İstanbul Bilgi Üniversitesi öğretim üyesi Prof. Dr. Ayhan Aktar, “İktidarın her içki içene alkolik damgası vurup, yasak koyması bonzaiyi patlattı” dedi.
Prof. Aktar, “Türkiye’de çok ciddi sıkıntı yaratıyor. Gençlerin sosyalleşme alanlarını kısıtlıyor. Bir litre birada vergi yüzde 52, rakıda yüzde 55, şarapta yüzde 25. Siz insanların sosyalleşmesini bu fiyat politikası ile engellediğiniz zaman, gençler başka yollara kayarlar. Burada karşımıza çıkan en tatsız şey ne yazık ki alkol dışındaki keyif verici maddeler veya bonzai benzeri sentetik uyuşturucular” ifadelerini kullandı.
Taraf gazetesinden Ayfer Çalıkıran’a konuşan Prof. Aktar, son dönemde artan bonzai kullanımına ilişkin tespitlerini açıkladı.
Taraf’ta “Buyrun bonzai namazına” başlığıyla yayımlanan (14 Eylül 2014) röportajı şöyle:
Buyrun bonzai namazına
Son dönemde birçok gencin ölümüyle sonuçlanan Bonzai adlı sentetik uyuşturucu maddenin kullanımı artmaya devam ediyor. Aileler, okul önlerinde çok ucuza satılan bu maddeyi çocuklarının kullanabilecek olmalarından endişeli. Bonzai ve diğer uyuşturucu maddelerin kullanımının yaygınlaşmasının artmasındaki sosyolojik nedenleri İstanbul Bilgi Üniversitesi’nden Prof. Dr. Ayhan Aktar ile görüştük. Aktar, uyuşturucuya yönelmenin pek çok nedeni olduğunu, hükümetin alkollü içkilere aşırı vergi yükü bindirmesinin bunların başında geldiğini söyledi.
Orta sınıflar ehli keyiftir
AKP hükümeti son 13 yılda orta sınıfın çapını yüzde 21’den yüzde 41’e çıkarttı. Bu nedenle de oy alıyor. Dünyanın her yerinde orta sınıflar ehli keyiftir. Orta sınıflar, karın doyurmaz, yemek yer. Makyaj malzemeleri satışı, tekstil, giyim vs. orta sınıfların tükettiği şeylerdir. Gariban adam, lokantaya veya birahaneye gidemez. Türkiye’de yaşanan tüketim patlamasından, AVM’lerden, satılan otomobillerden de orta sınıfların güçlendiğini izlemek mümkün. Son seçimde katılımın düşmesi, yine orta sınıfların genişlemesiyle alakalı. AKP’liler de tatile gitti, CHP’liler de. Şimdi bu genişleyen orta sınıf, bir takım keyif alanlarında da var olmak ister. Durum böyle olduğu zaman bir üniversite öğrencisinin arkadaşlarıyla haftada bir iki kez bazı mekanlara takılması normaldir.
Örneğin, birahanede iki büyük bardak bira içse, birkaç çerez yese kişi başına 30-40 lira hesap gelir. Bu öğrenci bütçesini aşar. Dolayısıyla alkollü içkileri aşırı vergilendirme politikası Türkiye’de çok ciddi sıkıntı yaratıyor. Gençlerin sosyalleşme alanlarını kısıtlıyor. Bir litre birada vergi yüzde 52, rakıda yüzde 55, şarapta yüzde 25. Siz insanların sosyalleşmesini bu fiyat politikası ile engellediğiniz zaman, gençler başka yollara kayarlar. Burada karşımıza çıkan en tatsız şey ne yazık ki alkol dışındaki keyif verici maddeler veya bonzai benzeri sentetik uyuşturucular.
Buyurun bonzai namazına
Türkiye’de yapılan araştırmalara göre alkolizm tehlikesi yok. Ülkenin yüzde 83’ü hiç içki içmiyor. Türkiye’de içki içenlerin oranı yüzde 17. Bu insanların önemli bir kısmı düğün, özel toplantı, anma töreni, yaş günü gibi özel yerlerde yan yana gelince içiyor. Yani sosyal ortamlarda alkol tüketiyor. Şimdi bütün bunlara AKP yönetiminin baktığı gibi, ‘alkolik’ muamelesi yapmak olacak iş değil. Bu insanların, özellikle gençlerin nefes alanlarını daralttığınız ve onları eve hapsetmeye çalıştığınız zaman maalesef uyuşturuculara kayışın kapısı aralanıyor. Bu çok tatsız bir durum. Sonunda bu iş, “Buyrun, bonzain amazına”ya döner. Çünkü, Bonzai biradan daha ucuz. Hazin olan da budur.
Bu alaturka bir muhafazakârlıktır
İçki içenlerin oranı bu kadar düşükken, Türkiye’de şarap sanayi ise patlama halinde. Niye bu? Çünkü kadınlar içmeye başladı. Ortama uymak için içiyorlar, ama ‘alkolik’ olmuyorlar. Ama siz AKP kafası ile etrafa bakıp bir kadeh şarap içen kadına da ‘alkolik’ damgası vurursanız, bu teşhis son derece yanlış olur. Uygulanan diğer politikalardan biri de sigara yasakları. Sigara elbette sağlığa zararlıdır. Örneğin, araba kullanırken sigara içmek yasak. Ama hamburger yiyip ve kola içmek serbest! Bence, konulan yasakların arkasında alaturka bir muhafazakârlık var. Karşısında sigara içiyor olmayı ‘terbiyesizlik’ olarak addeden bir alaturkalıktır bu.
Riyakârlık öneren kültür
Bütün orta doğu ülkelerinde egemen olan kültürün en belirgin niteliklerinden biri de riyakarlıktır. Maalesef, orta doğu toplumları riyakârlığı teşvik eder. “Kol kırılır yen içinde kalır” lafı bir Türk atasözüdür, Peru atasözü değildir. Bu ülkenin kültürel kodları gençlere şunu söylüyor: Sen birahaneye gidip arkadaşlarınla iki bardak bira içme, ama dört duvar arasında ne içiyorsan iç. Yürürken yalpa yapmazsın, ağzın kokmaz. İçki içtiğin belli olmaz. Kültürel kodlarımız, keyif verici maddelerin kullanımını hızlıca yaygınlaşması için müsait bir ortam yaratıyor.
İmam Hatipler AKP’nin köy enstitüleridir
AKP iktidarını bazı bakımlardan Sultan II. Abdülhamit yönetimine benzetiyorum. Abdülhamit 1876’de tahta çıktığında elinde bu devleti yönetmek için yetişmiş insan kadrosu yoktu. Mülkiye mektebini açtı. Devleti yönetecek yeni bürokratlar yaratmaya başladı. Mekteb-i Harbiye’yi reforme etti. Dolayısıyla Osmanlı orta sınıflarından bir gümrük memurunun oğlu Mustafa Kemal ile bir fen memurunun oğlu olan Enver bu okullara girdiler. Bu okullarda bu insanlar yeni düşünceler ile karşılaştılar. Ve kendilerine bu imkânı vermiş olan sultanı 1908’de devirdiler. Hiç şüpheniz olmasın, AKP’yi de yarattığı orta sınıflar devirecektir. Tek parti döneminin Kemalistleri ise Köy Enstitülerini açarak kendilerine sadık insanlar yetiştirmek istediler. Ancak öyle olmadı. Sonunda içinden bir sürü solcu çıktı. İmam hatip okulları da, bence AKP’nin köy enstitüleridir. Onun içinden illa da AKP’nin istediği türde insanlar çıkacak diye bir kural yok. Bira içenler de çıkacak! Avrupa deneyimlerinde aydınlanma döneminin en ciddi ateistleri de papaz mektebi mezunlarıdır.
70’lerde sabaha kadar deniz araçları çalışırdı
14 milyon nüfuslu İstanbul’un temel eğlence merkezi Beyoğlu ve civarı. Cumartesi akşamı gece saat 02:00’de bile Kadıköy’e geçmek için köprünün Yıldız’dan tıkalı olduğunu görüyorsunuz. Çünkü Belediye, Kabataş-Üsküdar motorların çalışmasını yasakladı. Ben 1970’lerde öğrenciyken motorlar sabaha kadar çalışırdı. Kamu idaresi diyor ki sen Beyoğlu’na gideceksen en geç 01:00’de eve dön. Bunlar çok ufak numaralar. Bu kafayla, orta sınıfın böylesine genişlemiş olduğu bir ülkeyi yönetmeniz zor. Müslüman nesiller yetiştireceğim diyerek, kendi küçük çevrenizdeki İslamcı dostlarınızı memnun etmek amacıyla yanlış kararlar verirsiniz. İnsanlar arkadaşlarınla iki bardak bira içmekten aciz hale gelirler. Sonra, o yanlış kararlar da ‘Bonzai’ olarak dönüp kafanıza çarparlar.