TSK'daki cunta yapılanması tarafından düzenlenen darbe girişiminin ardından "Şahsıma yapılan hakaretlerle ilgili bütün davalarımı bir kereye mahsus olmak üzere çekiyorum" diyen Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan'a, "davaların geri çekilmesi" yönündeki ilk çağrıyı, "Bu davalardan kurtulmak gerekiyor" başlıklı yazısıyla Vatan gazetesi yazarı Okay Gönensin yaptı.
Gönensin, 27 Haziran 2016'da yayımlanan yazısında, "Erdoğan, cumhurbaşkanına hakaret davaları ve soruşturmalarındaki bütün şikayetlerini geri alırsa, küçük gibi görünen ama siyasete çok başka kapılar açan bir 'açılım' gerçekleşmiş olur. Siyaset alanının bu kadar daralmasının tespitini bir danışman 'sadece Cumhurbaşkanı siyaset yapsın' cümlesiyle anlatmıştı. Herkes siyaset yapsın, siyaset alanı bugünkü daralmadan çıksın ve bunun yolunu da siyasi iktidarın tümü açsın. Hakaret davalarından kurtulmak da bu hattın açılması için iyi bir araç olur" ifadelerini kullanmıştı.
Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan da, dün 15 Temmuz darbe girişiminde hayatını kaybedenler için Beştepe'de düzenlenen "Şehitleri Anma" programında şahsına yapılan hakaretlerle ilgili bütün davaları bir kerelik olmak üzere geri çektiğini açıkladı. Erdoğan, "Bir milat olarak, ben bu vesile ile şu ana kadar şahsıma her türlü saygısızlığı hakareti yapanları bir kereye mahsus davalarımı geri çekiyorum" dedi.
Okay Gönensin'in "Bu davalardan kurtulmak gerekiyor" başlığıyla yayımlanan (27 Haziran 2016) yazısı şöyle:
Cumhurbaşkanı’na hakaretten açılmış dava ve soruşturmaların sayısını Adalet Bakanlığı biliyordur. Bunların tam sayısını ve bu suçtan tutuklu olanların sayısını bakanlık açıklarsa hepimiz öğreniriz.
Ama öğreneceğimiz rakamdan memnun olmamız mümkün değil. Şu ana kadar duyulan dava ve soruşturma sayısı herhalde binin üzerindedir.
Bu da çok yüksek bir rakamdır. Batımızdaki ülkelerde bu davaların aşırı ender olduğunu hatırlarsak, durumumuzdaki arızayı daha iyi görürüz.
Sürekli gerilim alanları yaratmak bir siyaset stratejisi olarak zaman zaman başarılı olabilir. Gerilim yaratana karşı gerilim dozunu artırarak çıkmak da bir stratejidir.
Bu stratejinin hem Gezi ertesi hem de 17-25 aralık ertesinde başarılı olduğunu gördük. Ama bu stratejinin başarılı olması için, gerilimi düşürmek imkanları ve iktidarını kullanmak da gerekir.
Gerilim ve çatışmanın yükseldiği anlarda taraf olanların pozisyonları daha da kuvvetlenir. Güneydoğu’daki savaş da buna taraftar olanların ve arşı olanların pozisyonlarını kuvvetlendirmiştir.
Bu büyük gerilim bütün toplumu yormaya devam ederken, toplumu başka gerilimlerden kurtarmak ve bazı çatışmaları bitirmek de bir siyaset ustalığı gerektirir.
Siyasi yapının birçok unsurunun bütün pozisyonlarını Tayyip Erdoğan karşıtlığı üzerine kurması durumu da aslında siyasetin tümünü sıkıştırmaktadır.
Bu “donma” durumunda siyaset alanları açılamadığı için topluma yansıması da sürekli olumsuzluk üzerine olmaktadır.
“Açılım” kelimesi de aşırı kullanımdan yıprattığımız kavramlardan biri olsa da, küçük açılımların belli rahatlamalar sağlayacağına kuşku yoktur.
Erdoğan, cumhurbaşkanına hakaret davaları ve soruşturmalarındaki bütün şikayetlerini geri alırsa, küçük gibi görünen ama siyasete çok başka kapılar açan bir “açılım” gerçekleşmiş olur.
Siyaset alanının bu kadar daralmasının tespitini bir danışman “sadece Cumhurbaşkanı siyaset yapsın” cümlesiyle anlatmıştı. Herkes siyaset yapsın, siyaset alanı bugünkü daralmadan çıksın ve bunun yolunu da siyasi iktidarın tümü açsın. Hakaret davalarından kurtulmak da bu hattın açılması için iyi bir araç olur.