Çalıştığı işyerinde taşımak istediği cam plakalar üzerine devrilen Mustafa Dağdelen ölümden döndü. Aort damarı yırtılan ve bypass ameliyatıyla yaşama tutunan Dağdelen, hala kalp nakli için sıra bekliyor. İşyerine karşı verdiği hukuk mücadelesi ise üç yıldır devam ediyor.
İzmir'de yaşayan, iki çocuk babası, 58 yaşındaki Mustafa Dağdelen de iş kazası mağdurlarından biri. Dağdelen’in yaşamı, en son çalıştığı Bayraklı İlçesi’ndeki Ege Cam'da 2010 yılında geçirdiği kazayla değişti. Bir haftadır çalıştığı işyerinde, taşımak istediği toplam 7 ton ağırlığındaki 200 cam plaka üzerine devrildi. Cam plakalar ile duvar arasında sıkışan Dağdelen, güçlükle kurtarılıp Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi’ne kaldırıldı.
Al Jazeera’den Turaç Top'un haberine göre, kaburgalarındaki kırığa bağlı aort damarının yırtıldığı belirlenen ve akciğerinde kanama oluşan Dağdelen, bypass ameliyatı oldu. 1.5 aylık tedavisinde 80 kilodan 55 kiloya düşen Dağdelen, dinlenmeye çekildiği evinde artık kalp nakli bekleyen hastalardan biri oldu. Kendisine yüzde 38 iş göremez raporu verilen Dağdelen, işvereni tarafından olaydan bir yıl sonra noter kanalıyla işten çıkarıldı.
Hukuki yollara başvurdu
Meslek hayatında ilk defa başına gelen kazayı önceleri “kader” olarak değerlendiren Dağdelen, işten çıkarılmasıyla hukuk mücadelesine başladı ve avukatı Ali Onar aracılığıyla işyeri aleyhine 20 bin liralık maddi, manevi tazminat davası açtı.
2011 yılında, İzmir 9’uncu İş Mahkemesi’nde açılan davada, iş güvenliği uzmanlarının mahkemeye sunduğu bilirkişi raporuna göre olayda, işyeri kusurunun yüzde 60, çalışanın kusurunun ise yüzde 40 olduğu belirlendi. Ayrıca, maluliyet oranı da yüzde 38’den, 62’ye çıkarıldı.
Dava, tarafların bilirkişi raporlarına yönelik itirazlarıyla halen devam ediyor. SGK tarafından malulen emekli edilen Dağdelen’e aylık bağlandı.
‘Amaç maliyeti düşürmek’
Kalp nakli sırası bekleyen ve kazanın ardından solunum güçlüğü de yaşamaya başlayan Dağdelen, psikolojisinin de bozulduğunu söyledi:
“22 yıllık cam ustasıyım. En son işyerimde daha bir haftalıktım. Cam plakaları taşırken demir paletlerden birinin ayağı kırıldı ve üzerime devrildi. Plakaların üzerinde bulunduğu paletlerin demirleri çok eskiydi. Kırılacak duruma gelinceye kadar kullanılmasa zaten bu kaza yaşanmazdı. Kazanın ardından onca tedavi sonrası güçlükle ayağa kalkabildim. Şu an kalp nakli olmam gerekiyor. Hastaneden gelen her telefonla umutlanıyorum ama şu ana kadar uygunu bulunamadı. Ben, işyerindeki kurallara uyan bir insanım. Böyle bir kaza için önlem alınmamış, eğitim de verilmemişti. İşyerleri, hep işin kolayına kaçıyor. Sırf amaç, maliyeti düşürmek. Olan işçiye oluyor. Dönüp yüzüne bakan yok. Yaşadığım kazada, işyeri, benim olayda ihmalim olduğunu, camların dengesiz alındığını iddia ediyor. Ancak bilirkişi raporları ortada. Kazayla birlikte ailece perişan olduk. Düzenimiz tamamen bozuldu. Bir kere sağlığım bozuldu, bunun geri dönüşü yok artık. Keşke sahip çıksalardı. Hakkımı adalet önünde aramaktan başka bir şey bırakmadılar”
'Evlatlarımızın desteğiyle ayakta kaldık'
Dağdelen’in eşi Hacer Dağdelen ise, olaydan sonra maddi ve manevi sıkıntılar yaşadıklarını belirterek, şöyle konuştu:
“Hastanede topuklarına kadar her yeri yara oldu. Her gün, evimizin direğini, babamızı, kaybetme korkusu yaşadık. Bunu anca yaşayan bilir. Çocuklarımda çok etkilendi. Eşim, maaş alamayınca evlatlarımızın desteğiyle ayakta kaldık.
Büyük kızım evimizin geçimini sağladı. Küçük kızım geçici işlerde çalıştı. Bunları yaşamaya ne gerek vardı. Şu an bile sıkıntılarımız devam ediyor. Strese girmemesi, yorgunluktan uzak durması gerekiyor. Olumsuz bir şeyi ona yansıtmadan kendimiz halletmeye çalışıyoruz”
3 yıldır süren dava
Dağdelen’in avukatı Ali Onar, kalp nakli bekleyecek bir duruma gelen müvekkilinin kusur oranının düşürülmesi için bilirkişi raporuna itiraz ettiklerini söyledi. Onar, ihmali bulunan işyerinden, yaşattığı mağduriyet nedeniyle tazminat almaya hak kazanacaklarına inandığını da ekledi.
Avukat Ali Onar, aradan geçen 3 yıla rağmen davanın sonuçlanmamasına tepki gösterdi:
“Genelde iş kazalarıyla ilgili davalar, kusur oranlarının belirlenmesi, bilirkişi incelemeleri ve karşılıklı itirazlar nedeniyle çok uzun sürüyor. SGK’nın iş yükü de çok fazla. Bizim davamız da buna bir örnek. Davalar, bu kadar sürede sonuçlanmayınca işçi aleyhine olumsuz sonuçlar ortaya çıkabiliyor. Bu sürede ya şirket kapanıyor ya da başka bir yapılanmaya gidiyor. Böyle oluncada hak yerini bulmuyor”