Politika

İnce'nin ardından Oran da CHP genel başkan adaylığından çekildi

Umut Oran: Genel başkanlığa aday değilim. Erteliyorum ama vazgeçmedim

14 Ocak 2016 11:58

CHP 35. Olağan Kurultayı'na sayılı günler kala 1 Kasım seçimlerinin ardından Genel Başkanlık adaylığını açıklayan Yalova Milletvekili Muharrem İnce’nin ardından İstanbul eski Milletvekili Umut Oran da adaylıktan çekildi.

Oran, açıklamasında “Genel başkanlığa aday değilim. Yani erteliyorum ama vazgeçmedim. Ve siyasete girerken düşündüğüm gibi: Siyasetin kirli düzenini mutlaka değiştireceğim!” dedi.  

Oran açıklamasında, “Bu kararımla Sayın Kılıçdaroğlu’nu onaylamıyorum tam aksine onun anti-demokratik tutumunu tarih önünde mahkûm ediyorum. Ayrıca Kurultay’daParti Meclisi (PM) üyeliği için de aday olmayacağım. Ancak bu bir vazgeçiş kararı değildir… Bu karar; özeleştiri yapmak, daha derin bir nefes almak ve haklı olduğum mücadelede daha büyük bir adım atmak için kısa bir moladır. Sade bir CHP üyesi olarak yine il il, ilçe ilçe, belde belde dolaşacağım. Nerelerde hata yapıldı, CHP’yi nasıl iktidara taşırız diye yol arkadaşlarımla beraber çalışmaya devam edeceğim. Yani erteliyorum ama vazgeçmedim. Ve siyasete girerken düşündüğüm gibi: Siyasetin kirli düzenini mutlaka değiştireceğim!” dedi.

Umut Oran’ın konuyla ilgili olarak bugün yaptığı yazılı açıklama şöyle:

"Yıllar önce siyasete girerken tek bir hedefle yola çıktım: Lider sultasına dayalı mevcut siyaset sistemini yıkıp, katılımcı, çoğulcu ve evrensel demokrasi ilkelerine dayalı yeni bir siyaset anlayışı hâkim kılmak!

Geçen yıllar içinde bu temel ilke doğrultusunda mücadelemi sürdürdüm. 7 Haziran ve ardından gerçekleşen 1 Kasım genel seçimlerinde CHP’nin yaşadığı büyük başarısızlığa da ilkesel gerekçelerle tavır aldım.

Sayın Kemal Kılıçdaroğlu’nun kendi ifadesi olan “Başarının tek ölçüsü iktidar olmaktır!” sözüne uygun hareket etmesini ve başarısızlığıyla yüzleşmesini talep ettim.

 

"Kılıçdaroğlu bahaneler uydurmayı tercih etti"

 

Ancak Sayın Kılıçdaroğlu’nun da eski tip siyasetin parçası olduğunu üzülerek gördüm. Gerçeklerle yüzleşmek, özeleştiri yapmak, parti tabanının değişim taleplerini karşılamak yerine Sayın Kılıçdaroğlu bahaneler uydurmayı, kulaklarını tıkamayı, parti içinde iktidar olmak için hukuksuzluk yapmayı tercih etti.

Aslında bu tavrın işaretlerini Ekmeleddin İhsanoğlu’nu CHP tabanına ve bizlere rağmen tek başına aday gösterdiğinde ortaya koymuştu. Ama daha kötüsü Sayın Kılıçdaroğlu’nun parti tabanına olan yaklaşımıydı. “Tıpış tıpış gidip oy vereceksiniz” derken, muhtemelen CHP’lileri en zayıf noktasından yakaladığını düşünüyordu. İşte tüm sorunların ana sebebi de bu sözde gizli. “Tıpış tıpış oy vereceksiniz!” diyerek “CHP’lileri, CHP sevgisiyle” vuracağını gösterdi. O günden beri Sayın Kılıçdaroğlu, bütün ömrünü CHP’ye adamış olan herkesi CHP sevgisiyle korkutuyor.

Kadın kotasından erkek aday seçilmesine isyan edenlere “Partinize zarar verirsiniz!” diyor.

‘Paraşütle adayları tepemize koymayın, parti emekçilerine yer verin’ diyenlere “Partiyi mi tartıştırıyorsunuz?” diyor.

‘Politikalarınız yanlış! Böyle iktidar olamayız!’ diye feryat edenlere “Yandaşlara malzeme mi veriyorsunuz!” diye sesleniyor.

Böylece sürekli yanlış yapmasına rağmen, sürekli başarısız olmasına rağmen CHP’lilerin karşısına CHP sevgisini koyarak koltuğunu koruma altına alıyor.

İlk Genel Başkanımız, efsane liderimiz Atatürk, 1930’larda dahi “Bu millet bağımsızlığı olmadan yaşayamaz ve yaşamayacaktır” demesine karşın, bugün artık partiyi “tıpış tıpış” yönetmek isteyen bir Genel Başkana ulaştık.

 Aslına bakarsanız Sayın Kılıçdaroğlu her defasında aynı cümleyi söylüyor: “Tıpış tıpış oy vereceksiniz!” “Tıpış tıpış benim dediğimi yapacaksınız!” “Tıpış tıpış hukuksuzluklara göz yumacaksınız!” “Tıpış tıpış benim kurallarıma uyacaksınız!”…

Oysa bilinmelidir ki dünyanın hiçbir yerinde partisini CHP’liler kadar seven bir taban bulamazsınız. Şartlar ne olursa olsun partisine oy veren, alın teri döken, hayatlarını partiye adayan insanlardan bahsediyorum. İşte bu güzel insanlar en zayıf yerlerinden tutsak alındılar. Partilerine olan sevgileri yüzünden elleri kolları bağlandı.

 

"Olağanüstü kurultay sürecinde pek çok hukuksuzlukla karşılaştık"

 

Olağanüstü Kurultayın toplanması için imza çalışması yaparken de pek çok hukuksuzlukla karşılaştık. İmza verenler fişlendi. Neredeyse her delege baskıya maruz bırakıldı. Hukuksuz, adaletsiz kuralsız bir dönem dayatıldı. Ve bizler ne zaman bu hukuksuzluklara işaret etsek aba altından sopa gösterildi: “Partiyi kamuoyu önünde tartışılır hale getirmeyin!”

Bugün gelinen nokta da aynı… Sayın Kılıçdaroğlu, kaybettiği 6 seçime rağmen özeleştiri yapmıyor.

Sayın Kılıçdaroğlu, ‘olağanüstü kurultay süresince ve kongrelerde yapılan tüm hukuksuzlukları unutun’ diyor.

Sayın Kılıçdaroğlu; ‘eşit olmayan şartlarda ve baskıyla oluşturulan listelerle Kurultay yapalım ve AKP’ye karşı kazanamadığım zaferi parti içi iktidar mücadelesinde kazanayım’ diyor.

Aslında Sayın Kılıçdaroğlu, tıpkı Tayyip Erdoğan’ın seçim kazanarak yaptığı gibi her türlü olumsuzluğun üstünü “kurultay kazanarak” örtmek istiyor. Yani “tıpış tıpış” benim dediklerimi yapacaksınız diyor!

 

"Siyasete bozuk düzeni değiştirmek için girdim"

 

Fakat ben siyasete, bu bozuk düzeni değiştirmek için girdim. Başarısızlıklara bahane bulmak, gerçeklere gözlerini kapatmak benim işim değil. Benim için esas olan, ilkelerdir. Bu anlamda bağlılığım da kişilere değil ilkelere yani Cumhuriyet Halk Partisi’nedir.

Bu yüzden Sayın Kılıçdaroğlu’nun yapmadığı özeleştiriyi ben yapıyorum:

 

"600 imzayı bulamadım"

 

Şartlar ne olursa olsun olağanüstü kurultay için gerekli 600 imzayı bulabilmeliydim; bulamadım!

Şartlar ne olursa olsun yaşanan seçim başarısızlığının hesabını sorabilmeliydim; soramadım.

 Şartlar ne olursa olsun sol kimlikle 6 Ok’un buluşabileceğini, Kuvayı Milliye ruhunun 2015’te de diriltilebileceğini parti yönetimine kanıtlayabilmeliydim, bu olanağı yaratamadım.

Bugün, Sayın Kılıçdaroğlu ile aynı noktaya düşmek istemiyorum. O sürekli ve her şeye rağmen Genel Başkan olmak için uğraşırken ben de sürekli ve her şeye rağmen “Genel Başkan Adayı” olmak için kendi ilkelerimle çelişmek istemiyorum.

 Ben, Sayın Kılıçdaroğlu’nun “tıpış tıpış hukuksuzlukları unutacaksınız” ve bana “bu bir demokrasi şölenidir” deme fırsatı vereceksiniz şeklindeki çağrısını da reddediyorum.

 

"Aday değilim"

 

CHP’nin 35. Olağan Kurultayı’nda Genel Başkanlığa aday değilim.

Bu kararımla Sayın Kılıçdaroğlu’nu onaylamıyorum tam aksine onun anti-demokratik tutumunu tarih önünde mahkûm ediyorum. Ayrıca Kurultay’da Parti Meclisi (PM) üyeliği için de aday olmayacağım.  Ancak bu bir vazgeçiş kararı değildir… Bu karar; özeleştiri yapmak, daha derin bir nefes almak ve haklı olduğum mücadelede daha büyük bir adım atmak için kısa bir moladır. Sade bir CHP üyesi olarak yine il il, ilçe ilçe, belde belde dolaşacağım. Nerelerde hata yapıldı, CHP’yi nasıl iktidara taşırız diye yol arkadaşlarımla beraber çalışmaya devam edeceğim. Yani erteliyorum ama vazgeçmedim. Ve siyasete girerken düşündüğüm gibi: “Siyasetin kirli düzenini mutlaka değiştireceğim

 

İlgili Haberler