Yapılan her türlü uyarıya rağmen sera gazı salınımı dünya çapında artarak devam ediyor. Kısa adı IPCC olan Dünya İklim Konseyi'nin yayınladığı son rapor bu durumun bizi, yani tüm insanlığı nereye götürebileceğini açıkça göstermekte. Herhangi bir önlem alınmaz ise dünyanın ısısı içinde bulunduğumuz yüzyılın sonuna dek, sanayileşme döneminin öncesine kıyasla ortalama 3 buçuk ile 5 derece arasında artmış olacak. Tahminler, 2200 yılında bu ısınmanın 7 dereceye kadar çıkacağı yönünde. Bu da Orta Avrupa'daki kentlerin şu anda Libya Çölü'ne hâkim olan bir iklime maruz kalmaları demek.
2009 yılında Danimarka'nın başkenti Kopenhag'da gerçekleştirilen Birleşmiş Milletler İklim Zirvesi'nde dünya ısısının en fazla iki derece daha artabileceği üzerinde anlaşılmıştı. Bu hedefe ulaşmak için de sera gazı emisyonlarının önemli oranda düşürülmesi şart. IPCC verilerine göre atmosfere bundan sonra salınacak sera gazının miktarı toplamda 1 trilyon tonu geçmemeli. Küresel ölçekte şu an her yıl 55 milyar ton sera gazı atmosfere karışıyor.
2050'den sonra yeni dönem
Dünya İklim Konseyi bu durumda sera gazı salınımının düşürülmesi için çok acil önlemlerin hayata geçirilmesi çağrısı yaptı. Sözkonusu çağrıda sadece sera gazı salınımının azaltılması değil, 2050 yılından sonra atmosferde biriken sera gazının da yok edilmeye başlanması talep ediliyor. Konsey, 2055 ile 2070 yılları arasında atmosfere karışan karbondioksit oranının sıfıra düşürülmesini de hedef olarak gösteriyor. Günümüzde insan kaynaklı sera gazının yüzde 65'ini fosil yakıtların tüketimi meydana getiriyor.
İnsanlığın olabildiğince çabuk bir şekilde yenilenebilir enerjilere yönelmesi yaşanan sorunun çözümü için önemli bır adım. Ayrıca geliştirilen çeşitli projelerle, sera gazına neden olan karbondioksitin yeniden değerlendirilebilecek bir kaynak olarak kullanılması yönünde çalışmalar başlamış durumda. Üzerinde çalışılan bir başka yöntem de, enerji santralleri ve sanayide oluşan karbondioksiti havaya karışmasına fırsat vermeden yüksek basınçla yer altına, içi boşalmış eski petrol ve doğal gaz yataklarında depolamak.
'Karbondioksit depolama kârlı bir iş olmalı'
Bu yöntemi Norveç'in en büyük enerji şirketlerinden Statoil hayata uygulamaya başladı bile. Statoil bünyesinde çalışan karbondioksit depolama uzmanı Kristofer Hetlan, Deutsche Welle'ye yaptığı açıklamada, bu uygulamanın yagınlaşabilmesi için karbondioksit fiyatının yüksek seviyede istikrarını koruması ve bu sayede bunun ticaretini yapan şirketlerin maddi anlamda zarar görmemeleri gerektiğini belirtti.
Hetlan'a göre karbondioksitte fiyatların ton başına 40-50 Euro'da seyretmesi halinde bu teknoloji rahatlıkla yaygınlaştırılabilir. Atmosferde biriken karbondioksiti yok etmek için üzerinde durulan bir başka çözüm yolu da geniş çaplı bir ağaçlandırma faaliyeti ile karbondioksiti bitkilerin bünyelerinde depolamak. Bu yöntemin topraktaki humus oranını da artıracağı ve uzun vadede bugün çorak ve çöl olan bölgelerin yeşillendirilebileceği öne sürülüyor. İklim ve Enerji Uzmanı Hans Josef Fell'e göre bu yöntem, asırlarca zaman alacağından ancak nesiller sonra etkisini gösterebilir.
Bu alanda da çalışmalar başlamış durumda. Alman Ekonomi Araştırmaları Enstitüsü'nün önerdiği çözüm yollarından biri de organik kömür kullanımına ağırlık vermek. Ancak tüm diğer yöntemlerde olduğu gibi, burada da insanlık şu anda yolun henüz çok başında.