Avrupa Komisyonu'nun 2008 Türkiye İlerleme Raporu'nun nerdeyse son şeklini aldığını ve iki hafta sonra yayımlanacağını hatırlatan Taraf gazetesi yazarı Temel İskit, raporun, Aktütün Karakolu'na yapılan baskın sonrasında yaşananlar nedeniyle ‘Sivil-Asker İlişkisi’ bölümünün mecburen yeniden yazılacağını ileri sürdü. İskit'e göre rapordaki basın özgürlüğüne ilişkin paragrafların da gözden geçirilmesi gerekecek.
Komisyon’un, Taraf’ın, TSK’nın Aktütün baskınında gösterdiği ileri sürülen ihmallerle ilgili yayınları üzerine Genelkurmay Başkanı Başbuğ’un basına savurduğu tehditleri, ardından da Başbakan Tayyip Erdoğan'ın Başbuğ'a arka çıkarak basını terör propagandası yapmakla suçlamasını rapora ne şekilde yansıtacağına karar vermesinin kolay olmadığını belirten İskit, bu kez, her İlerleme Raporu’nda yer alan ‘sivil iradenin askerî denetimi konusunda bir gelişme olmamıştır’ klişesinin yetmeyebileceğini söyledi.
İskit, bugünkü yazısında, "Erdoğan’ın Başbuğ’a desteğinin bu konuda bir gerileme olarak kaydedilmemesi olanaksız. Bu vesile ile, komisyon terörle mücadelenin sadece askere bırakılmasının sakıncalarına işaret etme fırsatını da kullanabilir belki. Raporda terörle mücadelenin demokratik özgürlükleri ihlal etmek, bu arada basın özgürlüğünü kısıtlamak için bir gerekçe olamayacağı eleştirisi de herhalde yer alacak" dedi.
İskit, yazısına şöyle devam etti: "Askerî yargının basına yasak koymasına değinmemesi de mümkün değil raporun. Zira bu yasak basın özgürlüğünün açık ihlali ötesinde hiç bir demokratik ülkede olmayan çift yargı garipliğini de bir kez daha vurgulama imkânını veriyor.
Raporu kaleme alanların, Başbuğ’un ve Erdoğan’ın askere yöneltilen eleştirileri ‘dökülen kanlardan siz sorumlu olursunuz’ tehdidiyle karşılayarak, ancak diktatörlüklerde rastlanan bir ‘doğru yerde olmak’ kavramı yaratmalarına münasip bir formül bulmaları ise pek zor. Her şeye rağmen, AB Komisyonu’nun Başbakan ve Genelkurmay Başkanı’nın kendi toplumunu ve basınını bölmeye çalıştığını yazmaya eli varmayabilir.
Kısacası, bu yılki İlerle(me)me Raporu’nun en çok merak edilebilecek yönü şu: Aktütün olayındaki demokrasi ve özgürlük karşıtı tavrıyla Başbakan, Komisyon’un kendisine açtığı kredinin ne kadarını harcamış olacak?"