralık konusu değil, Bingöl basını IŞİD’i de, PKK’yı ve devleti de işleyemedi, işlemedi. Artık korkumu, sansür mü bilmiyorum ama bu konularda işlenmedi. Aslında kimse direk bu konuları işlemeyin diye direktifi vermese de herkesin başımıza bir şey gelir kaygısı yazmayı engelliyor.”
Tugay komutanından ilan tehdidi
Devlet veya devletin yereldeki temsilcileri tarafından uygulanmak istenen sansür sayfalarda yer alan haberlerle ilgili olabiliyor. Özellikle Kürt siyasi hareketi ile ilgili gazetelerde yer alan haberler tepki çekebiliyor. Gazete sahibi haberin yayımlandığı sabah makama çağrılıp tehdit edilebiliyor. Ahmet Kaya 2008 yılında Bingöl’ün Sesi Gazetesi imtiyaz sahibiydi. Kaya’nın yaşadığı bir olayı anlatması, yaşanan baskıyı özetler nitelikte. Kaya, yaşadıklarını şu sözlerle özetliyor:
“Yıl 2008, o tarihte BDP’den önce kapatılan DTP faaliyetteydi. DTP İl Başkanı Yavuz Kıtay’ın açıklamasına yer vermiştik. Tugay’a davet edildiğimde bir şeylerin ters gittiğini anladım. Bana bizzat Tugay Komutanının benimle görüşeceği bilgisi verildi. Tugay Komutanının huzuruna çıktığımda o günkü gazetem vardı. Oldukça öfkeli görünüyordu. Bana, ‘Ahmet bey bu ne anlama geliyor’ diye sorarak gazetemizi gösterdi. Gazete sayfasına bakınca Yavuz Kıtay’ın açıklaması ile ilgili kısa bir haber, Tugay’ın mal alımı ile ilgili ihale ilanı aynı sayfadaydı. Komutan bana, ‘Ben bu gazeteyi üstlerime nasıl izah edeceğim. Bana sormazlar mı sen nasıl bir gazeteye ilan vermişsin. Bu kabul edilemez’ diyerek, bu şekilde devam edilmesi durumunda gazetenin ilanlarının kesilmesi için elinden geleni yapacağını söyledi. Aslında bu tehdit caydırıcı değil desem yalan olur. İlan alan gazetem 500 bin değerinde iken, ilan kesilmesi durumunda sadece tabelasını elden çıkartabilirdim. Değeri sadece ofis malzemesi olabilirdi. Neyse ki bu sadece bir uyarı olarak kaldı ve tekrarı yaşanmadı.”
Gazetelerin çoğalması hem olumlu, hem de olumsuz
Bingöl Gazeteciler Cemiyeti Başkanı Ömer Şanlı, ilde son yıllarda gazete sayısında ciddi oranda artış yaşandığını ifade ederek, bu durumun hem olumlu hem de olumsuz yönünü anlatıyor. Şanlı’ya göre gazete sayısının artması, toplumun sorunlarının irdelenmesi, gündeme getirilmesi bakımından olumlu, ancak sayı arttıkça gazetelere ilan payı düştüğü için ekonomik anlamda kötü.
Gücün yanında yer alan bir basın profili var
Ekonomik olarak ilana bağlı olan gazete patronlarının özgürce hareket ettiğini söylemenin doğru olmadığını ifade eden Şanlı, “Özgür yayın yapmak gazete patronlarının ve muhabirlerinin tutumuyla alakalıdır. Bingöl’deki gazetelerin veya gazetecilerin özgür olma veya olamama durumundan çok taraf olma durumu var. Aslında bu durum sadece Bingöl’de değil, ülke genelinde böyledir. Özgür olmakla, taraf olmayı ayırmak lazım” diye anlatıyor.
Her iki grubunda kendince özgür hareket ettiğini düşündüğünü belirten Şanlı, iki tarafı da yanlı basın organı olarak nitelendiriyor.
Üzerimizde baskı yok içimizde var
Valilik aracılığı ile gazetelere gelen ilanların gazeteler için önemli ekonomik gelir oluşturduğunu ifade eden Şanlı, evraklarını eksiksiz tutan gazetelerin ilanların kesilmediğini anlattı. Bingöl’de bugüne kadar gerek valilik gerekse iktidar partilerinin sıkça eleştirildiği, buna rağmen ilanların kesileceği yönünde bir baskı oluşmadığını ifade eden Şanlı, “Bingöl gibi küçük illerde direk sansür olmasa da otosansürün yaşanma olasılığı yüksektir. Üzerinizde direk bir baskı olmadan zaman zaman akraba-arkadaş ilişkilerinden dolayı haber yapılamayan konular oluyor” dedi.
Bingöl’de haberi sıradan vatandaş bile engeller
Bingöl’ün küçük olmasından kaynaklı haber işlemekte sıkıntı yaşadıklarını anlatan Haber12
Gazetesi Haber Müdürü Yunus Boztimur, şehirde herkesin tanıdık (akraba) olmasının yansız haber yapmayı engelleyen en önemli nedenler arasında sıraladı. Hem resmi kurumlar nezdinde, hem de vatandaş nezdinde birçok engel ile karşılaştıklarını anlatan Boztimur, “Örneğin bir resmi kurumda şahit olduğunuz bir olumsuzluğu haberleştirmek istediğinizde kurumdaki haber muhatabı haberin yayınlanmaması için önce imtiyaz sahibini arıyor, ikna edemediği zamanda akraba ve tanıdıkları devreye sokuyor ve bir şekilde o haberin yayınlanmasını engelliyor. Bazen işe yaramıyor bazen de başarılı olabiliyor. Diğer taraftan sıradan bir vatandaşta bu yollara başvurarak haberinizi engelleyebiliyor. Bu bazen bir esnafta olabiliyor, bazen de bir iş adamı. Ancak tüm bu sorunlara rağmen yerel basın birçok noktada ulusal basından daha sağlıklı bir çizgide durduğunu düşünüyorum” diyor. Boztimur haber işlerken nasıl hassas davrandıklarını şu sözlerle anlatıyor:
Haberin muhabire dönüşü hesaplanıyor
“Yerel basının birçok eksiği tartışılır ancak, dini, etnik ve mezhepsel anlamda kutuplaştırma yaratma ve bunu derinleştirme konusu ulusal basına oranla daha az göze çarpıyor. En azından Bingöl basınında bu konularda daha dikkatli haberlerin yapıldığını görüyoruz. Ulusal basın bu konuda vatandaşla birlikte yerel basın çalışanlarını da yönlendirebiliyor. Doğruluğu araştırılmadan ulusal basından kopyalanan haberlerin birçoğunun sonradan yönlendirme amaçlı ve masa başı yapılan haberler olduğu ortaya çıkıyor. Özellikle merkez medyada parti gazeteciliği yapan birçok basın çalışanının yazar, muhabir vs. bu tarz haberlere imza attığını görüyoruz.”
Otosansür konusunu Boztimur, “Birçok gazeteci bölgenin politik durumu itibariyle yazılıp çizilen haberlerin nelere mal olabileceğini hesap ederek hareket ediyor” sözleri ile özetliyor.
Haber yaparken de bazen kısıtlamalarla karşılaştıklarını ifade eden Boztimur, “Özellikle Bingöl gibi hem küçük hem de Kürt sorunundan kaynaklı acıların en ağır hissedildiği bir kentte habercilik yapmak bıçak sırtında yürümeye benziyor. 1990’lı yıllarda çatışmaların en yoğun olduğu, faili meçhul cinayetlerin işlendiği, köylerin boşaltıldığı, binlerce insanın göç etmek zorunda kaldığı bir coğrafyada habercilik yapmak kolay değildir” ifadelerini kullandı.
Basın çalışanları alaylı, temel sorunları ekonomi
Bingöl’de sahada olan birçok muhabirin alaylı olduğunu belirten Boztimur, “Mektepli olan gazeteci sayısı yok denecek kadar az. Hemen hepsi çekirdekten yetişen yerel basın çalışanları, mesleğinin öneminin farkında olarak dikkat edilmesi gereken hususlarında farkında” diyor.
Yerel basın çalışanlarının ekonomik sorunlar yaşadığını anlatan Boztimur, basın emekçilerinin düşük ücretle çalıştırılmasından yakındı. Bu konuda iyileşmenin olmamasından şikayet eden Boztimur, “Birçok arkadaşımız bu nedenle mesleğini bırakmak zorunda kaldı. Mesleğini bırakmak zorunda kalan birçok gazeteci kamu yada mesleğine yakın sektörlerde çalışıyor . Gazetecilerin işini bırakmak zorunda kalmaları çok üzücü bir durum” diye konuştu.
Gazeteler okuyucuyla panoda buluşuyor
Yaklaşık 100 bin nüfusa sahip merkez ilçede yayımlanan gazeteler, abonelik haricinde ilginç bir yönteme başvurmuş. Günlük çıkan gazeteler şehrin muhtelif yerlerinde bulundurdukları panolarla asılıyor, yoldan geçen vatandaş yaşanan gelişmeleri panolara asılan gazetelerden okuyor. Şehrin küçük olması nedeni ile reklam sektörünün fazla gelişmediği Bingöl’de basın için en önemli gelir kapısı kamuya ait resmi ihale ilanları.